Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Diziler Seher Terzi kimdir, Fatih Harbiye’deki kötü kaynana kim, Fatih Harbiyedeki kötü kaynana Kader

        HT Magazin

        SHOW TV’nin milyonları ekrana kilitleyen dizisi ‘Fatih Harbiye’de gelinine kötü davranan Kader adlı bir kaynanayı canlandıran Seher Terzi, “Kader gibi bir kaynanam olsaydı ya evlenmez ya da hemen boşanırdım” diyor.

        ■ ‘Fatih Harbiye’ dizisinde kaynana Kader’i son derece başarılı bir şekilde canlandırıyorsunuz. Kader, hiç kimsenin gelini olmak istemeyeceği bir kaynana. Oğlunu ne kadar çok seviyorsa ve ona ne kadar çok düşkünse, gelininden de o derece hoşlanmıyor. Kader’i bir de sizden dinleyelim...

        Kader’in yaşamı kocaman bir pişmanlık. Kocasını sevmeden evlenmiş, kayınvalidesinden eziyet görmüş, hayata bir hayli öfkeli ve çok mutsuz bir kadın. Ona göre bu durumun sorumlusu kendisi hariç herkes. Kimseye güveni yok. Oğluna hastalıklı bir sevgiyle bağlı ama ona da güvenmiyor. Öyle mutsuz ki, kimsenin mutlu olmasına tahammülü yok. Harcanmış yaşamının acısını herkesten çıkarmaya niyetli. Kendine göre ise son derece haklı ve masum biri.

        ‘SOKAKTA TEBRIK EDIYORLAR’

        ■ Kader ile gelini Aslı’nın arası hep böyle mi olacak? Kader merhamete gelecek mi?

        Aslı, onun biricik varlığını, oğlunu elinden alan düşman. Kader, Aslı’nın gençliğine, güzelliğine, heveslerine hınç duyuyor. Çok kısa anlara sıkıştırdığı bir merhamet duygusu hissediyor Aslı’ya fakat hemen egosu devreye giriyor. Mutsuzluğu için sorumlu tutabileceği, en kanlı canlı şey Aslı. Bence merhamet etmekten çok uzak. Kendini haklı ve masum buluyor çünkü. Gitgide daha da kötüleşebilir.

        Sizin Kader gibi bir kaynananız olsaydı ne yapardınız? Ya da kızınızın böyle bir kaynanası olsaydı?

        Bekârım ve kızım da yok. Dolayısıyla, böyle bir durumda kalır mıydım ya da kızım kalır mıydı bilemem. Ben olsaydım birkaç seçeneğim olurdu. Ya zaten evlenmez asla böyle bir duruma düşmezdim ya da hemen boşanırdım. Severek evlendiğim ve beraber bir yaşam sürdüreceğime inandığım bir kocam varsa, onu derhal bu hastalıklı ortamdan uzaklaşması için ikna ederdim. Hatta annesini tedavi ettirmesi için konuşurdum. Bir kızım olsaydı, kızımın özgür iradesi olurdu. Onunla konuşup kendi bildiğim yolu paylaşabilirdim ama hayatına karışamazdım.

        ■ Bu rol için sokakta gelinlerden mi yoksa kaynanalardan mı daha çok tepki alıyorsunuz?

        Annemden bile tepki alıyorum, “Benim kaynanam üveydi ama bana çok iyi davranırdı” diyor. Tanıdıklar, akrabalar, mahalledekiler “Seni tanımasak çok gıcık olurduk sana, dizide nasıl bu kadar dayaklık olabiliyorsun?” diyorlar. Belki sosyal medyayı daha aktif kullandıkları içindir ama en çok mesajı gençlerden alıyorum. Bana çok kızıyorlar. Yolda yürürken beni durduran kayınvalideler ve gelinler oluyor ama sokakta aldığım tepkiler genelde tebrik sözleri. ‘Fatih Harbiye’yi izlerken çok kaptırıyorlarmış kendilerini. “Sana demediğimizi bırakmıyoruz” diyorlar. Bu kadar sahici algılanıyor olmak çok hoş bir şey tabii.

        ‘1-2 GÜN AYRI KALINCA SETI ÇOK ÖZLÜYORUM’

        ■ Dizi setinde çalışma ortamı nasıl?

        ‘Fatih Harbiye’nin bu kadar iyi gitmesinin nedenlerinden biri setteki çalışma ortamı. O kadar keyifle çalışıyoruz ki, bu keyfin ve sıcaklığın seyirciye yansımaması mümkün değil. Böyle uyumlu bir ekibi başka hiçbir yerde görmedim. Kocaman bir aileyiz. 1-2 gün ayrı kalınca seti çok özlüyorum. Hiç bu kadar keyifle işe gittiğim olmamıştı.

        ■ Dizide Kader’in gelini Aslı’yı canlandıran Gökçe Akyıldız ile gerçek hayatta aranız nasıl?

        Set dışında en çok Gökçe ile görüşüyorum. Bizi beraber görenler çok şaşırıyor. Bir keresinde yan masadan biri bana “Siz o kadar da kötü değilmişsiniz” dedi. Bir keresinde de biri “Kızın mı?” diye sormuştu. “Kaynana olmak için genç görünüyorsun, televizyonda öyle değilsin” diyenler de oluyor. Ben de “Gençlerle dolaşıp gençleşiyorum” diyorum.

        ‘Bir ayağım köyde’

        ■ Gerçek hayatta nasıl birisiniz?

        Çocukluğum ve ilk gençliğim Kırklareli’nin Poyralı Köyü’nde geçti. Babam öğretmendi, annem ebe. İkisi de köyde yaşamaya devam ediyorlar. Benim de bir ayağım köyde. Orada yaşamım ağaç tepelerinde geçti. İstanbul’da Kurtuluş’ta yaşıyorum. Eskiden hareketli bir gece hayatım vardı ama artık çok az dışarı çıkıyorum. 1970’i de 1980’i de gördüm. 1980’de lise öğrencisiydim. Her şeyin nasıl farklılaştığını gördüm. Bunları aktarabilmek istiyorum, çünkü bilgi asla objektif akmıyor. Objektif olabilmenin tek yolu sentez yapabilme becerisi. Böyle bir gençliğe inanıyorum. Sevginin ve kardeşliğin egemen olduğu bir memlekette, dostlarla rakı kadehinin buğusuna dokunurken, şarkı söylemeyi diliyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ