Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Fidan değil ‘tüy’ diktiler

        Sosyalist Enternasyonal (SE) Genel Başkanı Yorgo Papandreu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ile birlikteGezi Parkı’nı ziyaret edip fidan dikmiş. Papandreu der ki: “Şehir insanlarının fikirlerini söylemeye hakları var; Gezi Parkı da bu hakkın sembollerinden biri oldu.”

        Çeviriye mi kurban gitmiş bilmiyorum ama “şehir insanı” ne demek, fikirlerini söyleme hakkı olanlar sadece şehir insanları mıymış, misal “Kasaba insanının canı patlıcan mıymış?” soruları teşrihe muhtaç.

        İkincisi, “fikirleri ifade hakkı” gibi kutlu mutlu bir amaç için düzenlenen bu sembolik ziyarette Papandreu’ya eşlik eden isimlere bakmak bile insanı beş yıl yaşlandırıyor.

        CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Mısır’daki cuntanın darbe yapıp sivil yönetimi devirdiği anlarda AK Parti’nin bu olaylardan ders çıkarması gerektiğini yazıyordu Twitter’da.

        AK Parti’ye oy verenleri, “Erdoğan'ı konuşturmayın. Her konuştuğunda siz batıyorsunuz. Yakında hiçbiriniz sokağa çıkamayacaksınız” diye korkutmaya çalıştığı da halen hatırlarda. Nevşehir Hacı Bektaş-i Veli etkinliklerinde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı yumruklayan Hüseyin Satı’nın yanaklarını okşayıp teselli ettiği görüntüler de unutulmuş değil.

        Gezi Parkı’na ifade özgürlüğü fidanı diken diğer isim Faruk Loğoğlu ise daha üç hafta önce “Meclis’te başörtüsüne izin vermeyeceğiz, direneceğiz“ diyen isimlerdendi. Bu beyefendi için ifade hakkı sadece “Gezici”lere has bir imtiyaz olmalı. Zira bundan sadece beş ay önce Rabia Meydanı’nda 3000 barışçıl göstericiyi katletmiş Mısır’ın darbekatör yönetimini handiyse tebrik etmek için Sisi’yi ziyaret etmekte de beis görmemişti. Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi ile görüşen CHP heyetine başkanlık etmiş ve “CHP olarak 3 Temmuz’da Mısır halkının yaptığı tercihi destekliyoruz” demişti. İfade hakkına önem veren Loğoğlu için bütün hakları askıya alan “darbe” bir haktı ve “yetkili organlar” eliyle pekâlâ kullanılabilirdi. (11.09. 2013/ Sabah).

        Ne pişkinlik öyle değil mi? Bir fidan dikiyorsun, bütün siciller temizleniyor. Demokratın, özgürlükçünün hası olduğunu ispat ettiğini düşünerek yastığa başını koyup çocuklar gibi uyuyabiliyorsun. Milletin balık hafızasına duyduğun güvenin verdiği rahatlıkla ve zaten “ülke yönetmiyor olmanın konforuyla” barış ve özgürlüğün sahte Nirvana’sından objektiflere gülümsüyorsun. İyiymiş...

        Muhalifliğin ve muhalefette olmanın verdiği o tatlı tembellik, kafadan on puanı alma, tartışmasız haklı sayılma çok keyifli değil mi? O halde tadını çıkarın. Gerçi, kime diyorum? Ana muhalefet partisi mevziini terketmemek için verdiğiniz uğraşa bakılırsa, bu tadı çoktan keşfetmişsiniz. O halde size hiçbir şey demiyorum.

        Ama Türkiye’ye konferans vermeye, fidan dikmeye, ahkâm kesmeye gelen şu Batılı şaşkaloz entelektüellere, Baudio’lara, Zizek’lere, Papandrou’lara yapılacak uyarının zamanı geldi de geçiyor: Beyaz kibrinizi biraz eğitin de niyetlendiğiniz ülkeye gelmeden önce kimle iş tutmak üzere olduğunuzu araştırıp öyle davranmayı öğrenin artık. Aksi takdirde bu oryantalist önyargı tortularınız ve ahkâm kesme alışkanlığınız sizi daha birçok kez komik duruma düşürecek.

        Hay Allah, Hollande dadiktatör çıktı iyi mi?

        Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande geçtiğimiz günlerde 1. Dünya Savaşı’nın sonunu getiren ateşkesle ilgili kutlamalarda tatsız bir protestoyla karşılaştı. Hayır bu kez mesele yönetimin “çevre”ye verdiği zarar değildi. Bilakis, protestocular hükümetin “çevre için” koyduğu vergilerden rahatsız olmuşlardı. Attıkları sloganlar ise bazı ithamların “beynelmilel” hale geldiğini kanıtlar cinstendi. “Hollande istifa!’ ve “Diktatör Hollande!” (Bu olgu için Twitter’ın sıradanlaştırdığı /aynılaştırdığı toplumlar başlığı açılabilir artık.)

        Eylem günler boyunca sürmedi. Küfürler kilometrelerce duvarlara taşlara yazılmadı, taşlar ve cami kapıları sökülüp barikat yapılmadı. Peki ne oldu? Bir saatten az süren ve birkaç yuhalanma ve sloganı geçmeyen eylemselliğin bedeli 70 kişinin gözaltına alması oldu.

        Sözün özü: Bu olayı, yaptıklarını sadece Türkiye’de yapabileceklerini henüz farketmemiş olanlara ithaf ediyoruz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ