Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe Fenerbahçe-Bursaspor maçı yazar yorumları - Fenerbahçe Haberleri

        F.BAHÇE KOPUYOR

        FAİK ÇETİNER

        İlk 45 dakika bittiğinde tablo şuydu: Kendi evinde ve seyircisi önünde oynayan Fenerbahçe, Volkan Şen’le tek pozisyon bulmuş tek de korner atmıştı. Aslında sahadaki görüntüye bakınca maçı izleyenlere bu şaşırtıcı gelmiyordu. Pereira’nın F.Bahçesi’nden sonra Advocaat’ın F.Bahçesi’nde de durum hiç iç açıcı değil. Nasıl olsun ki... Cezalı Kjaer ve Mehmet Topal yok. Defansın göbeğinde Neustadter ve Skrtel var. Topu oyuna hiç hızlı sokamıyorlar. Defansif yönleri de mükemmel değil. Hele Neustadter’i kim almış, kim önermiş merak etmiyor değilim. Defansın sağında Van der Wiel, Gökhan Gönül’ü mumla aratıyor. Ne kanat bindirmesi var ne de tek olumlu ortası... Hasan Ali de farklı değil. Orta alan felaket. Ozan Tufan ve Alper Potuk, çok telaşlı ve gergin... Bu yüzden olumlu işler yapamıyorlar. Josef de Souza ne yapar niye oynar belli değil. Kurtarıcı diye gelenler (Emenike, Salih, Stoch) kulübede. Yeni kurtarıcılar (Sow ve Lens) sahada. Takımın ne oynadığı belli olmayınca yeni gelenler de etkili olamıyor. F.Bahçe’nin en iyisi, en isteklisi ve en etkilisi Volkan Şen... Zaten tribünler de onun hakkını verdiler. Bursaspor’da Batalla farkını hemen hissediyorsunuz. Takımı yönlendiren, sırtlayan isim. F.Bahçe’de böyle bir oyun kurucu yok. Advocaat, “10 numarayı içimizden çıkaracağız” deyip Lens’i aldırdı. Kimi çıkaracak merakla bekliyoruz. İlk yarıda geride kalan F.Bahçe’de ikinci yarıda teknik direktör hamleleri vardı. Önce Alper Potuk çıktı, Van Persie girdi. F.Bahçe, kendi evinde çift forvet oynamak için yenik duruma mı düşmeliydi? İkinci bölümde Bursa’nın da geriye yaslanmasıyla F.Bahçe ilk yarıya oranla daha baskılı oynayıp oyunu rakip yarı alana yığdı. Volkan Şen’in bir topu direkte patladı, bir topunu da Aziz çizgiden çıkardı. Futbol şansı da F.Bahçe’nin yanında değildi. Sonlara doğru Hollandalı hoca Lens’in yerine Stoch’u stoper Neustadter’in yerine de Emenike’yi alıp forveti üçleyip maçı riske etti. Sahada F.Bahçe’nin müthiş bir baskı kurduğunu gördük. F.Bahçe saldırıyor, Bursaspor savunuyordu. Sonunda kaleci Harun ve defansı aşamayınca yine Kadıköy’de büyük bir şok yaşadı. Aslında bu beklenen bir sonuçtu... Transfer yapmasını, teknik direktör seçmesini bilmeyenler sonunda hedefsiz kalırlar. F.Bahçe de böyle giderse bu yıl hedeflerinden çabuk kopacak.

        HARUN TEKİN

        Bu çocuğu uzun zamandır takip ediyorum. Müthiş bir yetenek, müthiş bir kaleci. Böyle oynamaya devam ederse sadece Bursaspor’un değil Milli Takım’ın da değişmezi olur.

        BENCE PROTESTO

        Sow geri dönmüş, Lens alınmış... Bilet fiyatları ucuzlamış ama Kadıköy’de tenhalık devam ediyor. Bence bu tenhalık bitmeyecek gibi... Çünkü bu seyirci bence artık bu takımı protesto ediyor.

        AZİZBAHÇE KÜMEYE OYNAR

        SERDAR ALİ ÇELİKLER

        Bursaspor’u hiç beğenmedim. Birlikte duran, defans yapmaya çalışan, koşmaya çalışan, vasat bir takım görüntüsündelerdi. Hiç ama hiç bir hücum planları olmadığı gibi hücum etmeye niyetleri de yoktu. Ne hücumda top tutabildiler ne de 77’den sonra “gel beni farklı yen” diyen rakiplerine karşı kontra yapabildiler. Kaleyi bulan tek hücum şutu gol oldu. Yine de Bülent Yıldırım ve yardımcılarının klasik Türk hakemi eyyamcılıkları olmasa maçı daha farklı kazanabilirlerdi.

        Yani dün, birlikte iyi durmak dışında bir şey yapamayan Bursaspor; tamamen eyyam ağırlıklı hakem 3’lüsüne karşın F.Bahçe’yi yendi. Aslen hakem eyyamı olmasa, Kayseri maçı da 5 dakika uzamaz Alper o golü atamaz ve Fener 2’sini evinde, tamamını İstanbul’da oynadığı ilk 3 haftadan puan alamadan ayrılırdı. Çünkü Fenerbahçe kötü takım. Kötü kadro. Çünkü F.Bahçe, dünyanın en kötü futbol aklına sahip. Alex’i, Ersun Yanal’ı yediğinden beri taraftarı da kaybeden; İsmail Kartal faciasının ardından doğru bir hamle ile sportif direktörlük getiren, o sportif direktöre bir sezon dahi dayanamayan, futbolu bilmemesine rağmen karışmadan duramayan bu futbol aklı adım adım gelen çöküşün mimarıdır. Bu kulübün adı halen Fenerbahçe ise de futbol takımının adı AZİZBAHÇE olmuştur. Ve AZİZBAHÇELİLER hariç kimseyi temsil etmiyor.

        F.Bahçe’nin Alex’ten beri gol üreten skorer ismi yokken; onu kompleksinden yiyen teknik adam orta sahaya defansif kazmaları dolduruyordu. Ama “Emre oyun kursun, CanerGökhan takımı ileri taşısın” ile 2 sene 2. olundu. Emre gittiğinden beri oyunu kuracak bir tek ferd-i vahit yokken Vitor ve Advocaat’ın eline yine ‘Regista’sız; ‘Playmaker’sız yani özetle oyun kurucusuz bir takım teslim ettiler. Peki adamlara ne verdiler? Hiçbir yerde olmamış Stoch’u; kendini büyük futbolcu sanan Emenike’yi; bitmiş RvP’yi... Kazmalar kralı Skrtel’i; topu kıracak Fernandao’yu verdiler. Bu takımın hakkı da bu. Ozan da bu kadar, Alper de.. Bu 3’lü orta alan ile Feyenoord; ManU; Osmanlıspor; Beşiktaş; G.Saray ile oynasa tarihi fark yer. Dick Advocaat’la ilgili en büyük endişem tüm Hollandalılar gibi 4-3-3 meftunu olmasıydı. Bu kadro 4-3-3 oynamaz. Tek çare 4-4-1-1.

        VOLKAN ŞEN

        3 pozisyona girdi ki bu zaten takımının başka pozisyonu yoktu. Bir kadronun en iyi oyuncusu Volkan Şen ise kaliteyi düşünün.

        ROBIN VAN PERSIE

        14 aydır hazır değil. Haftada 1 kez idmana çıkıyor. Ne olduğu da açıklanamıyor. Bitmiş tamam da hala neden bu takımda sorusunun yanıtı yazının içinde. Dünyanın en kötü futbol aklı olan Aziz Yıldırım’da..

        BÜLENT YILDIRIM MUHTEŞEMDİ

        BÜLENT YAVUZ

        Fenerbahçe, Bursaspor maçının hakemi Bülent Yıldırım müthiş bir maç yönetti. Her iki takım için öz güven saygısını yarattıktan sonra çok rahat düdükler çalmaya başladı. İlerlemiş yaşına rağmen yüksek kondisyonu ile her pozisyonun yanında yer alması, olası tepkileri ve itirazları da engelledi. Özellikle ikinci devrede ceza alanı içerisindeki onlarca pozisyonda kılı kırk yararak hiçbir hataya sebebiyet vermedi. Oyuncularla iletişimi de fevkalade iyi olan Ankaralı hakem, bitiş düdüğünü çaldığında hem kazanan hem kaybeden oyuncular tarafından tebrik edildi. Cumartesi günü hakemler biraz dağınıktı. Pazar günü ise yüksek konsantrasyon ve öz güvenle maçları yönettiler. Bayrama girerken hakem adına da bence moral depoladılar. Bu vesileyle hem Bülent Yıldırım’ı tebrik ediyorum hem de Türk futbol ailesinin ve Türk futbol hakemliğinin bayramını kutluyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ