Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Genel Sağlık Diyetisyen Güneş Aksüs, hasta doktor iletişimi hakkında yazdı

        Diyetisyen Güneş AKSÜS / HT MAGAZİN

        Biraz keyifsiz bir yazı yazıyorum. Geçen hafta yazacaktım ama biraz sakinleşip yazmak daha doğru olur diye düşündüm. İletişim her zaman her ilişkide, her meslekte önemli ama geçen hafta başımıza gelenleri anlatınca beni anlayacaksınız. Herkes bana "Kendi başına gelenleri anlatmaya başladı" diyebilir. Ama bu konuyu size anlatayım istedim. Belki birlikte düzeltiriz bu sıkıntıları. Ne mi oldu? Biliyorsunuzdur grip salgını şu anda her yeri sarmış durumda, özellikle okullarda çocuklarda çok sık görülüyor. Zaten çocuktan eve, evden eşe dosta derken grip herkesin başının belası oluyor. Benim de danışanlarımdan çok grip olan var. Aşılar da yeterince korumuyor.

        Bizim oğlan Sanat da bu salgına yakalandı ve geçen hafta pazartesi gününden beri 39'un altına düşmeyen ateşle uğraştık. Konu çocuk olunca insan ne yapacağını şaşırıyor, anneler babalar bilir. Adını vermek istemediğim özel bir hastaneye götürdük. Muayene, kan tahlilleri, röntgen derken saatler geçti. Ateş 40 dereceye yükseldi. Kırmızı yanaklı oğlum Sanat'a ne gerekirse yapmaya hazırdık. Düşsün artık şu ateş. Yaklaşık 1.5 gün kaldık hastanede. Doktorumuza göre daha kalmamız gerekiyordu, ama kalamadık. Neden mi? Biliyorum hepimizin başına geliyor. Bu yazdıklarım, sadece o güne özel değildi. Ama bir taraftan da genelleme yapmayayım, çünkü kötünün yanında iyiler de yanmasın. Saygı duyduğum, hayran olduğum tüm sağlıkçı arkadaşlarımı, eşimi dostumu, tanıdık tanımadık kim varsa hepsini tenzih ederim. Ama kalanların da artık kendine çekidüzen vermesi gerekmiyor mu? Her şeyin böyle kötü gitmesine izin mi vereceğiz?

        ‘OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ DAVRANIN’

        Hastanede kaldığımız süre içinde 4-5 hekim, 4-5 hemşire bizimle sırasıyla ilgilendiler. Her insan farklı olabilir, kabul ama suratına bakmayan doktor, çocuğun yanına yaklaşıp direkt çocuğun kolunu tutup damar yolu açmaya çalışan doktor, “Ateşi kaç hastanın” diye bana soran hemşire, “Korkma acımayacak” diye çocuğumu kandırmaya çalışan hemşire... Peki bu düzen normal mi? 1 gece hastanede kaldık ve kaldığımızda bizimle ilgilenen hemşire, Sanat’ın başındaydı her an ve binlerce teşekkür ona. Neden biliyor musunuz? İşini olması gerektiği gibi yaptığı için. Fazla ilgiden bahsetmiyorum, olması gerekeni yapıp çocuğa gülümseyerek baktığı için. Sabah o gidince gelen hemşireler de bunu yapabilir. Ama yapmadılar. Beni arayan herkes anlattı, biz sağlıkçıların da başına geliyor. Doktora soru sormak yasak, hemşireden bir şey istemek yasak. Doktora ulaşman dert. Devlet hastanelerinde zaten merhaba demen bile mümkün değil!

        ‘ÇOCUK OLDUĞUNU UNUTMAYIN’

        Bunu değiştirmek zor mu! Evet zor. Çünkü sağlık, eğitim, iletişim bozuk bu memlekette. Hastanede çalışan asık suratlı robotlar. Evet, hepimizin dertleri tasaları olabiliyor. Ama lütfen karşınızdakinin bir çocuk olduğunu unutmayın. Bir geçmiş olsun demek bu kadar zor değil. Arayan eş dost; ‘Eee özel hastane değil mi, nasıl olur?’ diyorlar? Evet çok da iyi bir hastane ama sorun hastane değil, insanımız. Bir diğeri hastanenin adını yaz da görsünler günlerini diyor. Bunu da istemiyorum. Orada işini severek çalışıp, başarıyla yapanlara da ayıp. Hakkını yemeyelim kimsenin ama o kadar çok kişiyle konuştum ki, bu yazı onların isteği için geldi.

        ‘SAĞLIK PERSONELİYSEN GÜLÜMSE’

        Sağlık personeliysen, hekimsen, hemşireysen, fizyoterapistsen, diyetisyensen, psikologsan işini sev, gülümse, günaydın de. İnan o gün senin için de daha güzel geçecek. Acilde hasta kötü durumdayken arkadaşların ile geyik yapıp kahkaha atma, saygılı ol. Kimse seninle çay içmeye gelmiyor hastanelere, ihtiyacı olduğu için orada insanlar. Ve hasta için her şeyi yapan, empati kuran, insana insan, çocuğa çocuk gibi davranan tüm sağlıkçılara herkes adına bir kez daha büyük bir teşekkür!

        Grip salgınına karşı

        Haftada 3-4 gün balık yiyin.

        Haftada 2 gün karnabahar ve brokoli, kalan günlerde farklı sebze yemekleri yiyin.

        Her gün bol su için.

        Her gün mutlaka soğan ve sarmısak yiyin.

        Salatalara roka ve maydanoz koyun.

        Aralarda ceviz, badem, fındık ve 1-2 taze meyve yiyin.

        Çocuklarda iştah azalabildiği için her şeyi içinde olan sebze çorbaları yapın ve mutlaka yoğurt yedirin.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ