Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım İhracatçı ve şirketler için sırat köprüsü
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Merkez Bankası’nın ilk kez bir seçim öncesinde politika faizini 5 puan artırarak yüzde 50’ye yükseltmesi, piyasa faizlerini sıçrattı. Faiz oranları nominal olarak 2002 sonrasının en yüksek düzeyinde. Önümüzdeki dönemde faizlerin biraz daha artma ihtimali var.

        Faiz artışından elbette kredi kullanan, borçlanan herkes etkileniyor. Ancak en çok etkilenen kesimlerin başında ihracatçılar geliyor.

        ➔Çünkü faiz artışı onları iki yönlü vuruyor. Biri kur artışını yavaşlatarak, diğeri de finansman maliyetlerini artırarak. İhracatçılar artık kurların hızlandırılmasıyla elde ettikleri teşvikten yoksunlar.

        ➔Zaten Merkez Bankası’nın da seçime iki hafta kala faizleri artırmasının öncelikli hedefi hızlanan kurların önünü kesmekti.

        ➔Yılın iki aylık döneminde enflasyon yüzde 11.5 artışken dolar kurunun 2.5 aylık yükselişi yüzde 10’a varınca faiz silahı kullanıldı.

        ➔Demek ki kur artışının mevcut enflasyonun yanına yaklaşmasına bundan sonra da izin verilmeyecek.

        ➔Çünkü enflasyonu başka türlü düşürmenin yolu yok. Aslında var da onun ekonomiye ve topluma maliyeti çok daha yüksek. Ekonomiyi dondurmaktan geçiyor.

        ŞİRKETLERİN EN ZOR DÖNEMİ

        ➔Merkez Bankası politika faizini artırınca piyasa faizleri de sıçradı.

        ➔Bizim konumuz şirketlerin finansmanı ve yükselen TL kredi faizleri. Kredi faizleri büyük ölçüde yüzde 60-65 bandına yükseldi. Henüz dengelendiğini söylemek zor. Herhalde seçim sonrası haftada iyice oturur.

        ➔Zaten kredilere aylık yüzde 2 artış sınırlaması getirilmişti. Böyle devam edersek 2024’te kredi artışı enflasyon artışının yarısı düzeyinde kalacak gibi. Yani kredi artışının önünde iki türlü zorluk var.

        ➔Bu durumda şirketler büyük ölçüde kendi yağlarında kavrulacak.

        ➔Denilebilir ki 2001 krizi sonrası şirketlerin finansmanı için en zor dönem geldi.

        ➔Aslında şirketler için tam 7 yıldır kredi ve finansman kolaylığı şu veya bu şekilde sağlandı. KGF kredileri, özel amaçlı kredi paketleri, kredilerin yeniden yapılandırılması, faizlerin uzun süreli negatif düzeylerde tutulması hep borç alanlara yaradı.

        ➔Bedelini ise finansal serveti olanlar, TL ile tasarruf edenler ve finansal sistem ödedi.

        ➔Finansal taraftan reel sektöre büyük gelir transferi yapıldı. Bu nedenledir ki tahsili gecikmiş alacaklar, karşılıksız çek ve protesto edilen senet tutarları tarihi düşük oranlara geriledi.

        DÖNÜŞMEK VE YENİDEN YAPILANLANMA ZAMANI

        ➔Sonuçta son yıllardaki yüksek büyüme sağlandı. İstihdam uzun vadeli trendin üstünde arttı. İşsizlik azaldı.

        ➔Bütün bu politikaların titizlikle uygulanmasında asıl amaç seçimleri kazanmaktı, o da gerçekleşti.

        ➔Son olarak geriye pazar günkü yerel seçimler kalıyor ki, kredi ve düşük faizli para bolluğuna son noktayı koyacak.

        ➔Kredi bulamayan ve bulduğu kredi ucuz olmayan şirketler ister istemez yeniden yapılanacak.

        Birleşme, satın alma, ortak bulma, halka açılma, sermayeyi artırma kısaca reel sektör bir konsolidasyon sürecinden ve sırat köprüsünden geçecek.

        ➔Şimdiye kadar borçlanmaya ağırlık vererek çalışan özel sektör bundan sonra özkaynaklarını artırmaya zorlanacak.

        Mecburen dönüşecekler ve verimliği artıracaklar. Şirket kesiminin en zayıf olanları da faaliyetten çekilecek. Paranın pahalı ve kıt olduğu dönemde zombi şirketleri yüzdürmek mümkün olamayacak.

        ➔Çünkü düşük faizli sınırlı kaynak kaldı geriye. Birisi Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi ki asgari bir milyar lira kullanılıyor. 284 alanda belirlenmiş teknolojik yatırımlara veriliyor.

        REESKONT KREDİSİNE TALEP PATLAMASI

        ➔Diğeri de ihracatçılara yönelik reeskont kredileri ki faizi yüzde 37 düzeyinde. Şimdilik bütün ilgi ve mevcut şirketlere açık tek kapı da orası. Yığılma da orada yaşanıyor.

        ➔Merve Yiğitcan’ın Ekonomi Gazetesi’nde haberinden öğreniyoruz ki, TL reeskont kredi kullanmaya talep patladı. Hatta 2-3 ay sonraya gün verdiğine yönelik bilgiler var.

        ➔Günde 3 milyar lira ile sınırlı kredi kullandırıyor Eximbank’ın genel müdürü Ali Güney “Çok ciddi talep patlaması yaşanıyor. Yaşanan erişim sıkıntılarının nedeni de bu. Biz günlük limitlerimiz çerçevesinde gelen talepleri adil bir şekilde, bölerek ya da zamana yayarak yönetmeye çalışıyoruz. Ancak talep o kadar fazla ki yetişemiyoruz. Tüm talepleri aynı zamanda karşılayamayacağımız için zamana yayıyoruz” dedi.

        ➔Şirketlerin günlük limitlerinin kısıtlandığına yönelik söylemlere karşı Genel Müdür Ali Güney günlük limitin 3 milyar lira olduğunu, bunun 2 milyarının Eximbank, kalan 1 milyarının da bankaların tarafından kullandırıldığı bilgisini verdi.

        İHRACATÇININ OYUN ALANI DAR

        ➔2011’den başlayarak 2023 yılına kadar devam eden ihracatçıya kur teşviği artık olmayacağına göre finansmana ağırlık vermek gerekiyor.

        ➔Çünkü ihracatçının oynayacağı alan çok kısıtlı. Ücretleri, enerji fiyatlarını, vergileri ve kredi maliyetlerini devlet kontrol ediyor.

        ➔İhracata çalışanların kontrol edebildikleri maliyet alanı TİM Başkanı Mustafa Gültepe’ye göre yüzde 15 kadar. Bu yüzde 15’ten mucize yaratanlar ayakta kalacak ve ihracatlarını sürdürecekler.

        ➔Maliyet artışını dolar bazındaki fiyatlara yansıtma imkanları yok. Dış pazarlar büyümüyor ve müşteri kabul etmiyor. Rakipler de çok güçlü.

        ➔İhracat artırmaya devam etmek ise ekonominin çarklarını çevirmek açısından en önemli öncelik. Vazgeçme gibi bir seçenek yok.

        Enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmek elbette çok şeyin, başta faizler ve girdi maliyetlerinin ilacı.

        ➔Enflasyonu düşürene kadar ihracatçının pazar kaybetmemesi, ihracatın azalmaması için en azından finansman ihtiyaçlarının tam olarak karşılanması gerekiyor.