Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Fakir aristokratlar

        HT CUMARTESİ/ALİ ESAD GÖKSEL

        Palermo ve Syracusa’ya bir iki kez ayak basmışlığım var. Bir de malum, Taormina. Ama henüz tavaf olunmamış yerler de mevcut. Sicilya adası kocaman! İşte son seyrüsefer de bu fasıldan. Sicilya’ya indiğimizde gün önümüzde. Malum güne merhaba merasimi: Art arda espressolar... Burası Marsala. Alametifarikası, kan portakalı. Sonra badem ve ezmesi. Ayrıca sıkı durun: Antepfıstığı! Ve bizdeki kadar lezzetli... Bu iri ada yolgeçen hanı gibi. Fenikelilerden Bizans’a, Araplardan İngilizlere... Her uğrayan bir şey bırakmış. Coğrafya ve tarihte zayıf, ama şarapta meraklı taifedenseniz, hele hele Anglosakson içki kültürüne yakınsanız Marsala çok önemli. İki yüzyıl kadar burada tatlı şarap yapılmış. İrice “Marsala siparişi”, tatlı şarabın altın günlerini başlatmış. Kentin tam ortasında yer alan eski şehrin zenginliği yaşanan o şaşaanın belgesi gibi... Şehrin hemen kıyısındaki şaraphanede bir mahzen var ki, tanıdık. “Senyor” Rallo anlatıyor: “İstanbul Yerebatan Sarayı’nı görmüştüm. Mühendis arkadaşıma anlattım. Tarif ettik, zenaatkâr işi oldu.” Bir mimarın yapmaması gerekeni yapıyor, gülümseyerek onaylıyorum... Yola koyuluyor, Menfi’de Ristorante da Vittorio’ya gidiyoruz. Burası sakin bir sahilde fevkalade mütevazı dekorlu bir balık lokantası. Şimdiye kadar yediğim en etkileyici yemeklerden birini yemekteyim. Balıklar, deniz mahsulleri, sebzeler, otlar; malzemenin hakkı bu kadar mı verilir?

        BURALARIN TEK HAKİMİ RÜZGÂR

        Artık sıra Pantelleria’da. Yarım saat uçuyoruz. Pantelleria, Eski Kıta’nın Afrika’ya en yakın adası. Haritaya bakıp “Yüzer geçerim” diyenler var. Sonrası trajik. “Kaçak olarak yarımadaya gireriz” macerası hüsran ile bitiyor. Oysa tabiat benzersiz güzellikte. Vahşi ve bakir. Yalnız ve sessiz yaşamak isteyen talipler var. En bilinen sakin Giorgio Armani. Evini uzaktan gösteriyorlar. Ölçülü ve mütevazı. Bembeyaz sıvanmış bir kütle. Adanın gerçek hâkimi kim biliyor musunuz? Arapların deyişi ile “rüzgârın oğlu”! İsmi ile müsemma olmak bu değilse ne? Rüzgâr nefes almaksızın sahada. O kadar ki asmaların yüksekliği topu topu 40-50 cm. Yetmiyor, bambu rüzgârlıklarla asma setleri korunuyor.

        ADADA İTİŞKAKIŞ YOK

        46 yıldır bağlar ve şaraphanede çalışan Giacomo’ya, “Ben Rye Bağları”nın köşesine yerleşmiş tapınağı soruyorum. 8 metre çapında bir saha. Üstü açık, yüksekliği 2 metre olan bir mekândayız. İçerideki devasa portakal ağacı tam tamına 300 yıllık. Ada sakinlerinin de doğaya bakışı böyle. İtiş kakış yok. “Şu doğayı dizgine getireyim” de yok. Sadece anlamaya çalışıyorlar “Nasıl birlikte yaşarız?” diye... Ben Rye-Donnafugata’nın Pantelleria’da yaptığı “Passito”ya yeni dünyanın şarap müfettişi Robert Parker Hazretleri “Aferin” vermiş. Adanın volkanik zemininde yetişmiş Zibibbo üzümlerinden toplanıyor. Kehribar sarısı kadehinizde; kayısı, şeftali, kuru incir, bal, hüdainabit otlar burnunuzda. Etrafınızda ufka kadar Akdeniz’in envai çeşit turkuvazı. Daha ne istersiniz? Şaraphanenin sahibi Rallo ile masaya oturuyoruz. Yan masada da bağda çalışan işçiler yemekteler. Onların masasındaki yemek ve şaraplar bize de servis olunuyor. Ey Romalı Özpetek, yan yana bu iki sofra atlanır mı? Bir bakıver, Visconti’nin “Gattopardo”sundaki düşmüş aristokrasi ile yeni zengin evliliğinden nereye geldik. Zamanı da doğru okumak gerekiyor. Kalan ve değişmeyen ise “passito”. İçenler durmadan değişiyor... Kurumaya bırakılan Zibibbo üzümleri.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ