Akdeniz mutfağı

Nur TOPRAKOĞLU / HABERTÜRK PAZAR

Sinem Akyüz genç bir oyuncu, Özgür Kök ise müzisyen. Yolları sanat eğitimi alırken kesişmiş. Birlikte mutfağa girdiklerinde ortaya çıkanlar sadece kendilerini değil etraflarındaki insanları da o kadar memnun etmiş ki, herkes onları yemek hazırlamaya davet eder olmuş. Bence mutfakta mutlu olmak bambaşka bir itici güç. Sanırım onlar da böyle düşünmüşler ve sanat meceralarını dinlendirmeye karar verip 1.5 ay önce İstanbul Moda’da Kumquat adını verdikleri mekânlarını açmışlar. Kumquat, sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar servis veren bir mekân. Mönüleri mevsim meyveleri ve sebzeleriyle günlük olarak hazırlanıyor. Tarifini Gökçeadalı Hiristo’dan aldıkları sakızlı muhallebileri, çikolatalı ponçikleri, tarçınlı defneli pilavları, deniz börülcesi ve şimdilik sadece perşembeleri mönüye giren fırında alabalık ve levrekleri, müdavimlerini yaratmış durumda.

- Biriniz oyuncu, biriniz müzisyensiniz. Nerede, ne zaman bir araya geldiniz?

Sinem Akyüz: Özgür, konservatuvara hazırlanırken bana gitar dersi veriyordu. Sonra birlikte çok güzel yemek yapmaya başladık.

Özgür Kök: Sinem benim içimdeki şefi ortaya çıkardı... Biz kendimiz için çok güzel sofralar kuruyorduk. Bunu görenler istemeye başladılar. Bir süre sonra davet edildiğimiz yerlerde de sofrayı biz kurar olduk.

- Sofra kurmaktan kastınız ne tam olarak?

Ö.K.: Mönüyü belirlemek, alışveriş yapmak, yemekleri hazırlamak ve sunmak... Bir noktada da “Biz neden bu işi yapmıyoruz?” dedik. Ve bir cesaret Kumquat’ı açtık.

-Sistem nasıl işliyor, o gün canınız ne çekerse onu mu pişiriyorsunuz?

S.A.: Aynen. Çok profesyonel bir restoran tarzında ilerlemiyoruz. Her şey olmasın, herkes gelmesin, damak tadımıza o gün ne uyuyorsa onu yapıp paylaşalım mantığıyla yürüyoruz.

- Mutfağa girmeden bir yemek okuluna gittiniz mi?

Ö.K.: Eğitim şart ama mutfağa girerken tamamen hislerimize, damağımıza ve elimizin tadına güvenip kolları sıvadık. Bir de yemek okullarından mezun arkadaşlar farklı bir mutfak anlayışına sahip. Biz evimize gelen misafirleri nasıl ağırlıyorsak öyle bir mönü ve ortam yaratmak istedik.

- Peki Kumquat’ın mutfağını nasıl tanımlarsınız?

S.A.: Akdeniz mutfağının ev hali...

Ö.K.: Burayı ticaret yapmaktan çok misafir ağırlamak için açtık aslında. Mutfak da bu mantığın şekillenmiş hali.

Tarçınlı defneli pilav

Malzemeler

- 2 bardak baldo pirinç

- 1 avuç arpa şehriye

- 2 çubuk tarçın

- 3 yaprak defne

- Yarım çay bardağı ayçiçek yağı

- 3 yemek kaşığı margarin

- Bir tutam tuz

- Bir çimdik toz şeker

Hazırlanışı

2 bardak pirinci 10 dakika sıcak suda bekletin. Tencereye yarım çay bardağı yağı alıp kızdırın. Bir avuç arpa şehriye, 2 adet kabuk tarçın ve defneyi de ekleyip, bir çimdik şekerle beraber hafif pembeleşinceye kadar kavurun. Daha sonra altını kapatın. Soğuduktan sonra 3.5 bardak su, yeterince tuz, 3 yemek kaşığı margarin koyup altını tekrar açıp kaynatın. Bu sırada pirinçleri bol soğuk suyla yıkayıp süzün ve tencereye atın. Bir kez karıştırıp tencerenin kapağını kapatın. Bir taşım kaynattıktan sonra altını kısın ve suyunu çekmesini bekleyin. Suyunu çektikten sonra tekrar karıştırıp üzerine kâğıt havlu sererek demlendirdikten sonra servis edin.

Bademli pazı kavurma

Malzemeler:

- Bir baş soğan

- 2 diş sarmısak

- 2 demet pazı

- 2 adet domates

- 4-5 yaprak reyhan

- 4-5 yaprak nane

- 4-5 yaprak fesleğen

- Bir avuç badem

- 1 çay bardağı zeytinyağı

- Yeterince tuz

- 1 tatlı kaşığı şeker

- Yarım fincan su

Hazırlanışı:

Isınmış tencereye zeytinyağını koyun. İçine küp küp doğranmış soğanları ekleyin ve hafifçe kavurun. Daha sonra içine çiğ bademleri katın. Biraz kavurduktan sonra kabukları soyulup küp küp doğranmış domatesleri ve dövdüğünüz 2 diş sarmısağı da ekleyin. Şeker ve tuzu da koyduktan sonra ince ince kıyılmış pazıları tencereye koyup kavurmaya devam edin. Pazılar solunca reyhan, nane ve fesleğeni de ekleyip yarım fincan su koyarak kavurmaya devam edin. Sıcak ya da soğuk servis edebilirsiniz.