Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe Hani Fenerbahçe “spor kulübü” idi? - Fenerbahçe Haberleri

        Tamam; kulübün başkanı ve iki asbaşkanı tutuklu. Tamam; Federasyon bir karar aşamasında ve kulübün geleceğe matuf birçok girişiminin kaderi bu karara bağlı olabilir. Ancak bir kulüp bu kadar sahipsiz görüntü verebilir mi?

        ***

        * Taraftar her gün bir eylem yapmaya varacak kadar organize; web sitesi forumlarında hukukçularla röportaj bile yapıyor; medya takip ajansı gibi leyhte aleyhte haber arıyor. Organize oluyor, çabalıyor.

        * Camiada bariz “Aziz Yıldırım karşıtı” olarak bilinen Şadan Kalkavan-Tahir Kıran-Sadettin Saran gibi ağır isimler ağızlarını açıp tek bir olumsuz söz söylemiyor. Vefa Küçük’ün bir iki çıkışı ile Bilal Kutlualp’in basın toplantısı da bu kadar büyük camiada normaldir. Yine de genel tavır “bekleyelim” yönünde. Yani camia içi muhalefet Aziz Yıldırım özgürken daha fazlaydı.

        * Açık Fenerbahçe düşmanı CEO’ların yönettiği gruplar dışında medyadan da baskı falan yok. Durum bu şartlar altında olabilecek en uygun ortamdayken;

        - Emenike kaybediliyor. (1 milyon Euro kazanç hikayesini külahım bile yemez)

        - Niang-Lugano-Dia kaçmak istiyor.

        - Yobo beklemekten ağaç oldu.

        - Bıraktım yabancıyı yerli oyuncu transfer düşüncesi bile yok.

        Hadi futbolda küme düşme ihtimali var ve bu ihtimal dolayısıyla yatırım yapmak istemiyorsunuz diyelim.

        Hani Fenerbahçe “spor kulübü” idi?

        - Geçen yılın şampiyonu erkek voleybol takımı dağılıyor.

        - Ülker sponsorluğuna rağmen Efes ve G.Saray çatır çatır oyuncu alırken; Beşiktaş Kobe ile Durant ile ilgilenirken F.Bahçe Ülker yatıyor.

        - Atletizm ve diğer branşları saymıyorum bile...

        Evet; şartlar olağanüstü ama bu kulübün tarihinin olağanüstü şartlarda olağanüstü başarılarla dolu olduğunu iddia eden de sizler değil misiniz?

        Fenerbahçe ile çok benzer durumda olan Beşiktaş’ta başkan camiasına moral olsun diye Kobe Bryant’la görüşmeye gidiyor, Fener yönetimi tam siper.

        Ali Koç’u sadece TFF ziyaretlerinde; Nihat Özdemir’i de divanda ağlarken gördük. O zaman ne anladım ben bu cumhuriyetten? Padişah gitti; ülke dağıldı... Üzgünüm görüntü bu!

        Almanya kampının 100 bin Euro maliyetinin karşılanması için 2 kez yönetim toplantısı yapılıyorsa; Aykut Kocaman’ın 10’da 1’i kadar kulübe sahip çıkacak görüntü verilemiyorsa bu yönetim ya istifa etmelidir ya da “Fenerbahçe artık kurumsallaştı” söyleminin gereğini yapar.

        İddianeme yazılmadan yorum yapmayacağım

        Şike soruşturması ile ilgili çok yazı yazdım. Son yazımda “Polis soruşturmanın sağlam olduğunu göstermek için devamlı itibar bozacak ya da kanıt olduğu intibası verecek haberler sızdırıyor ama sızdırdıkları haberlerin yüzde 90’ını göremedik. Eğer iddianamede de göremezsek bazı gazete ve gazeteciler kullanılmış demektir” dedim. Yazının mürekkebi kurumadan “Bilyoner’i kapatalım” skandal haberi yapıldı. O yüzden iddianame yazılmadan yorum yapmayacağım. TFF kararını versin onun üzerine konuşuruz.

        İstanbul’da milli maç oynanmasın!

        Aklı başında; çalışan üreten; iyi paralar kazanan ve kendilerini hakiki milliyetçi gören arkadaşlarım var. Galatasaraylılar... Onlar bile Emre Belözoğlu nefretinin milli maçın önüne geçebilme durumunu savunuyor. “Ne oldu sizin milliyetçiliğinize” dedim; cevaplarını burada yazmayayım. Durum artık bu hale gelmiş. Kulüpçülük milli formanın bile önüne geçmiş. Vah vah; neden böyle olduk yazısı değil bu. Bence sebepleri sadece sportif de değil. Bana kalırsa milli takım düşmanlığının bir nedeni de milli takımı oluşturan oyuncuların paragözlüğü-milletine hesap kesme isteği v.s. Daha uzun bir yazı konusu bu. Önerim net; kulüpçülüğün bu kadar arttığı, milli takıma olan nefretin katlandığı bir ortamda; kulüpçülük adı altında şehrin semtlerini gettolaştırmaya vardıran bölünme varken (Cadde Fener’in; Beyoğlu G.Saray’ın; Beşiktaş Çarşı’nın v.b) İstanbul’dan uzaklaşalım.

        Milli formanın hala sevildiği kentlerde oynayalım maçlarımızı.

        Sonra milli takıma kimlerin kulüpçülüğünü soktuğunu; kendi milletine iki de bir “geçirdik” hareketi yapan futbolcu-teknik adam-menajer v.s futbol adamını sorgulamaya devam ederiz...

        Sen ne zaman bu kadar kindar düşman, hain insan oldun?

        Hey sen;

        Adamı hiç tanımazsın.

        Bu adamın sana bire bir hiçbir zararı yok. Hayatta karşı karşıya gelmemişsin. Sana doğrudan yanlış yapmamış bir adam için “iyi oldu” deyip kına yakman için ne gibi bir gerekçen olabilir?

        Hapisteki insana sevinmek;

        “Oh iyi oldu” demek

        TFF Başkanı için alenen kaybettiği oğluyla ilgili göndermeler yapmak ne demektir?

        Sen kimsin?

        Düşmez kalkmaz bir Allah’tır bilmez misin?

        “Benim başıma gelmez” sanmanın en büyük hata olduğunu öğrenmemişsin hala? Bir zamanlar bu memlekette hapistekiler için “Allah kurtarsın” denirdi, suçu sorulmadan. Sen ne zaman bu kadar kindar oldun; vicdansız oldun ki “başkalarının mutsuzluğundan mutlu oluyorsun.” Yazıklar olsun sana!!!

        NOT: Bu özel biri için değildir. Böyle düşünen herkes için yazılmıştır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ