Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Sel bölünmüş Libya'yı birleştirir mi? Trablus Hükümeti ne diyor?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Libya’ya adım attığımız an başlayan sorunlar seyahatin sonuna kadar devam etti. İstanbul’dan Bingazi’ye geldiğimizde havaalanında tam 13 saat bekletildiğimizi yazmıştım.

        Bingazi’den Trablus’a gitmenin de pek kolay olduğunu söyleyemem. Havaalanında yine tuttular, pasaportlarımızı aldılar. Allah'tan yanımızda bize yardımcı olan bir mihmandarımız vardı. Epey bir soru-cevap faslının ardından bir daha Bingazi’ye dönmemek şartıyla Trablus’a gidebileceğimizi söylediler. Libya içinde bir yönetimden diğerine deport edildik kısacası.

        Trablus’a girmemiz de fasılalıydı ancak Büyükelçiliğimizin yardımları sonucu bu kez saatlerce beklemedik.

        Batı Libya’nın başkentine gelme amacımız sel felaketinin ardından Dibeybe Hükümeti’nin nabzını tutmaktı.

        Geldiğimizin ertesi günü için iki röportaj ayarlamıştık. İlki AFAD ile felaketten sonra yardımları koordine etmek için Ankara’ya gelen Yüksek Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı Ömer Ubeydi, ikincisi ise Başbakan Dibeybe’nin yardımcısı ve aynı zamanda sağlık bakanı olan Ramazan Ebu Cenah.

        Libya Başbakanlık ofisinden bize yardımcı olması için bir mihmandar vermeyi teklif ettiler, kabul ettik. Ahmed ile tanışmamız bu vesileyle oldu.

        Hayatımda karşılaştığım en ilginç insanlardan biri diyebilirim.

        Otel lobisinde Özgür (Balaban) ile beklerken telefonum çaldı. Karşımda müthiş heyecanlı bir ses. “Ben Ahmed ama kısaca Sina diyebilirsiniz, geldim” dedi, kafayı kaldırdım karşımda gözlüklü, ince, otuzlarında biri duruyor.

        “Hadi gelin araba dışarıda, vaktimiz varsa önce sizi kahve içilecek bir yere götüreyim…”

        Dışarı çıktık. Hava en aşağı 35 derece. O sıcakta yürümeye başladık. Otelin önündeki yolda park edecek birçok yer vardı ama Ahmed arabasını nedense uzak bir köşeye çekmiş.

        Bindik ve kontağı çalıştırınca müzik de başladı. Nancy Sinatra, Sammy Davis, Bob Marley…

        Bir anda başka bir dünyaya ışınlandık sanki. Sina başladı anlatmaya: “Ben İngilizce’yi jazz dinleyerek öğrendim, ne okula ne kursa gittim, sadece müzik dinledim… Kulaklarımda sevdiğim müzik varsa her şey güzel, yoksa çok zor oluyor hayat.”

        Öyle heyecanlı, öyle tutkulu bir müzik sevdalısı!

        İstanbul’a hayatında tek kez Pink Floyd konseri için gelmiş, biriktirdiği parayı iki günde harcamış, takside de kamerasını unutmuş. “Olsun” diyor, “Pink Floyd’u canlı dinledim, daha ne isterim?”

        Jazz tutkunu rehberimiz Ahmed ile Trablus sokaklarında.
        Jazz tutkunu rehberimiz Ahmed ile Trablus sokaklarında.

        Sina bizi önce Trablus’un merkezinde eskiden otobüs terminali olan bir meydanda tipik bir kahveye götürdü. Görüntü geleneksel kahvehaneydi ama enfes espresso yapıyorlardı. Sonra da Ömer el Ubeydi röportajı için otele döndük. Otel deyince meclis başkan yardımcısının bizim kaldığımız yere röportaj vermeye geldiğini sanmayın. Kaldığımız Radisson Blue Trablus’taki siyasilerin hem buluşma hem de çalışma yeri. Ubeydi’nin ofisi bu otelin 11. katında.

        Bize selin ardından yaşananları ve Türkiye’deki temaslarını anlattı Ubeydi. Aşağıda röportajı okuyacaksınız.

        Ardından Başbakan Yardımcısı ve Sağlık Bakanı Ebu Cenah’ın ofisine yetişmek için yola çıktık. Trafik berbattı ve girdiğimiz yolların çoğu bir yerden kapatılmıştı. Sina hayatında ilk kez bu şekilde mihmandarlık yapıyordu ve çok heyecanlıydı. Kısacası 45 dakika boyunca epey stresli ve hareketli bir Trablus turu yaptık ve en sonunda Başbakan yardımcısının ofisine vardık.

        Kan ter içinde girdiğimiz binada iç içe kapılardan geçerek bakanın makamına ulaştık ve kameramızı kurarak röportaja başladık…

        1) Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı Ömer el Ubeydi:

        “Protestolar doğal, Libyalılar tutkulu insanlar”

        - Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Çok büyük bir sel felaketi yaşadınız. Libya nasıl toparlanacak?

        Evet bu şimdiye kadar başımıza gelen en büyük felaket.

        - Libya siyasi olarak derin bir bölünme yaşıyor. Siz Trablus Hükümeti olarak Hafter’in Bingazi’deki hükümeti ile yaraları sarmak için işbirliği yapabilir misiniz? Birlikte çalışabilir misiniz?

        Evet bir bölünmüşlük var ama bu boyutta bir felakette bu bölünmüşlüğü aşabileceğimizi düşünüyorum. İnşallah başımıza gelenler bizi daha fazla yakınlaştıracak. İnsanların nerede olurlarsa olsunlar nasıl bir araya gelebildiğini gördük, biz de yüksek düzeyde işbirliği halindeyiz. Libya’yı hep birlikte daha iyi bir yer yapmamız lazım.

        Yüksek Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı Ömer el Ubeydi ile Trablus’ta.
        Yüksek Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı Ömer el Ubeydi ile Trablus’ta.

        - Derne’de protestolar var. Siz bu protestolar hakkında ne düşünüyorsunuz? Derneliler neyi protesto ediyorlar?

        Önce şunu söyleyeyim: Selden sonra Libyalılar birleştiler. Aralarındaki farkları bir kenara koydular. Biz siyasiler olarak bunu görüyoruz ve ne yapılması gerektiğini biliyoruz.

        Protestolara gelince… Bu Libyalıların doğasının bir parçasıdır, Libyalılar tutkulu insanlardır, yaşananlara yönelik duydukları öfke ve hayal kırıklıklarını dile getiriyorlar ki bu son derece normal.

        - Ancak Derne’den gazeteciler çıkarılıyor, madem protesto bu kadar normal neden bunu anlatan gazeteciler istenmiyor?

        Derne afet bölgesi ilan edildi. Orada kurbanlar, onlara yardım edenler ve gönüllüler var. Ancak duyduğumuza göre bazı gönüllüler yapılan çalışmaları sekteye uğratabiliyorlar. O nedenle şehirde kalabalık istenmiyor. Derne halkına saygı gösterilmesi gerekir. Rahat bırakılmalılar. Kimsenin bu durumdan faydalanmasına göz yumulmamalı. Şu an tüm diğer sorunlar derin dondurucuya kaldırıldı. Şu aşamada aramızdaki siyasi ayrımın önemi yok, insan olduğumuzu, Müslüman olduğumuzu hatırlamalı ve kurbanlarla birlik olmalıyız.

        - Felaketin hemen ardından Türkiye üç uçak ve yardım gemileri kaldırdı. Gelen yardımlar ihtiyaçların ne kadarını karşılıyor? Türkiye’den beklentileriniz neler?

        Öncelikle Erdoğan Hükümeti’ne çok teşekkür ederim. Türk Hükümeti ve Türk halkı ilk andan itibaren yanımızda oldular. AFAD ilk günden itibaren yardımcı oldu. Bu kuruluş hakikaten çok özel bizim tüm ihtiyaçlarımızla ilgileniyorlar. Biz kardeşiz, hepimiz Müslümanız. Onlara teşekkür ediyorum. Bu felaketten sonra -ki biz böyle felaketlere alışık değiliz- Kuveyt’e, Cezayir’e, diğer dostlara yardım çağrısı yaptık. Çok destek oldular. Ama hala daha çok teknik desteğe ihtiyacımız var.

        Ben 15 Eylül’de Ankara’ya gittim ve AFAD ile buluştum. Felaketin boyutlarını anlattım. Saatlerce süren bir toplantı yaptık. Ardından 16 Eylül'de Türkiye 3 yardım gemisi çıkardı.

        - Ankara’daki toplantıda kimler vardı?

        Ben, Libya’nın Türkiye Büyükelçisi ve AFAD.

        - Teşekkür ediyorum, en kısa zamanda yaralarınızı sarmanızı diliyorum.

        Ben geldiğiniz ve bu röportaj fırsatını verdiğiniz için teşekkür ederim.

        2) Başbakan Yardımcısı ve Sağlık Bakanı Ramazan Ebu Cenah:

        “Selden sonra ilk arayan ülke Türkiye’ydi”

        - Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Kayıplarınız ve acınız büyük, inşallah kısa sürede toparlanırsınız…

        Evet çok büyük bir felaket, bir doğal afet yaşadık, inşallah toparlanacağız.

        - Libya derin bir siyasi bölünme yaşıyor. Sizin hükümetiniz bu bölünmeye rağmen sizin kontrolünüzde olmayan sel bölgesi için uluslararası yardım çağrısında bulundu. Hafter Hükümeti de buna uyum sağladı. Bu adım acaba sizi yakınlaştırır ve bir birleşmeye götürür mü?

        Felaketten sonra daha önce bildiğimiz bir şeyi tekrar gördük, İnsanlar arasında bir ayrışma yok, herkes ihtiyaç halinde bir arada olabiliyor, yurt dışındaki Libyalıların dahi nasıl yardıma koştuğuna şahit olduk. Politik olarak da böyle durumlarda birlikte hareket edebilmeliyiz.

        - Bundan böyle hükümetler arasında daha fazla diyalog olacağını söyleyebilir miyiz? Bu birleşmeye giden bir yol olabilir mi? Öyleyse kimin altında birleşilir?

        Şu aşamada bir birleşmeden bahsetmiyorum bir yakınlaşmadan bahsediyorum. Biz sağlık bakanlığı olarak tüm gücünüzle bölgedeyiz. Doğu hükümeti ile işbirliği içindeyiz ve tüm imkanlarımızı seferber ettik.

        Libya Başbakan Yardımcısı ve Sağlık Bakanı Ramazan Ebu Cenah.
        Libya Başbakan Yardımcısı ve Sağlık Bakanı Ramazan Ebu Cenah.

        - Sağlık meselesine gelelim. Siz Sağlık Bakanısınız. Durum nasıl ? Salgın hastalık riskinden bahsediliyor. İhtiyaçlarınız neler?

        Biz Derne ve çevre halkına yardım ediyoruz. Acil sağlık birimleri ile koordinasyon halindeyiz. Ekiplerimiz orada. Aşı kampanyası başlattık.

        - Libya’da Trablus ve Bingazi merkezli olmak üzere iki ayrı sağlık bakanlığı mı var?

        Evet ama şu an sahada birlikte çalışıyoruz.

        - Türkiye’den beklentileriniz neler?

        Ben Türkiye’ye ve halkına çok teşekkür ediyorum. Çok yardımsever davrandınız. Aslında bu hiç şaşırtıcı değil. Biz kardeşiz. Aynı dinin mensuplarıyız. Birçok ülke yardıma koştu ama Türkiye’nin refleksi çok farklı. Türkiye yardım çağrısına ilk cevap veren ülke oldu. Arayıp neye ihtiyacımız olduğunu ilk soran Türkiye idi.

        -Kim aradı?

        Türkiye’nin Libya Büyükelçisi. Hemen ilk gün aradı.

        - En çok neye ihtiyacınız var? Yatak mı yemek mi ilaç mı?

        Şimdi ilk aşamayı geçtik bundan sonra ortaya çıkabilecek hastalıkları ve çevreyi temizlemek. Bunun için desteğe ihtiyacımız var. kontrol etmeye çalışmalıyız. Psikolojik olarak da destek lazım. Diğer ülkelerden psikologlar felaketin travmasını yaşayan kurbanlara yardım etmeli.