Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik Milli Siyaset Güvenlik Belgesi güncelleniyor: ABD'nin terör örgütüne desteği Türkiye için tehdit

        Türkiye, terör örgütü PKK ve Suriye’deki kolu YPG’ye yönelik sınır ötesi operasyon için hazırlık yaparken, güncellenme çalışmaları devam eden Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB), ABD’nin ve Rusya’nın bölücü terör örgütüne verdiği desteğe ilişkin önemli tespitler yer alıyor. ABD’nin PKK-YPG’ye meşruiyet kazandırma çabası içinde olması Türkiye için tehdit olarak tanımlanırken aynı zamanda sınır ötesi operasyonlarının gerekliliği vurgulanıyor.

        Türkiye, terörü bertaraf etmeye yönelik sınır ötesi operasyon hazırlıklarını gündeme alırken, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki bütün unsurları tek çatı altında birleştiğini duyurdu.

        REKLAM

        YNK, PDK, YPG ve SDG’nin yaptığı ortak açıklamada, sözde Peşmerge ordusu ve sözde Rojava ordusunun birleşmesiyle asker sayısının 700 bine ulaştığı iddia edildi.

        PKK’YA MEŞRUİYET VE KALICILIK KAZANDIRMA ÇABASI

        Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik tehditlerinin ve önündeki fırsatların yer aldığı, önümüzdeki beş yılda yürürlükte kalacak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değerlendirmelerine göre; ABD’nin PKK’ya verdiği destek şöyle analiz ediliyor:

        - DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu misyonu çerçevesinde, Suriye’deki varlığı ile terör örgütüne desteğe meşruiyet ve kalıcılık kazandırmak isteyen ABD’nin ESSA (Doğu Suriye Güvenlik Alanı) kavramıyla belirlenen sınırlar içerisinde kalan ve örgüt için hayati önem taşıyan petrol sahalarının güvenliğinin sağlanmasını önceliğine aldığı görülüyor.

        - Askeri terminolojideki ESSA’nın kullanım süresinin operasyonun süresi ile sınırlı tutulmasına rağmen ABD güçlerinin DEAŞ ile mücadele söylemi üzerinden ESSA tanımını belirsiz bir süre devam ettirerek Suriye’deki varlığını normalleştirmeyi ve taraflara kabul ettirmeyi hedeflediği değerlendiriliyor.

        REKLAM

        - ESSA tanımlamasıyla Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk/fiili bir bölge oluşturarak projesini terim olarak sisteme sokmaya çalışan ABD, muhataplarında zımni bir kabul oluşturmayı hedefliyor.

        - Irak’ın Kuzeyi terimi ile büyük benzerlik taşıyan ESSA özellikle Kürt-Kürt diyaloğu başta olmak üzere ABD’nin bölgede izlediği politikaların Suriye’deki tüm Kürtleri temsil ettiği algısıyla özerk bir yapı oluşturma girişimi olarak değerlendirilebilir.

        - Suriye’de elde ettiği kazanımları kalıcı hale getirmeyi amaçlayan PKK/KCK-PYD/YPG-SDG, Suriye’deki sorumluları ve yurt dışındaki söz temsilcileri vasıtasıyla yabancı ülkelerin meclislerinde lobi faaliyeti yürütüyor.

        - Terör örgütü, Suriye’deki geleceğine ilişkin kontrolündeki bölgelerin ekonomisinin desteklenmesi noktasında ABD ile işbirliği yapıyor.

        - PKK/KCK-PYD-SDG güdümündeki sözde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin resmi olarak tanınması hedefleri doğrultusunda Batılı ülkeler nezdinde uluslararası temaslar gerçekleştiriliyor. Arap ülkeleriyle de benzer ilişkiler geliştirilmek üzere görüşmeler yapılıyor.

        REKLAM

        “ABD’NİN DESTEĞİ MİLLİ GÜVENLİK TEHDİDİ”

        ABD’nin Suriye’de DEAŞ’a karşı sahadaki ortağı olarak lanse ettiği terör örgütü PKK/KCK-PYD/YPG’ye verdiği her türlü desteği devam ettirmesi ve Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirmeyi planladığı kapsamlı operasyonlara DEAŞ’la mücadeleye zarar vereceği gerekçesiyle karşı çıkmayı sürdürmesi bir ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendiriliyor.

        Bu desteğin terörle mücadele ve Suriye’deki gelişmeler bağlamında Türkiye’nin elde ettiği kazanımları olumsuz etkileyerek, başta PKK/KCK-PYD/YPG olmak üzere bölgedeki terör örgütlerinin güçlenmesini sağlayacağı vurgulanıyor.

        Sorunun çözümü için ABD nezdinde daha fazla temas ve çaban gösterilmesinin önemine işaret ediliyor ve “Bir terör örgütünün başka bir terör örgütüne karşı kullanılmasının ileride ABD’nin çıkarlarını da olumsuz etkileyeceğinin ABD tarafından kabul edilmesine yönelik çabalara devam edilmesinin fayda sağlayacağı düşünülmektedir” deniliyor.

        “ASKERİ OPERASYONLAR DEVAM EDECEK”

        Türkiye’nin güneyinden kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesine yönelik olarak başta askeri operasyonlar olmak üzere atılacak her türlü adımın Türkiye’nin bekâsı açısından gerekli olduğu her platformda muhataplarına anlatılacak. Bu operasyonların sürdürülmesinin terör örgütlerinin güçlenip hakimiyet alanlarını genişletmemesi ve Türkiye’nin güvenliği açısından elzem olduğu vurgulanıyor.

        REKLAM

        “YPG YAPTIRIMDAN MUAF TUTULUYOR”

        - ABD Senatosu, Suriye rejimi ile Rusya ve İran rejiminin faaliyetlerine destek veren kişi ve kuruluşlara ilave yaptırımlar uygulanmasını öngören Sezar Yasaları (Suriye Sivil Koruma Yasası) tasarısını kabul etti. Yasa, Esad yönetiminin faaliyetlerin destek sağlayan ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi/kuruluşlara yaptırım uygulanmasını öngörüyor ve şirketler özelinde Suriye ile iş yapılmasını büyük oranda engelliyor.

        - Joe Biden başkanlığındaki ABD yönetimi Mart 2023’ten itibaren Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG kontrolündeki bölgelere yaptırım muafiyeti getirmeye ve ABD firmaları dahil yabancılara yatırım imkânı sağlamaya yönelik adımlar atıyor. Bu yaptırım muafiyetlerinin esasen Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG kontrolünde olan bölgelere yönelik olduğu açıkça görülüyor.

        - Fırat Kalkanı Harekatı ile DEAŞ’tan temizlenen El Bab, Cerablus ve Azez, Barış Pınarı Harekatı (BPH) ile PKK/YPG’den temizlenen Tel Abyad ve Resulayn ABD Hazine Bakanlığı’nın yatırım izni verdiği bölgeler arasında yer alırken Zeytin Dalı Harekatı ile PKK/YPG’den temizlenen Afrin ve Suriye’nin kuzeyinde en çok sivilin yaşadığı İdlib bölgesinin kapsam dışında tutulması dikkat çekiyor.

        - ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde yaptırım muafiyeti adımlarının esasen PKK/YPG’yi meşrulaştırma çabası olduğu, bölge halkı arasında ayrımcı bir yaklaşım sergilediği ve başta Arap aşiretleri olmak üzere bölgede yaşayan kardeş aşiretler arasında fitne ve huzursuzluk oluşturma gayreti gösterdiği değerlendiriliyor.

        REKLAM

        DEVLET DIŞI AKTÖRLER VE DESTEKÇİLERİ

        Türkiye’nin müttefiklik içinde olduğu ülkeler ve bazı komşu ülkeler, devlet dışı aktörleri destekleyerek Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit ediyor.

        - Suriye’de ABD’nin terör örgütü PKK/KCK-PYD/YPG’ye desteği, DEAŞ terör örgütüyle mücadele adı altında silahlı devlet dışı bir aktöre olan desteğinin en belirgin ve yakın zamandaki örneklerinden biri olarak görülüyor.

        - ABD böylece çıkarlarını mümkün olduğunca az angajman ve kaynakla korumaya ve hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Daha önceki angajmanlarını büyük bütçelerle yürüten ABD, bu tecrübelerden sonra çıkarları ile harcamalarının eşleşmediği durumlarda, devlet dışı aktörleri taktik olarak öncelikli kullanıyor.

        - ABD’nin Suriye’deki ayrılıkçı terör yapılanmasına PKK/KCK-PYD/YPG ve Irak’taki otonom bir yönetime IKBY’ye sağladığı eğitim ve donatım desteği sonucunda bu aktörler anılan ülkelerde ve Türkiye’ye yönelik düzenledikleri eylemlerle ciddi güvenlik sorunlarına ve insan hakları ihlallerine neden oluyorlar. Bu aktörler, aldıkları yardımları bölgedeki Arap ve Türkmen nüfusların aleyhine kullanarak demografik yapıyı değiştiriyorlar.

        REKLAM

        - ABD’nin en silahlı devlet dışı aktörlere verdiği destek ve bunların DEAŞ karşısında en etkin ortaklarından biri olarak tanıtılması, ABD basınında ve ABD’li siyasetçiler arasında PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütüne karşı sempati, uluslararası alanda kabul görme, görünürlük ve örgüte katılımların artmasına neden oluyor.

        - ABD’nin sağladığı silah, finans ve istihbarat desteğiyle terör örgütü kontrol sahasını genişletirken, askeri ve ekonomik gücünü de pekiştirmiş durumda. Terör örgütüne ABD tarafından verilen destek, uluslararası alanda örgüte yönelik siyasi mücadeleyi de zorlaştırıyor.

        ABD İLE GÜVEN SORUNU

        - Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları ile Suriye sınır hattında bir güvenlik koridoru tesis edilmesi sağlandı.

        - ABD’nin terör örgütüne verdiği desteği sonlandırması yönündeki Türkiye’nin talebinin görmezden gelinmesi ve karşılık bulmaması iki ülke arasında güven sorunu yaşanmasına ve ABD’nin politikalarına şüphe ile yaklaşılmasına neden oluyor.

        - İran da Suriye’de devlet dışı aktörleri kullanırken, bilhassa PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütü ile ilişkileri Türkiye’nin milli menfaatlerini olumsuz etkiliyor.

        REKLAM

        - Terör örgütü üzerindeki ABD ve Rusya etkisi, İran’ın PYD/YPG terör örgütü ile ilişkisini sınırlandıran bir unsur olarak öne çıkıyor.

        IRAK KAYNAKLI RİSKLER

        - İran, Irak’ta devlet dışı aktörler teşkil edilmesinde ve mevcut olanların desteklenmesinde aktif rol üstleniyor. Bilhassa ABD tarafından Irak’ın işgalini müteakip Irak’ta kademeli olarak siyaset ve güvenlik alanındaki etkisi artan İran, DEAŞ’la mücadele kapsamında teşkilatlanmalarını büyüterek siyasi ve ekonomik alanda da etkinlikleri artan Şii milis grupları üzerinden bu ülkedeki tesirini tahkim ediyor.

        - Irak’ta Başbakana bağlı olarak faaliyet gösteren ve bünyesinde yaklaşık 200 bin silahlı unsuru olan Haşdi Şabi Komisyonu nezdinde de etkinliklerini artırma, bu sayede de meşruiyet kazanma ve Haşdi Şabi’nin ekonomik gücünden yararlanma gayreti içindeler.

        RUSYA-PKK İLİŞKİSİ

        - Kuruluşundan itibaren PKK/KCK ile yakın temasta olan Ruslar, PKK/KCK’nın sivil toplum örgütü kisvesi altında ülkelerinde faaliyet göstermesin izin vermiştir. Rusya, Soğuk Savaşın bitişi ile birlikte Balkanlarda, Kafkasya’da ve Orta Asya’da rekabet içinde girdiği Türkiye’ye karşı bu terör örgütünü bir araç olarak kullanan başlıca aktörlerdendir.

        REKLAM

        - Türkiye-Rusya ilişkilerinin 2000’li yılların başından itibaren hızla gelişmeye başlaması ile PKK/KCK meselesi geri planda kalsa da PKK/KCK’nın Suriye kolu olan PYD/YPG’nin Suriye İç Savaşı’ndaki rolü, Rusya ile bölücü terör örgütünün işbirliğinde yeni bir sayfanın açılmasına vesile oldu.

        - PKK’yı terör örgütü olarak tanımayan Rusya, PYD/YPG’yi de terör örgütü olarak nitelendirmemiş ve bu örgütün 2016’da Moskova’da bir ofis açmasına müsaade etti. Bu süreçte Rusya bir yandan Esad Rejimin ayakta tutmaya çalışırken, diğer yandan ülke topraklarının önemli bir kısmını eline geçiren PYD/YPG’yi Türkiye’ye karşı bir denge unsuru, DEAŞ ve Suriyeli muhalif gruplara karşı da bir araç olarak kullandı.

        - PYD/YPG mensubu teröristleri Cenevre ve Astana süreçlerine dâhil etmek isteyen Rusya bu amacına ulaşamasa da üzerinde çalıştığı Anayasa taslağında, Suriye’deki Kürtlere kültürel özerlik verilmesi yönündeki teklifini açık bir şekilde ortaya koydu.

        - Esad rejimi ile PYD/YPG’nin temaslarında önemli rol oynayan Rusya, Türkiye’nin sınır ötesi harekâtlarında hem örgütün bazı bölgeleri rejime terk etmesine hem de Rus ordusuna bağlı unsurların belirli bölgelere konuşlanmak suretiyle TSK ile örgüt arasına girmeye ve sahadaki alanını genişletmeye yönelik adımlar attı.

        REKLAM

        - Rusya, söz konusu adımlarla Suriye’deki alan hakimiyetine ilişkin değişimlere tesir ettiği gibi PYD/YPG’nin ABD ile olan ilişkisini de dengelemek ve örgütü tamamen ABD’nin kontrolüne girmesine engel olmak için hassas bir politika izliyor.

        KÜRESEL GÜÇ MÜCADELESİ VE TÜRKİYE

        Dünyadaki değişimi-dönüşümü, küresel güç mücadelesini Türkiye’nin iyi anlaması ve bazı tedbirler geliştirmesi lazım. ABD, Rusya ve Çin gibi üç aktörün bulunduğu küresel güç mücadelesinde Türkiye hem Çin’in, hem ABD’nin hem de İngiltere’nin jeopolitik etki alanında bulunuyor. Bu güç mücadelesi risklerin yanı sıra, fırsatlar da içeriyor.

        Güncellenme çalışmaları devam eden MGSB, bu küresel güç mücadelesinin ortaya çıkardığı belirsizliği ve tehditleri dikkate aldığı gibi ortaya çıkan fırsatlara da yer verecek.

        Küresel mücadele alanının askeri tarafında NATO üyesi olan Türkiye ilişkilerini nasıl tesis edecek? Bu mücadelenin neresinde yer alacak? Türkiye’nin ABD ve Rusya ile ilişkileri nasıl olacak? Sıcak para ihtiyacını nasıl ve nereden karşılayacak? Körfez ülkeleri ve komşularla ilişkiler nasıl seyredecek? ABD ne yapacak? Kasım’daki ABD seçimlerinden sonra bölge politikaları nereye evrilecek?

        Yanıt bekleyen sorular ve ülke olarak içinden geçtiğimiz zor bir süreç bulunuyor. Seçimi yapıp, bir an önce içerideki sorunları çözüp bu konulara odaklanmakta fayda var…

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ