Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Anıl Emre, Panamaleaks'in perde arkasını yazdı

        Anıl EMRE/ HABERTÜRK PAZAR

        aemre@haberturk.com

        Dünyayı ayağa kaldıran Panama sızıntısı, aslında trilyonlarca dolarlık offshore buzdağının sadece görünen yüzü. Offshore şirket kurmak suç değil, mahallenizdeki manav bile bunu yapabilir. Peki amaç vergiden “kaçınmak” mı yoksa vergi “kaçırmak” mı? İşte bütün mesele bu… Tabii bir de kara para aklayanlar var!

        İki alışılmadık avukatın ortaklığıyla kurulan bir hukuk bürosu, Mossack Fonseca, günlerdir dünyanın gündeminde. Rahip olmayı düşleyen, sonra Birleşmiş Milletler’de 6 yıl çalışıp “dünyayı değiştiremediğini” gören Ramon Fonseca ile İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Panama’ya kaçan eski bir Nazi subayının oğlu Jurgen Mossack, 1986’da ortak oluyorlar. Panama’nın halen uyuşturucu kartelleriyle bağlantılı diktatör Manuel Noriega tarafından yönetildiği 1987 yılında, yurtdışına açılarak Virgin Adaları’nda ilk şubelerini açıyorlar. Offshore cennetinde işlerinin iyi gitmesi üzerine yeni offshore cennetleri aramaya koyuluyorlar…

        Panama, dünya ticaretinin aktığı kanalı ve hasırdan şapkaları dışında aslında pek bilinmeyen küçük bir Latin ülkesi. Son günlerdeki ilginin nedeni, “offshore” yani ikamet edilen ülke dışında ve genelde vergilerin sıfıra yakın olduğu “vergi cennetlerinde” şirket kurma hizmeti veren Panama merkezli hukuk bürosu Mossack Fonseca ve bu firmaya ait olduğu iddia edilen, yaklaşık 40 yıllık 11.5 milyon belgeyi kapsayan kayıtların sızması… Kayıtları inceleyen Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), belgelerde siyasi liderlerden krallara, Hollywood yıldızlarından futbolculara, mafya liderlerinden uyuşturucu baronlarına kadar çok sayıda isim geçtiğini, bunlar adına şirket kurulup yönetildiğini iddia ediyor. Nitekim İzlanda Başbakanı, 2007’de eşiyle ortak kurduğu offshore şirketteki hisseleri yıllar önce eşine devretse de baskıdan kurtulamadı, istifa etti. Milyonlarca belge arasında 214 bin 488 offshore şirkete ait bilgiler, e-posta trafiği, finansal kayıtlar hatta pasaport kayıtları bile bulunuyor. Mossack Fonseca kayıtlarındaki tüm isimlerin mayıs ayında yayınlanacağı, listede Türkiye’den de en az 101 isim olduğu belirtiliyor. Peki bu kayıtlarda tam olarak ne var? Bu hukuk bürosu ne tür bir hizmet veriyor? Yapılanlar yasadışı mı yoksa sadece etik dışı mı?

        (Vergi cenneti olarak bilinen VirginAdaları, cennet sıfatını fazlasıylahak ediyor)

        2 BİN NÜFUSLU VERGİ CENNETİ

        Önce iki avukatın hikâyesini tamamlayalım. 1994 yılında, Yeni Zelanda’ya bağlı 2 bin nüfuslu Niue Adası’yla anlaşıyorlar. Önce offshore şirket kurulmasına yönelik yasa çıkarttırıp sonra bu adada kurulacak şirketlere aracılık edecek tek firma olmak için 20 yıllık anlaşma imzalıyorlar. 2001’e kadar sorunsuz işleyen ortaklık, Yeni Zelanda’ya adanın para aklanmasına aracılık etmesi sebebiyle uluslararası alanda gelen baskılarla bozulunca, oradaki şirketleri yakınlardaki Samoa Adası’nda yeniden kuruyorlar. İddialara göre Mossack Fonseca’nın verdiği en önemli hizmetlerden biri de bu, regülasyonları takip edip sorun çıktığında şirketinizi anında başka bir vergi cennetine taşımak. Panama dahil yirmiden fazla vergi cennetinde şirket kurulmasına aracılık ediyorlar. Ancak Mossack Fonseca bu işleri tek başına yapmıyor. Dünyanın sayısız büyük bankasıyla çalışmadan bu kadar büyük bir offshore hesap ağı kurulabilmesi mümkün değil. Offshore şirketleri Mossack Fonseca kuruyor ancak ortada bir para aklama şüphesi varsa, bu eylem bankaların açmayı seve seve kabul ettiği hesaplar üzerinden oluyor. Offshore şirket kurma dünyada büyük bir sektör haline gelmiş durumda. Mossack Fonseca bu sektörün sadece yüzde 5’ini kontrol ederken, aynı hizmeti veren kendilerinden büyük 3 hukuk bürosu daha var.

        OFFSHORE MANAV

        Bir defa offshore şirket kurmak suç değil. Mahallenizdeki fırın, balıkçı, manav dahi offshore şirket kurabilir. Hatta İngiltere’nin Galler bölgesinde bir kasaba tam da bunu yaptı. Crickhowell isimli kasabanın esnafı, Apple ve Starbucks gibi global devlerin İngiltere’de sıfıra yakın kurumlar vergisi ödediklerini öğrenince, aynı yöntemi kendileri de uygulamaya karar verdi. Şirketlerinin merkezlerini Birleşik Krallık’a bağlı bir vergi cennetine taşımak için başvuruda bulundular. Amaçları orada kalmak değil, küçük esnaf olarak global devlerden daha fazla vergi ödüyor olmalarını protesto etmek. Google, Microsoft gibi sayısız dev şirket bu uygulamadan yararlanıyor. Geçen ekimde yayınlanan bir rapora göre, ABD’nin en büyük ilk 500 şirketine ait offshore hesaplarda toplam 2.1 trilyon dolar bulunuyor. Bunlar yıllar içinde biriken, ABD’ye getirmek istemedikleri kârlar. Çünkü söz konusu kârlar ülkeye sokulmak istenirse 620 milyar dolar vergi ödenmesi gerekiyor. Rapora göre sadece Apple’ın bu tür hesaplarda 181 milyar doları bulunuyor. Bu meblağ ABD’ye getirilse Apple’a 59.2 milyar dolarlık bir vergi faturası çıkıyor. Peki Apple vergi mi kaçırıyor? Kesinlikle hayır. Vergi kaçırmak ile vergi ödemekten kaçınmak farklı şeyler. ABD yasaları, ABD’de kurulu şirketlerin yurtdışındaki kazançlarını ülkeye getirmedikleri sürece vergiden muaf tutuyor. Bu kazançlar da düşük vergi oranlarına sahip ülkelerdeki offshore hesaplarda tutuluyor. Ancak 10 bin doların üstündeki tüm offshore hesaplar bildirilmek zorunda. Bildirdiğiniz sürece hesap açmak tamamen yasal. Söz konusu şirketler arasında yurtdışında en çok parası olan 30’unun kurduğu offshore şirket sayısı 1357’yi geçmiş durumda.

        NEDEN OFFSHORE ŞİRKET KURULUR?

        Birçok işadamının offshore hesapları tercih etmesinin vergiden kaçınmak dışında bir nedeni de varlıklarını kendi devletlerinden, kendi ülkelerinin yağmacı bürokratlarından korumak. Örneğin listede ismi olan Rus, Latin veya Afrikalı zenginlerin birçoğunun temel güdülerinin bu olduğu da iddia edilebilir. Öte yandan bürokratlar da bu işadamlarından çaldıkları paraları offshore hesaplarda tutabiliyorlar. Ekonomik olarak riskli ülkelerde yaşayanlarsa varlıklarına devletin el koyması, çekebilecekleri paraya sınır getirilmesi endişesiyle paralarını yurtdışına götürebiliyor. Ayrıca icra ya da boşanma davalarında mal varlığının bir bölümünü kaptırmak istemeyen milyarderlerin bu hesapları kullandığı biliniyor. Dolayısıyla Mossack Fonseca’nın müvekkillerinin offshore şirket sahibi olarak suç işlediklerini söylemek mümkün değil. Ancak offshore mekanizmasının para aklamak, saklamak ve vergi kaçırmak için kullanılabildiği de aşikâr. Bir suç örgütü lideri, isminin geçmediği paravan bir offshore şirket üzerinden açtığı banka hesabı sayesinde yasadışı olarak elde edilmiş kazançlarını finans sistemine sokabiliyor. Vergi kaçırmak isteyen biri de parasını direkt olarak kendi ülkesindeki bir bankaya yatırmak yerine offshore bir hesaba, muhtemelen sıfır vergi ödeyerek yatırdıktan sonra kendi ülkesinin finansal sistemine, mesela yabancı yatırımcı gibi dahil edebilir. Veya bir siyasetçi kâğıt üstünde bir şirketin hissedarı olarak görünmek istemediğinde, sahibi olmasına rağmen kayıtlarında adının geçmediği bir offshore şirket üzerinden istediği kadar hisse sahibi olabiliyor. Yine rüşvet ve diğer türlü yasadışı ödemelerin offshore hesaplar üzerinden yapılabildiği biliniyor.

        ESAD’IN KUZENİNE ŞİRKET KURMANIN BEDELİ

        Ramon Fonseca skandalın ardından Financial Times Gazetesi’ne konuştu. Şirketlerin asıl sahipleriyle bizzat muhatap oldukları durumların oldukça az olduğunu belirterek, regülasyonların daha hafif olduğu eski yıllarda bunların kimliklerini bile bilmediklerini söyledi. Ayrıca kurdukları şirketlerin vergi kaçırma, para aklama, terörün finansmanı gibi yasadışı aktivitelerde kullanılmamaları için tüm uluslararası protokollere uyduklarını ve birkaç aşamalı denetim mekanizmaları uyguladıklarını savundu. Ancak kırmızı bültenle arananlara ya da ABD Hazine Bakanlığı’nın kara listesindeki kişilere bilerek hizmet vermiş olmaları durumunda büronun başı ağrıyabilir. Örneğin Reza Zarrab’ın tutuklanmasına yol açan, ABD yaptırımlarını delmeye yardımcı olmak suçundan yargılanabilirler. Nitekim iddialara göre Beşar Esad’ın kuzeni Rami Makluf için Mossack Fonseca tarafından kurulan paravan şirketler, kendisinin kimliği ve kendisine yönelik yaptırımlar bilinmesine rağmen yönetilmeye devam edilmiş. Bu iş ilişkisi 2011’de sonlanmış. ICIJ bu iddiaların buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu söylüyor. Panama Belgeleri’nin daha çok canlar yakacağına şüphe yok.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ