Ne demiş Barış Manço; "Bugün bayram, erken kalkın çocuklar. Giyelim en güzel giysileri. Elimizde taze kır çiçekleri. Üzmeyelim bugün annemizi" diye uzuyor şarkı.
Malum hayat kısa ve son yıllarda; daha da bir tatsız, sevimsiz, anlamsız. Tadı var mı, tuzu var mı? Keyifli mi, keyifsiz mi? Garip yıllardan geçerken, dünyada tuhaf şeyler olurken. İnsanların birbirine ne saygısı, ne sevgisi eskisi gibi değilken. Sanki hep bir şeyler eksik gibiyken. Sanki hep bir menfaat peşindeyken. Hep daha fazla beklenti oluşmuşken. Ve hatta hep bir sahtelik. Dost dost gibi değil, arkadaş arkadaş gibi değilken. Bayramları daha mı anlamaya çalışsak. Ve tam da bugün daha mı gerçekliğin peşine düşsek.
Gerçekten bu bayram hepimiz için iyiliklerin bayramı olsun. Paylaşmanın, sarılmanın, olanı olmayanla bölüşmenin, dostlukların kıymetini bilmenin, ailenin önemini farkına vardığımız bir bayramı olsun.
-Çocukların güldüğü.
-Büyüklerin mutlu edildiği.
-Dostun dostunun kıymetini bildiği.
-Sevdiğinin sevdiğine gösterdiği bir bayram.
Zor değil. Gerçekten hiç de zor değil. Kötünün, kötülüğün kol gezdiği bu yıllarda bu bayram hepimiz için biraz daha farkındalık bayramı olabilir. Umuyor ve diliyorum.
Bu yüzdendir ki, sofranızdan bereketin, kalbinizden iyiliğin, yanınızdan sevdiklerinizin ayrılmadığı ve dünyanın bu akıl almaz zalimliklerinden sıyrıldığı nice bayramlar görelim.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. İyi bayramlar...
***
3 yıldan 5 yıla çıkartmış
Bazıları Hülya Avşar'ın "Evlilikler kira kontratı gibi olmalı, 5 yıl sonra acaba eşim benimle devam edecek mi evliliği diye düşünsünler" lafını "Hülya Avşar yine bombayı patlattı. Çok konuşulacak evlilik açıklaması" diye haber yapmış. İyi de kadın bunu hep söylüyor. Şu anda tek fark 3 yıldan, 5 yıla çıkartması söylediği cümleyi. Daha önce de, "Evliliklerin ömrü 3 yıl olmalı" diye açıklama yapmıştı kayıtlarda var.
Neyse malum memleket insanı balık hafıza. Hemen unutuyor, hatta bazı şeyleri sıfırlayıp hayatına devam ediyor. Belli ki içleri rahat. Rahatsa ve mutlularsa sorun yok ancak ve ancak evlilik diye bir şey kalmıyor gibi.
Özellikle annelerimizin yaşadığı evlilikler yok artık. Bazıları "Evleneyim de kurtulayım bu baskıdan" derken kimileri de "Çocuk yapayım boşanacağım" diyor. Ya da bazıları hiç evlenmemiş olup "Aman bir evlilik yapayım" derdinde.
Ama evlilik böyle bir şey değil ki.. Aslında çok kıymetli, değerli bir kurum ama son yıllarda gittikçe azalıyor bu saygı evliliklere. Özellikle yeni kuşak için gayet saçma bile geliyor.
Kafa karışıklığı çok. Bakalım neler olacak ileriki zamanlarda evlilik kurumunda.
***
Tavır gibi tavır, duruş gibi duruş
Bazı kararlar zordur ve bedelleri de ağır olabilir. Fakat bazı kararları bedellerine rağmen uygulamakta gerekir.. Eğer o bedel ödenmezse sonunda maalesef kaybeden sen oluyorsun. İşte Pazar gecesi Fenerbahçe'nin aldığı karar da bana bunu bir kez daha çok net bir şekilde gösterdi. Fenerbahçe bir karar aldı ve tavrını ortaya koydu. Bedeli ne olursa olsun.
"Bedel gibi bedel öderim ama tavrımı da ortaya koyarım" dedi.
Fenerbahçe- Galatasaray maçında bir dakika sonra sahadan çekilerek. Bence doğrusunu yaptı çünkü rahatsızlarını ancak böyle anlatabilecek, farkındalık yaratacaktı. Çünkü uzun yıllardır bir sıkıntısı, bir derdi var. Bu bir bir daha iki!!!
Yani;
-Bazen tavrını yanlış da olsa göstermelisin.
-Anlatmaya çalıştığın anlaşılmıyorsa daha da sertini ortaya koymalısın.
-Aldığın kararın sonucu ne olursa olsun karakterinden ödün vermemek uğruna net olacaksın.
-Ortada olan bir yanlış var ama bu anlaşılmıyorsa, daha sert bir şekilde karşılık vermelisin.
Budur!!!
