Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sağlıklı Beslenme Detoks kürleri yararlı mı, zararlı mı?

        DETOKS: Vücutta birikmiş toksinlerin atılması, bedenin yenilenmesi ve arınması anlamına geliyor.

        Özellikle son yıllarda medyada, internette bir detoks modası başladı. Detoks gerçekten günümüzün olmazsa olmaz bir ihtiyacı mı, yaşamı uzatır mı, sağlık için şart mı?

        Detoksla ilgili okurlardan gelen sorular üzerine bu konuyu gündeme aldık.

        VÜCUTTA TOKSİN BİRİKMESİ

        Vücuttaki toksin birikiminin iki kaynağı var. Birincisi, vücudun kendi içinden (endojen), diğeri dışarıdan gelen (eksojen) toksinler.

        Endojen toksinler, vücudun kendi içindeki metabolik işlemlerin atıkları. Organizma büyük bir fabrika. Her gün yediğimiz yiyeceklerle, gıdalarla, içtiğimiz su, soluduğumuz havayla vücuda onlarca hammadde giriyor ve hücre bunları işleyerek yaşam için gerekli elementleri alıyor, enerji oluşturuyor. Hücrede yapılan yüzlerce biyokimyasal işlemlerden arta kalan bu atıklar vücutta birikiyor, terle atılıyor.

        Diğer grup, dışarıdan ya da çevreden gelen toksinler. İşlem görmüş gıdalar, bu gıdalardaki koruyucu amaçlı eklenmiş bazı maddeler, tarımsal kalıntılar, içme sularına karışan atık maddeler, nitritler, havadaki gazlar ve hava kirliliği, bakım ürünleri, şampuanlar, kremlerdeki ve giysilerdeki bazı maddeler sıralanabilir.

        HÜCREDE STRES OLUŞUYOR

        Teknoloji ilerledikçe organizma her gün daha fazla bir toksin yüküyle karşı karşıya kalıyor. Vücuda giren bu toksinlerin neden olduğu metabolitler ve hücre içinde oluşan serbest radikaller, hücrede stres ortamı oluşturuyor, DNA-RNA hasarlarına ve kırılmalarına neden oluyor. Sonuçta hücrede yoğun biriken bu stres ortamı damar yapısında bozulma, koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon diyabet gibi birçok hastalığın ortaya çıkışını hızlandırıyor. Diğer taraftan dışarıdan, çevreden alınan toksinlerle gelen kanserojen maddeler de vücutta ortaya çıkan farklı kanserlerin en önemli tetikleyicisi. Ama bunlardan daha önemli konu DNA ve RNA hasarları epigenetik mekanizmanın kurallarıyla gelecek kuşaklara taşınıyor.

        VÜCUDUN DOĞAL DETOKS SİSTEMLERİ

        Vücut toksinlerden iki şekilde arınıyor. Birincisi, vücuda giren toksinlerin temizlenmesi, ikincisi biriken atıkların ve toksinlerin atılması. Vücudun en büyük detoks organı karaciğer. Sindirimden sonra emilen ve kana geçen gıda maddeleri önce karaciğere gelir. Karaciğer büyük bir filtre. Her an vücuttaki toplam kanın dörtte biri karaciğerde süzülme işleminden geçmekte. Karaciğerin ürettiği onlarca enzim, gıda maddelerindeki toksinleri temizler. Örneğin, karaciğerinde “alkol dehidrogenaz” enzimi olmayan kişiler, bir birayla ayakta duramayacak kadar sarhoş olabilir. Diğer büyük toksin temizleyici organ, böbrekler ve bağırsaklar. Hücredeki biyokimyasal işlemlerden arta kalan atıklar, böbreklerden idrarla, bağırsaklardan gaita olarak atılır.

        Vücutta bu toksinlerin atılma sisteminde büyük bir harmoni var. Örneğin, gıda zehirlenmesi dediğimiz yüksek doz toksin girişinde bağırsaklar çok hızlı çalışmaya başlar, diyare olur ve toksinler atılır. Genel olarak toplumda diyare bir hastalık olarak görülür, aslında vücut için korucuyu bir sistemdir. En önemli toksin ayıklayıcı diğer iki organlar “lenfatik sistem ve ter bezleri”. Lenf sistemi vücutta beyaz kan olarak isimlendirilir. Bir insanda ortalama 5 litre kırmızı kan, 10 litre beyaz kan (lenf sıvısı) bulunur. Lenf sıvısı vücutta toksinleri toplayan bir sistem. Ter bezleri ise vücutta toksin atılımında çok önemli rol oynar. Bunların dışında toksinlerden arınmak için akciğerler de önemli bir filtre. Solunumla alınan partiküller, duman, sigaranın katranı, akciğer tarafından kana geçmeden temizlenir.

        BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU HEKİM DEĞİL

        Detoks kavramı asıl kaynağını doğu felsefesinden alıyor. Hindistan, Çin ve birçok Uzakdoğu ülkelerinde ruhun arınması kadar bedenin arınması da sağlık için temel kural kabul ediliyor. Ülkemizde uygulanan detoks yöntemlerinin önemli bir bölümü Uzakdoğu kaynaklı. Ülkemizde detoks konusunda eğitim ve diploma veren bir kuruluş olmadığı için detoks uzmanı olduğunu söyleyen kişiler genellikle Uzakdoğu’da gördüğü veya katıldığı bir kursta öğrendiği yöntemleri uygulayan kişiler. Büyük çoğunluğu hekim değil.

        İlginç olan diğer konu, detoks diyeti uzmanı denilen kişilerden büyük bölümü diyet uzmanı değil. Bu nedenle detoks altında çoğu kez sağlığa zararlı öneriler veriliyor. Özellikle tıbbi olarak zararlı “hipokalorik diyetler” ya da “şok diyetler” internet üzerinden detoks diyeti diye insanlara öneriliyor. Yapılan çalışmalar, detoks diyeti adı altında önerilen diyetlerin önemli bir bölümünün faydadan ziyade zarar verdiğini gösteriyor. Ülkemiz detoks merkezlerinin önemli bir bölümünde yine benzer bir çalışma modeli yürütülüyor. Seyreltilmiş meyve suyu, sebze suları, çim suyu, düşük kalorili diyetten oluşan bir gıda rejimi, yoga, meditasyon ağırlıklı bir aktivite programı ve kolonda lavman kürleri uygulaması neredeyse bu merkezlerde standart.

        Düşük kalorili gıda rejimleri ve şok diyetler, ağırlıklı olarak sıvı kaybına neden olan programlar. Bu diyetler bu merkezlerde hatalı olarak ödem çözücü olarak isimlendiriliyor. Uygulanan bu programlar genellikle sıvı kaybıyla kısa süre içinde kilo kaybına neden oluyor. Detoks sonrası tekrar kilo alınıyor. Bu da sağlık açısından risk taşıyor.

        Kolon temizliği ve lavman uygulaması her ne kadar bağırsaktaki maya plakları ve toksinleri atmak amaçlı ise de uzun süreli uygulandığında bağırsak florasını bozma riskini taşıyor. Bu uygulamalar genel olarak ön tetkiklerle araştırılıp kimde kalıcı bağırsakta maya ya da toksin var, kimde yok incelenmediği için bir süre sonra sağlık üzerine olumsuz etki oluşturabiliyor.

        NE YAPMALI?

        -Vücut, sağlıklı yaşam için en güçlü detoks makinesi. Yüz yaşını aşan bir insan bu detoks sistemiyle sağlıklı kalıyor.

        -Stres ve çevresel kirlilik vücutta toksin birikimini artıran en önemli faktör. Stresten uzak durun ve kanserojen çevresel faktörleri (öncelikle sigara vb.) kendinizden uzak tutun.

        -Vücudun kendi metabolitlerini ve toksinlerini artıracak gıdalardan uzak durun. Özellikle kırmızı eti, yağı ve şekeri azaltın, doğal gıdalarla beslenin. Aşırı yemekten kaçının.

        -Antioksidan içeriği olan ve toksinleri temizleyen yeşil yapraklı sebzeler, salata ve meyve ağırlıklı bir beslenme programı yürütün.

        PROF. DR. TEMEL YILMAZ / GAZETE HABERTÜRK

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ