Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam ‘Gezi Parkı’ eylemi Türkiye’nin ilk sivil toplum hareketi mi?

        Sultan UÇAR / AHT

        Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'nun Gezi Parkı gösteriyeleriyle başlayan süreci; "Bu hareket ilk defa ortaya çıkan bir sivil toplum hareketi. Daha önce bu nitelikte hareket yok. Çok şaşılacak bir şey değil. Türkiye yavaş yavaş biraz daha demokratikleşiyor. Demokratikleşme ilerledikçe bu tür şeyleri göreceğiz. Kendiliğinden oluşmuş, liderliği, planı yok. Ortada bir örgüt yok. Şimdi devamlı bir örgüt yakıştırmaya çalışıyorlar. Türkiye'de ilk defa gerçek anlamda böyle bir sivil toplum hareketi görüyoruz" sözleriyle özetledi. Peki ama gerçekten de Gezi Parkı gösterileri Türkiye'nin ilk sivil toplum hareketi mi? Sosyologlara sorduk.

        'Sadece Türkiye'de değil dünyada yeni bir olay'

        Prof. Dr. Faruk Birtek:

        "Bu olay hakikaten yepyeni bir olay. Sadece Türkiye için değil dünyada da birbirinden bağımsız grupların bu kadar birbiriyle uyumlu, örgütlenmemiş grupların bu kadar bilinçli, muntazam ve inanılmaz bir espri kabiliyetiyle çalıştığını hiçbir yerde görmedim. Muhteşem bir olay olarak görüyorum. 10 yıl sonraki Türkiye'nin istikbalini muhteşem görüyorum. Tabii ki arada örgütlenmiş gruplar da var ama işi belirleyen onlar değil. Yaratıcılıkla örgütlenmemiş bireylerin biraraya gelip bu kadar müşterek çalışarak, bu kadar espri içinde bir şey yapmaları büyük bir olaydır. 1960'larda biz daha çizgilerimiz belli, kuramımız belli konuşuyorduk. Bu çocuklar bireysellikle-geleceği birleştirmişler. Çok büyük bir dönüm noktasıdır. Türkiye toplumunun AKP'nin ne kadar ilerisinde olduğunu gösteriyor"

        "Esprili, zeki ve IQ'su yüksek bir sosyal hareket'

        Sosyolog Prof. Dr. Ferhat Kentel:

        "İlk sivil toplum hareketi Gezi Parkı, yeni bir durum üretiyor. En önemli özelliği bilinen ideolojik kimlik kategorilerine girmemesidir. O nedenle bu süreç yeni bir dil sunuyor bize. İnsanların yaşam alanlarına müdahale konusunda sanırım artık tahammül sınırları aşılarak, 'Yeter artık' denildi. Bu tür hareketler, 'Ben bu şehrin daha fazla katledilişini, kibirli bir şekilde yukarıdan aşağıya talimatlar verilmesini istemiyorum' diyor. İnsanlar yaşam alanlarına müdahale edilmesine karşı çıkıyor. Bu yeni dil kendini isyan halinde gösteriyor. Gezi Parkı içerisinde çok sayıda AK Partili de var. Bu eylemler toplumun farklı kesimlerinden insanların taleplerini dile getirmesi için bir fırsat yarattı. Bunun gibi olmasa da, yeni sosyal hareketler olacaktır. Süreci, yeni bir sosyal hareket olarak tanımlayabiliriz. Ekonomik temelli değil, yaşam tarzı temelli bir araya gelen bir topluluk. 'Hayatıma müdahale etme' ben yetiştirebilirim' diyebilen, esprili, zeki ve IQ'su yüksek bir sosyal hareket diye düşünüyorum"

        90'ların bireysel tavırları onları 60-70'lerden ayırıyor

        Prof. Dr. Mesut Yeğen:

        "Türkiye'deki benzer toplumsal kalkışmalara ya da sivil hareketlere baktığımızda bunun çok ayırdedici olduğu açıktır. Ayırdedici iki temel vasfı ise sivilliği ve birey temelli oluşudur. 10 gündür devam eden gösterileri Gezi Parkı etrafında değerlendirmek tek başına mümkün olmayabilir. Gezi Parkı'nda olanlar çok öne çıkmış durumda ama Gezi Parkı'ndaki imajla uyuşmayan Türkiye'nin başka yerlerinde durumlar da var. Bunun böyle devam edip etmeyeceği meçhul. 90'lar kuşağı ve bireysel tavırları; onları 60'lar, 70'ler kuşağından farklı kılıyor. Daraltılmış bir ideoloji içinde hareket etmiyorlar. 10 yıllık AK Parti iktidarının pozitif de olsa önerilerine çok ciddi bir itirazları var. Bu yönüyle kesinlikle çok daha özgürlükçüler. Ancak bu özelliklerini geleceğe aktarmada zayıf kalan bir kitle diyebiliriz. Yaşam biçimlerine müdahaleden rahatsız olan, başka kesimleri de yanlarına alabilirler. Cumhuriyet Mitinlerine benzetmeye çalışanlar oldu ama derin bir organizasyonları olmadığı için benzemiyorlar.

        "Geçmişteki hareketleri analiz etmek gerek"

        Prof. Dr. Nilay Çabuk Kaya:

        Toplumsal hareketler dünyanın her yerinde yaygınlaşıyor. Sivil hareketler dönemine göre farklılaşıyor. Gezi parkı eylemlerindeki model, geçmiştekilerden farklı çünkü geçmişte internet ve cep telefonu gibi iletişim aracı yoktu. Geçmişte bazı olayları analiz ettiğimizde belki örgütlenmeler olmadan gerçekleşen küçük çapta olaylar görebiliriz. Gezi Parkı eylemleri bir sivil toplum hareketi oldu. Başında bir çağrı yok, gençliğin başlattığı bir hareketle başladı. İletişim araçları ile geniş bir kitleye yayıldı. İnsanların ifade ve düşünce özgürlüğü varsa ve demokrasi bunu bize sunuyorsa bu tür eylemleri görmeye devam ederiz. Demokrasinin dışında artık çevreye daha duyarlı insanlar. Dünyada daha önce insanların düşüncelerini alınmadan barajlar yapılıyordu. Ama artık ister baraj ister yol yapılsın kentte yaşayan insanların hayatlarını etkiledikçe katılımcı yaklaşım benimseniyor. Bu göz ardı edildiğinde karşı çıkılması doğaldır.

        Cumhuriyet mitingleri var Gezi ilk sivil hareket değil

        Prof. Dr. Yasin Aktay:

        "Türkiye'nin ilk gerçek sivil toplum hareketi değerlendirmesini biraz abartılı bulduğumu söyleyebilirim.Türkiye'de daha önce de, orta sınıfın dahil olduğu farklı taleplerini dile getirdiği birçok toplumsal hareket oldu. Katılımcı profili ve söylemleri itibariyle, 6 yıl kadar önce başlatılan Cumhuriyet Mitingleri ve onun etrafında yoğunlaşan diğer toplumsal hareketlilikler de, çok farklı bir profil ortaya koymuyordu. Aradan geçen 6 yılda Türkiye çok değişti. Demokrasisi de çok gelişti. Ekonomik durumu da çok farklı bir noktaya geldi. Ortasınıf ekonomik açıdan çok güçlendi. İletişim tekonolojisinin geliştiği, dünyanın hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Gezi Parkı'nda bugün 90 doğumlular olduğu gibi ileri yaşta olan insanlar da var. Ortak özellikleri ise ortak hassasiyetlerdir. Gezi Parkı dolayısıyla oluşan hassasiyete karşı, toplumun daha geniş kesimlerinde giderek büyüyen bir hassasiyet de gelişmektedir. Her hareket kendi çapında bir ilktir"

        Bu kitle ve kaygıları tanıdık olan bir topluluk

        Dr. Hatem Ete:

        "Gezi Parkı'ndaki kitleyi tanımlayan kemikleşmiş bir siyasal parti ya da örgütün olmadığı açık. Ancak bu grubun bir ideolojisinin olmadığı anlamına gelmez. En genel anlamıyla bu ideoloji, yaşam tarzı kaygısını tanımladığı bir kimlik olarak tarif edilebilir. Evet, çevre duyarlılığı, evet katılımcı demokrasi talebidir. Fakat kendi içinde içeriği ve tezi olan bir taleptir. Ağaçların sökülmesi ve yerine yeni bina yapılmasına karşı başlatılan bu itiraz, sonrasında kitlenin yaşam tarzı taleplerine dönüşüyor. Bu kitle ve kaygıları tanıdık olan bir topluluktur. Gücünü siyasi örgütsüzlüğünden alan ama pekala sınıfsal ve siyasal haritaya yerleştirebileceğimiz bir topluluktur. Bu topluluğun birleştirici yönü Ak Parti'ye ve onların temsil ettiği muhafazakar yaşam tarzına olan mesafeleridir. Ak Parti karşıtlığı, bu kitleye kimlik verecek kadar güçlü değildir. Asıl önemli olan, hala birilerinin Gezi Parkı'nda nöbette olması değil, bu duyarlığın çok kısa sürede tüm Türkiye'ye yayılmasıdır."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ