Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON yarım asırlık zamanın en tehlikeli döneminden geçildiği konusunda çoğu uzman hemfikir…

        Bu bakış Kudüs İbrani Üniversitesi’nden, bu yüzyılın en başarılı entelektüelleri arasında sayılan tarihçi, yazar Yuval Noah Hariri’de de mevcut…

        Dünya Bankası’nın ekonomistleri veya ekonomi alanında tanınmış akademisyenlerinde de var…

        Üzerinde uzlaştıkları sorunun özeti de net:

        “İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonu bu şekliyle devam ederse, Covid-19 döneminin hemen ardından Rusya-Ukrayna savaşı ile tekrar kırılgan hale gelen küresel ekonomideki toparlanma süreci kötüleştirir. Gıda ve enerji fiyatlarını alevlendiren, zamanın en kırılgan ve tehlikeli dönemini yaşatır…”

        Ortak kaygıları da Orta Doğu’nun dışına da taşıp, küresel bir etki yaratması…

        Bu endişe sadece ekonomistlerde değil, ABD, Rusya ve AB’nin güçlü ekonomiye sahip ülkelerinin yönetimlerinde de var.

        GAZZE’NİN SİNGAPUR HAYALİ

        Endişenin kaynağı ise Prof. Dr. Hariri’nin de altını çizdiği Oslo görüşmeleri sonrası Singapur olması umulan Gazze’nin bugün geldiği durum…

        İçinden nasıl çıkılacağı konusunda herkesin kendine özgü bir formülü var; hepsinin de ortak noktası oluşturulacak bir barış gücünün Gazze’ye hakimiyeti üzerine kurulu…

        Bir ayda 3. kez bugün İsrail'e gidecek ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın çantasındaki formül de buna dayalı…

        Hemen belirteyim ABD Dışişleri kaynaklarının sözlerine bakılırsa bu gezisinde de Blinken Türkiye'ye gelmiyor; danışmanını yolluyor...

        Çantasındaki formül de Bloomberg’in ABD yetkililere dayandırdığı haberine göre ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve bölge ülkelerinin de katılımı ile Gazze’nin denetleneceği bir mekanizma oluşturmaya dayalı...

        Ancak hangi bölge ülkelerinin bu kapsama dahil edildiği bilinmiyor.

        Çok uluslu güç oluşumunun hangi ülkeleri kapsayacağı konusunda da net bir veri sunulmuş değil.

        Bir diğer formül olarak gösterilen Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşması şartlarını uygulayan Çok Uluslu Güç ve Gözlemciler oluşturmaya dayanıyor.

        Bir diğeri ise BM’nin Kıbrıs’ta da olduğu gibi bir Barış Gücü oluşturması fikrine dayanıyor.

        Bugüne kadar Orta Doğu’da hiçbir yerde sağlıklı işlememiş Barış Gücü modeli on yıllardır devam eden Filistin- İsrail sorununa ne denli merhem olur tartışılır…

        Bununla birlikte herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki işleyen bir model geliştirilmediği takdirde sorun çok daha sıkıntılı bir hale gelecek…

        Sadece bölgeyi değil, küresel ekonominin görünümü çok daha bulanık hale getiren, gelişmekte olan ekonomilere de şoklar yaratan süreci tetikleyecek…

        Son üç yıllık baskının ardından kendini toparlamak için ayağa kalkmaya çalışan gelişmekte olan ekonomileri de yeniden yerle yeksan edip ekonomilerini bir daha yere yapıştıracak…

        PETROL FİYATLARININ YÜKSELİŞİ

        Nasıl bir sürece yol açacağını görmek için son dönem artan petrol fiyatlarına bakmak yeterli…

        Öyle anlaşılıyor ki Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın yılın dördüncü enflasyon raporunu tanıtırken, 2023 enflasyon tahminini 7 puan arttırarak %58’den %65’e; 2024 tahminini de 3 puan arttırıp %33’ten %36’ya çıkarmasının gerisinde de büyük olasılık bu endişe yatıyor.

        Nitekim Dünya Bankası da pazartesi günü yayınladığı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda bu durumu açıktan dile getirdi...

        İsrail’in Gazze operasyonunun devam etmesi halinde sorunun bölge ile sınırlı kalmayıp, küresel ekonomik soruna yol açacağına vurguda bulundu.

        AYHAN KÖSE’NİN UYARISI

        Dünya Bankası’nın bu konudaki iki önemli ismi, Baş Ekonomist İndermit Gill ve Raporu denetleyen Ekonomist Ayhan Köse’nin geleceğe dönük öngörüleri oldukça dikkat çekici…

        Gill, 1973’te Yom Kippur savaşında yaşanan benzer süreci anımsatarak, Arap ülkelerinin bir kez daha İsrail ile birlikte destekçisi durumundaki ABD ve diğer ülkelere olan petrol ihracını kesebilme olasılığının altını çiziyor.

        Rusya-Ukrayna savaşı sonrasındaki gelişmelere de atıf yapıp, petrolün varilinin 157 Dolara çıkma ihtimalinden söz ediyor…

        Dünya Bankası’nın en iyimser senaryosu ise petrolün 81 Dolar olacağı noktasında; ancak ilk kez petrol ve gaz arzının birlikte gerilemesi, fiyatın yükselme eğiliminde olacağının işareti…

        Raporun denetçilerinden Dünya Bankası Ekonomisti Ayhan Köse’nin, “Petrol fiyatlarının uzun süre yüksek seyretmesi kaçınılmaz olarak gıda fiyatlarını arttırır” cümlesi de krizin boyutunun nereye ulaşacağını gösteriyor.

        Ayhan Köse, petrol fiyatlarındaki yükselişin gelişmekte olan ülkelerde gıda enflasyonunu arttırıp, Orta Doğu’nun dışına taşan ciddi bir krize neden olacağına da vurgu yapıyor.

        Raporun da işaret ettiği gibi petrol arzındaki düşüş, fiyatları arttırıp, birçok ülkede büyümeyi engeller, durgunluk; dolayısıyla işsizlik ve enflasyonun aynı anda tırmanmasına yol açar.

        ÇATIŞMA EFEKTİ

        Zaten bu nedenle on yıllarını kaybetmiş ülkelerin, bir on yıl daha kayıp dönem yaşama gerçeğini ortaya çıkarır ki toplumların buna dayanma gücü düşüktür…

        Kıtlık ülkeler açısından doğal olarak iç ve dış çatışma efektini yükseltir…

        İsrail’in en fazla 410 km karelik alana sahip olma arzusunun küresel boyutta gıdaya ulaşma maliyetine dönüşmesinin yaratacağı kötülüğü ise iyi ölçmesi gerekir.

        Siyasetin çözemediğini, umarım ekonominin gelmekte olan muhtemel krizi çözüme ulaştırır…

        Papa’nın da dün kayda geçirdiği gibi bölgede Filistin ve İsrail’in oluşturduğu iki devletli yapının ötesinde çözüm yoktur…

        İşgali genişletmek yerine 1967’de var olan sınırlara dönmek dünya için de refahı getirir…

        Buna uymamak ise zamanın en büyük tehlikesini yaratır…