Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Susan Miller halt etmiş’

        Ekin TÜRKANTOS/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Başrollerini Ezgi Mola ve Murat Yıldırım’ın oynadığı “Kocan Kadar Konuş” filmi o kadar sevildi ki, filmin ikincisi “Kocan Kadar Konuş: Diriliş” vizyona girdi. 30’larında henüz evlenmemiş bir kızın (Efsun), lise aşkı Sinan ile karşılaşmasını ve ailesinin ona verdiği taktiklerle ilişkiyi yürütme çabasını esprili bir dille anlatan filmin kadrosuna bu yıl Hümeyra’da dahil oldu. Bu defa düğün sürecine giren çifte müdahale eden aileleri öne çıkıyor. Olayları oldukça esprili anlatan filmde kahkaha hiç eksik olmuyor. Film vesilesiyle Nevra Serezli ve Hümeyra ile gala öncesinde bir araya geldik, heyecanlarına ortak olduk. Filmi onlardan önce izleyen gazeteciler ve sinema yazarları olduğunu öğrenen iki usta isim, eskiden oyunculara özel gösterim yapıldığını anlatıyor ve dert yanıyor. Haksız da sayılmazlar. Her ne kadar biz onları çok severek, beğenerek izlesek de onlar da kendinden, rolü nasıl çıkardıklarından emin olmak istiyor. Ve her gala öncesi bu heyecanı yaşadıklarını anlatıyorlar. Filmde birbiriyle çekişen anneanne ve babaanneyi canlandırsalar da, gerçek hayattaki dostlukları uzun yıllara dayanıyor. Hatta yıllar önce Zeki Alasya’nın yönetmenliğini üstlendiği “Yerim Seni” adlı dizide ilk kez birlikte rol almışlar. Birbirlerini tiyatroda izlemiş, defalarca dost meclislerinde bir araya gelmişler. Karşınızda anneanne Peyker rolüyle Nevra Serezli ve babaanne Cavide rolüyle Hümeyra...

        Hümeyra: İşte sırrı. (Nevra Serezli’yi gösteriyor.) Nevra Serezli: Sırrı çok bizden olması, her ailenin içinde olan şeyleri ele alması. 30’larında evlenememiş bir kızın ailesiyle didişmesi, tüm ailelerde hemen hemen aynı cümlelerin kullanılması seyirciyi filme çok bağladı. Bu her zaman çok önemlidir. Tiyatroda da böyledir. Bizden olanı her zaman severiz. Bu ikinciyi getirdi. İkinci filmin lezzeti evlenme ve dünür meseleleri... Daha çok konu var, çatışma var. Bir de Hümeyra gibi bir unsur katılınca, olağanüstü bir şey çıktı. Henüz seyredemedik ama öyle umuyorum. Hümeyra: Herkes seyretti biz izleyemedik. (Gülüyorlar.)

        Nevra Serezli: Aramızda çok güzel bir paylaşım oldu. Hümeyra, çok eski arkadaşım ve hayranı olduğum bir sanatçı, filmde ona sinir olan bir kadını oynamak zorunda kaldım. Bu da benim büyük oyunculuğumu gösterdi. (Gülüyor.) Aynı şey onun için de geçerli, onun da beni sevdiğini bilirim. O da bana ters ters baktı. Gerçek oyunculuk sergiledik o konuda. Sahneler arasında güzel espriler çıktı. Tabii buna Ezgi Mola, Murat Yıldırım ve diğer arkadaşların katkısı da çok büyük. Sadece ikimiziz gibi konuşuyoruz, röportajı bizimle yaptığın için söylüyorum. En ufak bir noktada, bir oyuncu aksasa dahi olmazdı.

        ‘GELİNLİĞİN YAKASI 4 GECE KONUŞULUR MU ŞEKERİM’

        ■ Hümeyra Hanım iş seçerken titiz davrandığınızı biliyoruz, bu filmi kabul etmenizdeki en önemli şey neydi?

        Hümeyra: İlk filmi seyrettim, cevap vermek için de çok az vaktim vardı. Çok sıcak geldi bana. Hikâye evrenseldi. Bridget Jones’tan bugüne ve dünya yok olana kadar da bu hikâye var olacak. İki insanın evlenmesiyle kalmaz, aileler de evlenir. O dünür meseleleri, düğün hazırlığı hiç bitmez. Yıllar geçtikçe de yeni yeni şeyler ekleniyor hiç bilmediğim. Onun için kaçmaya imkân yok. Filmin altına İngilizce dublaj yapalım dünyanın her yerinde izlenebilir. Düğünün araştırılması ve gelinlik almak bile başlı başına bir hikâyedir. Gelinlik lafı açıldıktan sonra bile önüne 3 ay koy yani, hepimizin başından geçti. Her önüne gelen bir gelinlik fotoğrafı getirir, tam kız karar vermiştir aklını çelerler. “Gelinliğin yakası nasıl olsun?” diye 4 gece konuşulur mu şekerim? Benim de başıma geldi, ben de oğlumu evlendirdim, erkek tarafını çok iyi biliyorum.

        Nevra Serezli: Evet, ben de normal hayatta erkek tarafıyım ama arkadaşlarımın kızlarıyla çok fazla ilgilendim. Fikir vereyim diye beni yanlarında götürmüşlükleri de vardır. Ukalayımdır da otorite gibi karıştığım şeyler olmuştur. Fakat burada bir tek sahne yok ki filmde “Bu biraz gerçekçi değil gibi” diyelim. Hümeyra: O zaman hissederiz. Çekilmesi gerekiyorsa da profesyonelce çekeriz ama öyle bir duygu hissetmedik. Sahnelere bakıyordum, 2 yıl önce bizim düğünde yaşadıklarım bunlardı. Ben tabii ki bu kadar aksi bir kadın değilim. Cavide bazen öyle laflar söylüyor ki hakikaten “At suratına bir tokat, sussun” diyorsun. Öyle hareketler yapıyordu ki, sahneden sonra özür diliyordum. Nevra Serezli: Bence onlar çok büyük şirinlik kattı. Seyirci o haline bayılacak. Herkese laf atman çok güzeldi. İçinde torununu anormal seven bir babaanne var. O aşkı görüyorsun ve birtakım şeylerine de kızamıyorsun.

        ■ İlk filmde Ezgi Mola ve Murat Yıldırım ön plandaydı. Bu defa sanki sizin hikâyeniz başlıyor...

        Hümeyra: Burada da yine Ezgi Mola ve Murat Yıldırım tabii ki, onlarsız film olmaz. O çatışma noktası eksikti ama ilkinde gerek de yoktu. Efsun’un kendine bakmaması, evde kalma kompleksi, annenin itelemesi vardı. Burada her şey ayarlanmış birden bire bir arıza çıkıyor.

        ■ Bu telaş hiç bitmiyor değil mi, sonrasında “Çocuk ne zaman?” diyecek aileler...

        Hümeyra: Ama gitgide hafifliyor sanki. Oğlan eve gelip “Anne ben evleniyorum” dediğinde ben hayatımın bu kadar değişeceğini bilmiyordum. “Tabii oğlum seviyorsan evlen, çok tatlı kız, hadi evlen” dedim. Sükûnet içinde bir şey halledeceğiz diye düşünüyordum. Üstelik karşı taraf çok mantıklı bir aile, hiç bana ters değil, kültürel düzeylerimiz bir, anlaşamadığımız bir taraf yok. Gittiğimiz dükkânlarda biz “Tamam” desek de gelinliği giydiren arıza çıkarıyor, “Arkası kuşlusu var” diyor. Kafamız takılıyor tabii. Oysa gelin çok kararlıydı, dünür ne yaptığını biliyordu. Ona rağmen düşünün.

        ■ Sizin bir de gelinlik fobiniz var değil mi?

        Hümeyra: Nefret etmem de hiçbir evliliğimde gelinlik giymedim. O kadar sevmem. Evliliği severim, belediyeye haber veriyorum. Düğün de sevmem, eğlence severim. Eşim dostum gelsin, yiyelim, içelim.

        'ÇEKİMLER 45 DERECEDE 9 HAFTA SÜRDÜ'

        ■ Birlikte yer aldığınız projelerde genç oyuncular sizden çekiniyor mu?

        Nevra Serezli: Yok. Bunu iyi anlama da kötü anlama da çekebilirsin. Öyle bir çekinme yok. Ama mesela benim devrimde, tiyatroya ilk başladığım yıllarda haddime mi düşmüş kulise gireyim, aynı koltukta oturayım. Haddime mi düşmüş lafa karışayım, fikir yürüteyim. Bizim de geldiğimiz yer belli. Sokaktan geçerken kapıyı çalıp girmedik Dormen’in kapısından. Ona rağmen hiyerarşi vardı, birkaç sene geçmeden fikir söylemek yoktu.

        Hümeyra: Söz konusu bile değildi.

        Nevra Serezli: Şimdi gençler rahatlar, istedikleri gibi konuşuyor, eleştiriyorlar. Saygısızlık diye kabul etmiyorum ama bizden çekinmiyorlar. Çok eminler kendilerinden. Bunu iyiye de kötüye de yorabilirsin. Çok fazla özgüven bazen iyi olmayabilir ama çok içine kapanık ve korkak olmak da bu meslekte geçerli değil. Onun dozunu bulmak lazım.

        Hümeyra: Filmin başarısı o, ben, sen değil. Ekip olmazsan senfoni bir arada çalmazsa hiçbir şey olmaz. Benim gördüğüm kadarıyla son derece bağlıydı herkes birbirine, hiç aksamadık. Nevra Serezli: İlk filmde de öyleydi. Aileler yeniden buluşmuş gibi oldu. Hümeyra: Bu sefer heyecanlıydım. Onlar birbirlerini tanıyorlardı, beni de çok güzel kabul ettiler.

        Nevra Serezli: Çekimler yazın 45 derecede 9 hafta sürdü. O sıcakta insanın biriyle kavga etmemesi, kafasına bir şey fırlatmaması çok önemli. Son güne kadar keyfimiz yerindeydi. Rejisörümüz çok anlayışlıydı.

        Hümeyra: Yönetmen çok önemlidir.

        Nevra Serezli: İki filmdir çok iyi gitti. O sinirlenmiyor mu, bir şeyler aksi gitmiyor mu tabii gidiyordur ama tansiyonu hiç yükseltmedi. Huzur vardı sette.

        Filmi bu akşam izleyeceksiniz, nasıl heyecan var mı?

        Nevra Serezli: Midem bulanıyor, sürekli ağzım kuruyor su içiyorum. Çünkü hiçbir fikrim yok ve bize seyrettirmediler. Bizden başka herkes gazeteciler, eleştirmenler izledi. (Gülüyorlar.)

        Hümeyra: Eskiden oyunculara özel gösterim olurdu. Filmde ne yaptığımızı bilmiyoruz. Gel azıcık şikâyet edelim. (Nevra Hanım’a bakıyor.)

        Nevra Serezli: Evet ya bize neden izlettirmiyorlar?

        Hümeyra: Ben “Unutursam Fısılda”da galaya gittim, öyle bir izdiham vardı ki hatta eziliyordum, bir ara gözüm korktu. O kalabalıkta oğlum beni bulmuş, yanıma oturdu. Film bitti, ben selamımı verdim ama robot gibiyim. Çıktım, arabaya bindik “Nasıldı?” dedim oğluma. “Anne sen yanımda değil miydin?” dedi. Oysa ben hiçbir şey anlamadım, bir sis bulutu geliyor gözüme sadece kötü olmadığını gördüm. CD’sinin çıkmasını bekledim, evde izledim ancak o zaman anladım.

        ■ Yani mutlaka ikinci izleme yapıyorsunuz...

        Hümeyra: Ben kendimi mutlaka izlerim.

        Nevra Serezli: Böyle günlerde kendimi bir yere kadar izliyorum. Ama genelde kulağım insanlarda oluyor, kim nerede gülüyor diye bakarım. Yanımda çok inandığım birileri varsa hele ki oğlum, ukala Murat varsa iyi; çünkü Murat güldü mü beni çimdikler, bu iyi demektir. Onu kontrol ederim.

        Hümeyra: Murat gelecek mi bu gece?

        Nevra Serezli: Gelecek.

        Hümeyra: Öbür yanına da ben oturayım. Arada sana sorarım “Sıktı mı, sıktı mı?” diye. (Gülüyorlar.)

        ■ Hayatımın rolü dediğiniz, sizde yer etmiş bir rol var mı?

        Nevra Serezli: Tabii seyirciyle çok buluşup, çok alkış alıyorsan sende yeri ayrı oluyor. “Durdurun Dünyayı İnecek Var”, “Çılgın Sonbahar”, “6 Haftada 6 Dans Dersi”...

        Hümeyra: “İçinden Tramvay Geçen Şarkı”. Hem çok eğlendim hem çok zor bir tekstti. Çok akıllı ve zeki bir tekstti. Çok keyif alarak oynamıştım.

        ■ Kendinizi ne zaman çok eğlenceli, rahat hissedersiniz?

        Hümeyra: Güzel bir piyes oynamışım, akşam arkadaşlarımla gidip bir yerde yemek yiyeceğim. İlk içtiğim kadehin tadı, aldığım ilk yudum. Güzel alkış almışsak, hepimiz sağlıklıysak en mutlu olduğum anlardan biridir. Nevra Serezli: Torunlarla birlikte olduğum anlar. Çünkü çok sene bekledim torunları. Onlarla beraber olduğumuzdaki oyunları, neşeleri bana yaşadığımı hissettiriyor.

        ■ En sevdiğiniz çocuk oyunu nedir?

        Nevra Serezli: Öğretmencilik çok oynardım ve hep öğretmen olurdum.

        Hümeyra: Yakışırmış sana. Nevra Serezli: Kardeşimi hep derse kaldırırdım. Ben oyuncu oldum, o öğretmen. Hümeyra: Ben de seksek oynamayı severdim.

        ■ 2015 sizin için nasıl geçti?

        Hümeyra: Milletçe çok kötü geçirdik. Allah geçen seneyi aratmasın. 2016’da istediğim tek şey barış, huzur, mutluluk.

        Nevra Serezli: Bir müddet daha bu kötülükler devam edecekmiş.

        Hümeyra: Nereden biliyorsun?

        Nevra Serezli: Astrologlar söylüyor. Marta kadar sıkıntılar devam edecekmiş ama eylülden itibaren tüm burçlar için atılımlar var.

        Hümeyra: Susan Miller halt etmiş. (Gülüyorlar.)

        'FRAGMANDA İZLEYİNCE AĞLADIM GÜLMEKTEN'

        ■ İlk filmde Peyker’in Efsun’a söylediği efsane laflar, verdiği akıllar vardı...

        Nevra Serezli: “Öptürmeyeceksin” diyordu. Aslında herkes bir şeyler söylüyordu. İkinci filmde çok nasihat yok.

        ■ Artık çocuğu tavladı tabii...

        Nevra Serezli: Artık tavladı ama tabii artık ailelerin kendi fikirleri var dile getirdikleri. Mesela çocuğun babaannesine bir kıskançlık var. O hem hanımağa, maddi açıdan da daha rahat.

        Hümeyra: Para bende. (Gülüyorlar.)

        Nevra Serezli: Tabii onunla hafif hafif eziyor.

        Hümeyra: O da beni kasabalıyım diye aşağılıyor.

        Nevra Serezli: Tabii “İzmir’in köklü ailesiyim” diyorum.

        Hümeyra: Bir süre sonra bizim savaşımız oluyor. Çocukların üzerinden birbirimize takılıyoruz, ironik şeyler var.

        Nevra Serezli: Çekimlerin üzerinden geçtiği için sahneleri unuttum ama bir hastane sahnemiz vardı; çok eğlendik o gün, çok güldük.

        Hümeyra: O bölümü fragmanda izleyince ağladım gülmekten.

        Nevra Serezli: Bir de karşınızda alışveriş yaptığınız bir oyuncu var, onu istediğiniz kadar parlatabiliyorsunuz. Zaten Kıvanç (Baruönü) bizi bırakıyordu. Hümeyra benim oyunumdan, ben onun oyunundan bir şeyler çıkartıyorduk.

        Hümeyra: İyi oyuncu oynatır. Aksiyon-reaksiyon yani.

        Nevra Serezli: Zaten oyuncunun sete giderken içi kıpır kıpır olmalı. Yoksa ezber yapıp çıkıp oynarsın

        'İYİ Kİ TİYATROM YOK, KAFAYI YERDİM'

        Kaç yıllık arkadaşsınız, daha önce bir projede birlikte yer aldınız mı?

        Hümeyra: “Yerim Seni” diye bir dizide Zeki Alasya, Metin Akpınar ile birlikte oynamıştık.

        Nevra Serezli: Hiçbir zaman tiyatroda denk düşemedik. Bodrum’da çok birlikte olduk. Dostlarımızın evindeki davetlerde bir araya geldik. Hümeyra’nın yemekleri ve söylediği o güzel şarkılarla birlikte vakit geçirdik. Şehir Tiyatrosu’nda onun oyunlarına giderdim. O benim oyunuma gelirdi. Devam eden “Merhaba” lar vardır ya, aradan 15 yıl da geçse gördüğün yerde sarılırsın, bizimki de öyle.

        Hümeyra: Şimdi de görüşmek için komşu olmak lazım zaten. Trafikten ulaşamıyoruz, ulaşsak geri dönüşümüzü düşünüyoruz, hareket edemez hale geldik.

        Nevra Serezli: Gideceğin yere 2 saat koyman lazım. Bazen de aksi gibi açık olacağı tutuyor, o zaman arabamın içinde çok vakit geçiririm. Utanırım erken gitmeye. Arabada müzik dinliyorum çünkü o kadar erken gitmek de çok ayıp. Pipirik bir tip olduğum için erken çıkarım hep evden. İyi ki tiyatrom yok, kafayı yerdim. Düşünebiliyor musun 20.00’deki oyun için 16.00’da evden çıkmam gerekirdi trafikte kalırsam diye.

        Hümeyra: Oyundan bir gün önce otelde kalırdın. (Gülüyorlar)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ