Ölürken bedenimizde olan ürkünç gerçekler!
Ölünce vücutta neler olduğunu biliyor muydunuz?
HABERTURK.COM / SAĞLIK SERVİSİ
Öyle ya da böyle, bir gün öleceğimizi hepimiz biliyoruz.
Çeşitli inanç sistemlerini takip eden metafizik deneyimler sürekli açıklanırken, fiziksel bedenimiz için ölümden sonra ne olacağını ise bilim açıkladı. Çok da hoş olmayan ölümle ilgili o anda yaşananlar açıklandı.
Bilim ve tıp, ölümü geciktirmek için çalışmalar yapsa da ölüm bizim için kaçınılmaz bir son. Hatta dünya çapında, yaklaşık 100 kişi her an ölebilir.
Ölüm gerçekleşince ölümün hemen ilk saniyesinde oksijen hızla tükenir ve beyin aktivitesi aniden yükselir. Nöronlar operasyonları durdurur ve beyin birkaç dakika daha devam edebilse de vücudun farklı işlevlerini düzenleyen hormonları vermeyi keser.
Ölüm esnasında çiş ya da kaka yapma yüksek ihtimal meydana gelir.
Çünkü yaşam enerjisini sağlayan ATP, kalan depoları kullanılır, kaslar gevşemeye başlar. Bu sfinkter kasını da içerir.
Cesette soluk bir ten meydana gelir. Bu özellikle açık tenli kişilerde görülür. Bu kan akımının olmaması sonucu oluşur ve kişinin ölümünden 15-20 dakika sonra olur.
Kalp artık kan pompalamamaya başlar ve kan dolaşımı durur. Bu yüzden yerçekimi nedeniyle de kan adeta bir havuz gibi vücudun en dip noktasında toplanır. Birkaç saat sonra ise, vücutta kırmızı ve mor renk değişikliği ile karşılaşılır.
Ölümden 12 saat sonra ise vücudun en fazla bozulduğu süredir. Bu sürece 'livor mortis' adı veriliyor. Livor mortis (livor, mavimsi renk, mortis ise ölüm) yani ölüm sonrası morarma ya da ölüm lekeleri ölüm belirtilerinden biridir.
Böylece 'livor mortis' adli tıp doktorları ve adli tıp uzmanlarına kişinin yaklaşık ölüm saatini belirlemede yardımcı olur.
Ölümden üç ila altı saat sonra, 'rigor mortis' adı verilen durum meydana geliyor. Rigor mortis veya ölüm sertliği, kaslardaki biyokimyasal bir değişiklikten kaynaklanan ve ölünün uzuvlarını katılaştıran bir ölüm belirtisi olarak biliniyor. Kaslar sertleşir ve bu pozisyon 24-48 saat sürer.
Gömüldükten sonra ise eğer kişi mumyalanmaz ya da kimyasalla korunmazsa bedende yavaş yavaş ayrışmalar meydana gelir.
Vücut hücrelerine doğru kan akışı olmaz. Kan akışı olmayınca da karbondioksit gazı ve PH oranı artar.
Dokular bozulmaya başlar, ardından gastrointestinal sistemdeki anaerobik bakteriler hayatta kalmak için abdominal (karın içi) organları yemeye başlar.
Bu, çürüme olarak bilinen pis kokulu bir süreçtir. Amino asitlerin parçalanması sonucu serbest pis kokuları; akarları, leş böcekleri ve kurt sinekleri de dahil olmak üzere böcekleri kendine çeker.
Kurt sinekleri yumurtalarını çürüyen dokuya bırakırlar. Olgunlaşan larvalar, kurtçuklar vücudu yemeye başlar.
Kurtçuklar sadece birkaç hafta içinde vücut dokusunun yüzde 60'ını tüketebilir. Ölümden 20-50 gün sonra bütirik mayalanma gerçekleşir ve böcek larvaları, tek hücreliler ve mantarları çekmeye başlar.
Bu kuru çürüme olarak bilinir ve bir yıl boyunca oluşabilir.
Bir yıl ve ötesinde ise; kalan vücut parçaları bitkiler ve hayvanlar tarafından yendiği için en nihayet sadece iskelet kalabilir. Eğer vücut tamamen unsurların insafına bırakılırsa, vücut tamamen bozulur. O zaman da, bu moleküller doğaya geri dönüşümlü olarak kazandırılır.
