Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sağlıklı Beslenme Tuzu-şekeri azalt ve yürü, Sağlıklı Beslenme, Sağlıklı Yaşam, Uzun Yaşamın Sırları

        Güneş AKSÜS / HT MAGAZİN

        Geçtiğimiz pazartesi İstanbul’da düzenlenen Sağlık ve Beslenme Bienali’nden bahsetmiştim. Bu bienalde neler konuşuldu, bir kısmını size aktarmak istiyorum. En önemlisi de Türkiye’de kalp hastalıklarının çok sık görülüyor olması ve metabolik hastalıklardan ölümün yüksek olması. Yediğimiz, içtiğimiz, yaşam şeklimiz, attığımız her adım, hastalıklar, ömrün uzunluğunu ve kalitesini etkiliyor. Biz bugün bir adım atabiliriz. Çok zor gibi gelse de tuz tüketimini azaltmak önemli adımlardan biri. “İstediğiniz kadar et yiyin, kolesterolden korkmayın” diyen doktorların bulunuğu ülkemizde, gelin bir de bilimsel sonuçlara bakalım. Beslenmeyi ve hareket etmeyi öğrenmek zorundayız.

        SAĞLIKSIZ BESLENME HASTA EDİYOR

        Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’ndan Doç. Dr. Nazan Yardım, dünyada ölümlerin yüzde 68’inin bulaşıcı olmayan hastalıklardan olduğunu söyledi. Kalp hastalıkları ve diyabetin yüzde 80’den fazlasının önlenebilir olduğunu iletti. Bu metabolik hastalıkların artmasının sebebi ise her gün konuştuğumuz gibi; sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, tütün ve alkol kullanımıdır.

        ÇOCUKLARIN YÜZDE 70’İ HAREKET ETMİYOR

        Tükiye’de 2010 yılında yapılan araştırma sonuçlarına göre; 19 yaş üzerinde yüzde 30 obez, yüzde 35’ten fazlası kilolu, yüzde 33 ise normal kilolu olarak saptandı. “Benimle kimse ilgilenmiyor” diyen zayıf insanlara bakarsak oran olarak yüzde 2’leri görüyoruz. 2013 yılında yapılan başka bir araştırmanın sonuçlarına göre ise çocukların yüzde 14’ü fazla kilolu ve yüzde 8’i obez. Bu rakamlar her geçen gün artıyor ve bizim durdurmak için bir şey yapmamız gerekiyor. Yapmamız gereken, iyi beslenmeyi ailece hayatımıza sokmak. Ama bu araştırma sonuçlarında öyle rakamlar var ki; bienal boyunca tüm uzmanlar bu konuya dikkat çektiler. Çocuklarda hareketsizlik yüzde 70 oranlarında. Sadece yüzde 18’i haftada 3 kez fiziksel aktivite yapıyor. Bu rakam korkunç. Ama sokakta oynayan çocuklardan, bilgisayar oyunu oynayan çocuklara dönüşünce bu rakamlar şaşırtmıyor. 2013 yılında yapılan ‘Ulusal Hastalık Yükü’ araştırma sonuçlarına göre ise; bulaşıcı hastalıklar yüzde 40 düşmüş. Bulaşıcı olmayan hastalıklar ise yüzde 4 artmış durumda. Ülkemizde ilk sırada kalp hastalıkları geliyor.

        HEDEF NE? BİZ NE YAPALIM?

        Hedef tuz ve şeker tüketimini azaltmak. Uluslararası firmaların da sağlık taahhütleri arasında hep bu geliyor. Biz de bunu metabolik hastalıkların ve obezitenin azalması adına çok önemsiyoruz. Siz de evdeki durumunuzu kontrol edin. Masaya tuz getirmemek ve şekeri özel günler dışında tüketmemek en iyisi. Bulunduğunuz ortamlarda önce evde, sonra okulda, sonra arkadaşlarınız içinde sağlıklı beslenme adına bir akım başlatmak en iyisi. Neden bu siz olmayasınız ki?

        DİYETİSYENE ULAŞIM KOLAY OLMALI

        Sağlık Bakanlığı ‘sağlıklı beslenme’ adına neler yapıyor? Okul kantinlerinin denetlenmesi ve hijyen kontrollerinin artması, sağlıklı beslenme konusunda eğitimler verilmesi, okul sütünün eklenmesi, aile hekimlerine obezite ile mücadele kitabının verilmesi gibi toplum sağlığı merkezlerinde artık diyetisyenler de var. İnsanların diyetisyene yani işin uzmanına ulaşıyor olması çok önemli. Aile hekimi hastayı mı muayene etsin, bunu mu anlatsın? Aile hekimin yapabileceği şey, bir sorun gördüğünde diyetisyene yönlendirmek. Sadece “zayıfla mutlaka” demek yetiyor mu, hayır. Televizyon reklamından, çocukların ve gençlerin en çok bulunduğu yer olan sosyal medyaya kadar bir şeyler yapılması gerekiyor. Ve bu projelerde diyetisyenlerin yer alması çok önemli.

        ÇOCUK PARKLARI ARTMALI, DENETLENMELİ

        Bunları söylemesi kolay ama uygulamak kolay mı? Her zaman değil. Bienalde bizim mesleğin duayeni Prof. Dr. Ayşe Baysal mikrofonu eline aldı ve dedi ki: “Evet yürüyelim ama nerede? Çocuklar ve yaşlılar için yürüme alanlarımız yok. Yaşlılar düşüyor, güvende hissetmiyor. Hareket edebileceğimiz özel alanlar yaratmak lazım.” Kesinlikle doğru. Evlerimizin etrafında yürüyüş alanlarımız artık yok. Her yer bina. Bazı sokaklarda kaldırım bile yok. Çocuk parkları güvenilir değil ve küçük. Çocuk parkları tek tek denetlenmeli ve hem hijyen hem de gerçekten hareketi destekleyecek şekilde güncellenmeli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ