Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Özgecan Aslan'ın katledildiği gün kadın cinayetlerini protesto etmek için danslı eyleme katılması tepki çeken Aylin Nazlıaka Habertürk'e konuştu

        KÜBRA PAR/HT PAZAR

        CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Özgecan Aslan’ın vahşice öldürüldüğü gün, kadın cinayetlerini protesto etmek üzere düzenlenen bir eylemde dans etmesi tepki çekmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Dans edeceğine, Fatiha oku” sözleriyle Nazlıaka’yı eleştirmişti. Aylin Hanım’la Ankara’da buluşup “İşin aslı nedir” diye sordum...

        Türkiye Özgecan cinayetine yas tutarken sizin dans görüntüleriniz büyük tepki çekti...

        Çok talihsiz bir zamanlama oldu. Cinayetin olduğu gün olayın vahametini hissedememiştim. Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi eğlenerek dans ettiğimiz doğru değil. Dünyada ve Türkiye’de her yıl 14 Şubat’ta kadın cinayetlerini protesto etmek için “One billion rising” etkinliği düzenleniyor. Yani o etkinlik Özgecan için düzenlenmedi. Böylesine bir yas ikliminde, vahşice katledilmiş bir kadın arkadaşımızın arkasından eğlenerek dans etmek için deli olmam gerekir. Hele ki toplumsal konulara bu kadar hassasiyet gösteren birisi olarak bu konuda yürütülen linç kampanyasına çok üzüldüm.

        Bir siyasetçi olarak seçmeni kazanmak istiyorsanız genel hassasiyetleri dikkate almak durumunda değil misiniz? Dans ederek kadın cinayetlerini protesto etmek halkta ne kadar karşılık bulabilir?

        Bugün kimi cenazelerde de ölen kişinin alkışlarla uğurlandığını görüyoruz. O alkış da sevinçli bir alkış değildir. Kadın cinayetlerini dans ederek protesto etmek aynı zamanda kadına şiddet uygulayanlara yönelik bir tepki şeklidir.

        Batılı normlarla bu öyle algılanabilir ama bizim halkımızda bir karşılığı var mı?

        Siyaset aynı zamanda değiştirme, dönüştürme sanatıdır. Bunun Batı ya da Doğu’yla ilgisi yok. Toplumda bir takım konularda farkındalık yaratacaksa evrensel eylemlerin bir parçası olurum. Bunu Türkiye’de olup bitenden habersiz, halktan kopuk bir siyasetçi olarak değil; değişim ve dönüşümlerin öncüsü olma, yeni bir kanal açma sorumluluğuyla yaparım.

        Dans ederek kadın cinayetlerini protesto etmenin etkili bir protesto yöntemi olduğunu mu düşünüyorsunuz yani?

        Dans etmeyi kendine özgü bir ayrıştırma aracına dönüştürüp üzerine bir de din istismarı ekleyerek beni ötekileştirmeye çalışanlar oldu. Farklılıklardan fark yaratmaktansa kendinden olmayanı marjinalleştirme eğilimi yıldan yıla giderek arttı. Beni de bunun bir kurbanı haline getirmeye çalıştılar. Buna izin vermem. Ben zaten kimse ötekileştirilmesin diye siyaset yapıyorum. Bugün Türkiye daha önce deneyimlemediği bir takım protesto yöntemlerini deniyor. Gezi eylemleri sırasındaki “duran adam” gibi. Mesajları şiddetle, toplumu kutuplaştırarak değil birleştirerek ama farklılığını da koruyarak verebilmek önemli. Dans esnasında herkes aynı anda aynı hareketleri yapıyor. Bunun verdiği barışçıl ve birleştirici bir mesaj var. Bu anlamda AKP’li kadın vekillerin de bu eyleme 2013 yılında katılmış olmasını kıymetli buluyorum. Cumhurbaşkanı belli ki başlangıçta bundan haberdar değildi. Bunda utanılacak çekinilecek hiçbir şey yok!

        ‘5 YILDIZLI OTELDE DANS ETMEDİM’

        CHP’ye halktan kopuk olduğu eleştirisi yapılır. Prensip olarak dans etmenizin hiçbir mahsuru yok elbette ama siyasi strateji açısından CHP imajına zarar vermedi mi?

        Eğer ben 5 yıldızlı bir otelde topuklu ayakkabılarla dans etmiş olsaydım belki verebilirdi. Ama ben ayağıma spor ayakkabılarımı giyip sokakta halk tarafından düzenlenmiş bir etkinliğin parçası olarak orada yer aldım.

        FOTOĞRAFLAR: ECE OĞULTÜRK

        Ama acaba bu haliniz biraz Beyaz Türklük’e mi tekabül ediyor?

        Buna kesinlikle itiraz ederim! Daima halkın içinde yer alan ve bulunduğu ortama göre davranan ve giyinen bir siyasetçiyim. O yüzden bu dans olayının çarpıtılması beni çok üzdü. Sahanın içinde olmayı deri koltuklarda oturmaktan daha kıymetli buluyorum!

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dans edeceğine bir Fatiha oku” sözlerini nasıl karşıladınız?

        Bunun kendisinin sahip olduğu ayrıştırma üslubuyla beni ötekileştirmeye çalışan ve din istismarı yapan bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Konuyu manipüle ederek beni sanki duygusuz, duyarsız, bu konudan zevk alan bir nekrofil (ölü sevici) gibi tanımlaması vicdansızca.... Kadın hakları konusunda Meclis’te en çok çalışma yapmış kişilerdenim. Ancak kendisiyle ilk kez karşı karşıya gelişimiz değil. Başbakanlık döneminde de çeşitli polemiklerimiz olmuştu. Tarafsızlık yemini ederek Cumhurbaşkanı oldu ama değişen bir şey olmadı. Hâlâ kadın haklarını savunan feministleri terörist gibi görüp hedef gösteriyor.

        Tabana hitap etmesi bakımından başarılı bir söylem değil mi?

        Sadece kendisine oy veren tabana seslenebilmek adına toplumu bölerek yönetmeye çalışmak bir Cumhurbaşkanı’na yakışıyor mu? Gençleri “dindar gençlik” ve “kindar gençlik” diye bölmüştü. Şimdi de kadınları “Fatiha okumayı bilenler ve bilmeyenler” olarak ayırıyor. Bunların kadınlarda hiçbir karşılığı yok. Aslında kadına yönelik şiddeti eleştirirken bile bir kadını hedefe koyuyor olması ona puan kaybettirdi. AKP’nin kadın milletvekilleri de Erdoğan’ın sözlerinden rahatsızlık duyduklarını dile getirdiler.

        Eşiniz ve çocuklar size yönelik tepkileri nasıl karşıladılar? “Keşke etmeseydin” dediler mi?

        Ne kadar özveriyle mücadele ettiğimi en iyi onlar görüyor. Büyük oğlum sosyal medyayı çok yakından takip ediyor. Bana hakaret eden vekillere Meclis’te ayakkabı fırlatma noktasına geldiğim gün, o konuşmanın Youtube’da en çok izlenen video olduğunu ondan öğrenmiştim. (Gülüyor.) Eşimse kadına yönelik konularda çok duyarlı biridir. Özgecan olayının manipüle edilerek bana yönelik bir linç kampanyasına dönüştürülmesine isyanı büyük!

        Özgecan’ın ailesiyle bu konuda konuştunuz mu?

        Özgecan’ın ailesini ziyaret eden ilk siyasetçilerden biriyim. Cumhurbaşkanı’nın kızlarının ve Bakan Ayşenur İslam’ın Mersin’e gittiği gün ben de oradaydım ama ben hiç kameraların karşısına çıkmadım.

        Ziyaretinizde dans olayıyla ilgili sitemde bulundular mı?

        Olayın detayları ortaya çıktıkça hepimizin öfkesi, kızgınlığı büyüdü. Ben de her zaman olduğu gibi hemen acılı ailenin yanına gittim. Özgecan’ın arkadaşları beni tanıyordu; “Lütfen Meclis’te sesimiz olmaya devam edin” dediler. Cumhurbaşkanı’nın beni hedef gösteren sözlerinden sonra ailenin ne düşüneceği konusunda kaygılandım ama neyse ki beni yanlış anlamamışlar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ