Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Ahmet Demirel, Gençler oyunu AK Parti'ye verdi

        Kübra PAR-HT Gazete

        Önümüzdeki genel seçimlerde seçim siteminin değiştirilmesi gündemde. Nispi temsil, dar bölge ve daraltılmış bölge alternatifleri konuşuluyor. Peki, hangisi daha demokratik? Geçmiş seçimlere kıyasla 30 Mart seçimlerini nasıl konumlandırmalıyız? Türkiye'de seçimler üzerine uzmanlığı ile bilinen siyaset bilimci Prof. Ahmet Demirel ile konuştuk...

        Seçim sonuçları 4 parti açısından ne gösteriyor?

        2007'den beri seçim sonuçlarında önemli bir değişiklik olmuyor. CHP yüzde 25-30 bandına sıkışmış durumda. MHP'de de radikal bir iniş çıkış yok. HADEP 6.1 almıştı, HDP ve BDP'nin oyu 6.2. Yani 12 senedir Kürt oylarında kımıldama yok. Oysa soldan gelecek 3 puanla yüzde 9 olmasını bekliyorduk. Demek ki HDP projesi başarısız oldu. Bu tarz bir sol partiye rağbet yok.

        BDP'nin HDP'ye katılması yanlış bir hamle mi olacak?

        İsminin değişmesi farketmez yine Kürt Partisi olarak kalır. Alternatif bir Türkiye partisi olma umudu vermiyor.

        AK Parti yerel seçimlere kıyasla oylarını artırırken genel seçimlere kıyasla 2 milyon oy kaybetti. Başarı mı başarısızlık mı?

        Ufak şeylere bakmamak lazım. Sonuç olarak bu parti Türkiye seçmeninin yarıya yakınının oyunu almış. Yerel seçimlerde oy oranı adayların etkisiyle genel seçimlere göre daha düşük olabiliyor. Bu seçimler AK Parti için başarıdır. Yıpranmadığını gösteriyor.

        AK Parti neden yıpranmıyor?

        AK Parti'den kaçmak isteyen oylar var ama 2002'den beri iktidar sorunu kadar muhalefet sorunu var. Türkiye'de siyasi İslam dediğimiz kesimin oyu yüzde 10'un üzerinde değil. İstikrarı önemseyen merkez sağ desteğiyle AK Parti'nin oynamayacak yüzde 30'luk oyu var. Kalan yüzde 15 kolaylıkla oynayabilir. Ama kaçanların gideceği parti yok. Bu seçimde çok genç seçmen geldi ve onların da çoğu AK Partiye oy verdi. CHP ve MHP'nin alabileceği oyun en üst seviyesi bu. Anti-AK Parti üzerinden siyaset yapmayan, projeleri olan bir parti yok.

        CHP ve MHP tabanı arasında işbirliğinden söz edildi. Pratiğe nasıl yansıdı?

        İstanbul ve Ankara dışında bu ittifak pek görülmedi. MHP tabanı AK Parti'ye daha yakın. AK Parti'den kaçan oylar CHP'ye değil MHP'ye gitti.

        17 Aralık sürecinin AK Parti'nin oylarını ciddi şekilde düşüreceği beklentisi neden boşa çıktı?

        Tabii ki istikrar ve ekonomi... İstanbul'da çevredeki bölgelerden AK Parti'ye oy geliyor. O insanların günlük iş gailesinden makro siyaseti düşünecek hali kalmıyor. "Seçmen yolsuzluklara karşı duyarsız kaldı demek" de doğru değil. Özellikle Egemen Bağış'a tepki var ama istikrar çok önemli. Diğer iki parti çok eski ve kımıldamıyorlar.

        "HALK CHP'Yİ SATIN ALMIYOR"

        CHP'nin oyları 81 ilin 68'inde düşmüş. Akdeniz'de 6 ilin 5'inde, Ege'de 8 ilin 6'sında düşüş var. Karadeniz ve Doğu'da da benzer bir durum söz konusu. Bunu neye bağlamak lazım?

        CHP radikal oranda oy kaybetmedi ama alabileceği tüm desteği almasına rağmen ciddi bir artış yok. Bu rüzgârı bir daha yakalaması zor. 2-3 puan yükselseydi de fark etmezdi. AK Parti ile arasında 15 puanlık fark var. İktidar alternatifi olma umudunu vermiyor.

        1946'dan bu yana CHP'yi değerlendirirsek nasıl bir tablo çıkar ortaya?

        1950'lerde iki parti varken CHP'nin oyu yüzde 40'lardaydı. Bu seçim 1961 seçimlerine benziyor. 1961'de darbeden sonra CHP'nin lehine büyük bir rüzgâr vardı. Ordu da arkasındaydı. 10 yıllık iktidardan sonra Demokrat Parti yıpranmıştı. CHP tek başına iktidar olur diye bekleniyordu ama ancak yüzde 36 alabildi. Adalet Partisi yüzde 34, Yeni Türkiye Partisi yüzde 13 almıştı. İkisinin toplamı yine Demokrat Parti'nin eski oylarına denk geliyordu. Bu seçimde yine aynı şey oldu. Halkımız CHP'yi satın almıyor. 1965'de "Orta'nın solu" söylemiyle oylar yüzde 28'e düştü. 1969'da yüzde 27'de kaldı. 1977'de Ecevit'in Erdoğan'a benzer halka yakın söylemiyle yüzde 41'e çıktı. CHP o ivmeyi bir daha hiç yakalayamadı.

        "CHP İÇİN TARİHİ FIRSAT"

        CHP'nin bu durumu nasıl yorumlamalı?

        Bu seçim CHP için negatif görünse de pozitife çevrilebilir. Eskiden devlet partisiydi, seçmeni korkutuyordu. Şimdi ilk defa kendini siyasetin içinde görüyor. Zincirlerinden kurtuldu, bu tarihi bir fırsat. Partinin parçalanmasını göze alıp, iktidarı eleştirmek üzerinden siyaset yapmak yerine Ecevitvari halka yakın Yeni CHP söylemiyle yeni bir alternatif olabilir. Gençler de CHP'nin umut olmasını istiyor, değişmesini istiyor.

        "MHP'NİN OYLARI ARTIYOR AMA YÜZDE 20'Yİ GEÇEMEZ"

        MHP 2011 seçimlerinde yüzde 13.2 iken bu yerel seçimde 17.6'ya çıktı. Net bir başarıdan söz edebilir miyiz?

        MHP'nin oyları 1969 seçimlerinden beri düzenli olarak artıyor. 2009'dan 2011'e geçişte düşüş oldu ama genel trend pozitif. Türkiye'de milliyetçiliğin ciddi bir alıcısı var ama bir kısmı AK Partiye oy veriyor. Çatışmasızlık ortamından herkes çok memnun. Eski tarz bir çatışma ortamı sürseydi, üzerine 17 Aralık etkisiyle MHP'nin oyları ciddi artış gösterebilirdi.

        MHP bundan sonra sıçrama yapar mı?

        Milliyetçi partiler yüzde 15-20 arasında geziyor, üstüne çıkması çok zor.

        "AK PARTİ CUMHURBAŞKANI'NI HALKA SEÇTİRECEĞİNE PİŞMAN"

        Cumhurbaşkanını halkın seçmesi şu anki yasal düzenlemeler çerçevesinde yetki sıkıntısı yaşatır deniyor. Ne dersiniz?

        Kesinlikle doğru. Cumhurbaşkanı'nın yetkileri parlamenter sisteme göre fazla. 1961 anayasasında görevleri dardı ama perde arkasından yönetiyordu. 1982 Anayasası çok fazla yetki verdi ama bunlar siyasi yetkiler değildi. Kenan Evren için yapılmış bir anayasaydı ama o yetkileri Evren'den çok Özal kullandı. Ülke Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilgili bakan arasında gidip gelen 3'lü kararnamelerle yönetildi.

        Peki, şimdi niye halka seçtiriyoruz?

        2007'de Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararına karşılık Abdullah Gül krizini aşmak için AK Parti "halka seçtirelim" diyerek topu taca attı. Anayasa Mahkemesi'ni by-pass etmek için alınmış geçici bir tedbirdi. İleride bakarız diye düşündüler. Altyapısı yoktu. AK Parti de pişman olabilir. Halkın seçmesi riskli, hal bu ki eski sistem olsa istediği gibi seçtirebilirlerdi.

        Erdoğan "Protokol cumhurbaşkanı değil, terleyen, koşan, koşturan cumhurbaşkanı olacak" dedi. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yetkilerini artırır mı?

        Erdoğan "yetkilerimi sonuna kadar kullanacağım" diyor ama neyi kullanacak? Yazılı yasalar ortada... Bu şartlar altında Erdoğan'ın aday olması zayıf ihtimal. Bütün siyasi güç elindeyken aktif siyasetin dışında olmayı istemeyecektir.

        "ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM YILDIRIM AKBULUT'LU ÖZAL DÖNEMİNE BENZEYEBİLİR"

        Erdoğan köşke çıkarsa, 104. madde gibi pek kullanılmayan yasaları gerekçe göstererek yetkilerini genişleteceği söyleniyor...

        O madde ancak savaş gibi olağanüstü hallerde kullanılmak üzere konulmuş. Bakanlar kurulunu sık sık toplamaya kalkarsa kendisini çok yıpratır. "Başbakan varken niye gerekli görüp topladın diye" sorduklarında ne diyecek?

        Perde arkasından hükümeti yönlendiren ikinci bir İsmet İnönü vakasıyla mı karşılaşacağız?

        Önümüzdeki süreç İnönü vakasından çok Yıldırım Akbulut'lu Özal dönemine benziyor. Özal ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle Meclis'i devreden çıkararak yönetiyordu. Kaldı ki o yönetim bile Özal'ı tatmin etmedi, Mesut Yılmaz başbakan olunca Özal ile araları açıldı. Vefat etmeseydi aktif siyasete geri dönecekti. Benzer bir uygulama AK Parti içinde de sorun yaratır.

        Peki ya Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Anayasayı değiştirip yetkilerini artırsa?

        Tek adam geleneğinin olduğu bir ülkeyiz. Dönemleri partilerden çok liderlerle hatırlıyoruz. Erdoğan da AK Parti'nin önüne geçti. Bu şartlarda Başkanlık sistemine benzer modeller demokrasi açısından iyi olmaz.

        ÖNERİLEN 3 SİSTEM İÇİNDE EN İYİSİ DAR BÖLGE

        Önümüzdeki genel seçimlerde seçim siteminin değiştirilmesi gündemde. Nispi temsil, Dar bölge ve daraltılmış bölge... Farkları ne?

        Dünyada iki türlü seçim sistemi var; nispi temsil ve çoğunluk. Nispi temsil il bazında yapılıyor ve aşağı yukarı dengeli bir dağılım veriyor. Çoğunluk sisteminde ise ülkeyi seçim bölgelerine bölüyor. Her seçim bölgesinden kim en çok oy alırsa o milletvekili çıkarıyor.

        Alınan oyla meclise yansıyan sandalye açsından hangisi daha demokratik?

        Nispi temsiller yüzde 1 ila 5 arasında, çoğunluk sistemi ise 10 ila 15 arasında orantısızlık yaratıyor. Çoğunluk sisteminde bir aday yüzde 21'le seçilmiş olsun. Diğer adaylar yüzde 20 altında kaldıysa oyların yüzde 80'i çöpe gider.

        Ya şimdi uyguladığımız nispi temsil sistemi?

        Nispi temsile bizde olduğu gibi baraj eklerseniz, orantılı temsiliyet bozulur. 2002 seçimlerinde Türkiye yüzde 27 ile tarihinin en büyük orantısızlığını yaşadı çünkü baraj altında kalan partilerin sayısı fazlaydı. Yüzde 10 barajı dünyada Türkiye dışında sadece Seyşel Adaları'nda var, onlar da bizden görüp yaptı! Şu andaki sistemimizin savunulur bir tarafı yok.

        Barajı yüzde 5'e çekip, daraltılmış bölge sistemine geçersek?

        En ideali barajı yüzde 5'e çekip başka bir şey yapmamak! Daraltılmış bizim şu anki sistemimizin daha kötü bir türü çünkü ikinci bir baraj getirmiş oluyorsunuz. Daraltılmış sistemde bir bölgeden en fazla 5 milletvekili çıkıyor. Örneğin İstanbul 80 milletvekili çıkardığı için 16 bölgeye bölünecek. Bir Partinin milletvekili çıkarabilmesi için o bölgeden en az yüzde 20 oy alması gerekecek. Büyük partiye avantaj sağlarken küçük partileri yok eder. Güneydoğu'da BDP'ye, ülke genelinde AK Partiye yarayacak; CHP ve MHP'ye ise darbe vuracak bir sistem olur.

        MHP ve CHP bunu kabul eder mi?

        Seçim sistemini değiştirmek için Meclis'te salt çoğunluk yeterli. Toplantıya katılanların yarıdan bir fazlasıyla kanunu çıkarabilir. AK Parti isterse kolayca değiştirebilir.

        Ya dar bölge?

        Dar bölge demek çoğunluk sistemine geçmek demek. İngiltere, Amerika ve Fransa bu sistemi kullanıyor. Baraj tamamen kalkıyor. 550 milletvekili için Türkiye'yi 550 bölgeye bölüyor. Belediye başkanı seçer gibi en çok oyu alan kazanıyor. Yerel politikacıları öne çıkaran, lider sultasını kıran bir sistem.

        Dar bölge seçim haritasını nasıl değiştirir?

        Güneydoğu komple BDP, Akdeniz ve Ege'de CHP, geri kalan bölgelerde AKP, arada lekeler halinde MHP çıkar. Yerel seçimlerdeki ilçe haritasına benzer bir durum çıkabilir. Dar bölge şu an önerilenler içinde en iyi sistem.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ