Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Bayramda neler yapmalı?

        M. Fatih ÇITLAK / GAZETE HABERTÜRK

        Cenâbı-I Hakk’a hamd ü senâ Efendimiz’e (SAS) sonsuz salât ve selam olsun. Allah Teâlâ’nın rahmeti, bereketi, selamı üzerinize olsun.

        Kıymetli kardeşlerim! Mübarek ramazan ayı muhakkak herkese bir lütufta bulunmuştur. Gaflet, hata, yanlışlıklar ve ağır ihmaller vuku bulmuş olabilir. Şayet insan ramazan mevsiminden ayrılırken bu durumun burukluğunu, hüznünü hatta vicdan azabını çekiyorsa bilmelidir ki bu duygu ve his onda imanın bulunduğuna işarettir.

        Ramazanda oruç, namaz, iftar, sahur, fıtır sadakası gibi birçok güzel ibadet ve amele şahit olduk, duyduk, yaşadık. İnşallah bu amellerden nasiptar olmuşuzdur. Kişi, bu güzellikleri küçük görmedikten ve hakaret etmedikten sonra ne kadar eksik yapsa, hatta gaflete de düşse ramazan muhakkak ona bir güzellik bırakmıştır. Bendeniz bu ramazanda gayrimüslimlerde bile büyük bir merak uyandığı haberlerini aldım, bazılarının oruç tuttuğuna şahit oldum. Cenâb-ı Hakk bizleri mukaddesat ile alay etmekten, din ve imanı hafife almaktan, dinini yaşamaya çalışan insanları küçük görmekten muhafaza eylesin. Fakat bir fıkra anlatmadan geçemeyeceğim.

        'YARIN RAMAZAN!’

        Adamın biri cumadan cumaya namaz kılıyormuş. Bir gün hutbede hocaefendi cemaate duyuru yapmış: “Ey cemaat! Aman hazırlığınızı yapın he, inşallah akşama teravih kılacağız, yarın da oruçlarımızı tutacağız, yarın ramazan...” diyerek cemaati ikaz etmiş. Bizimki de hemen namaz çıkışında eline bir kâğıt kalem almış “Unutmayayım, not alayım bari” diyerek kocaman harflerle “Yarın ramazan!” ibaresini kâğıdına yazmış. Eve gelmiş, yatağının baş ucuna da bu notu koymuş. Hanımına da sıkı sıkı tembih etmiş: “Bana bak hanım, sakın bu kâğıdı elleme! Ramazan olduğunu unuturum diye not aldım.”

        Adam uykudan uyanıp bakıyormuş ki kâğıtta “Yarın ramazan!” yazıyor. “Bak unutmayayım, yarın ramazan!” diyerek o günü öylece geçiriyormuş. Bu durum her sabah aynı şekilde devam etmiş, yarın ramazan, yarın ramazan fakat oruç, namaz hak getire!

        Bir sabah davullar, zurnalar çalıyor, millet sokaklara dökülmüş, herkes birbirini tebrik ediyor. Adam şaşırmış, “Hanım ne oluyor böyle, bu ne kutlaması?” diye sormuş. Zavallı kadıncağız da “Allah (CC) seni ıslah etsin Efendi! Koca ramazanı yedin. Bayram geldi” demiş.

        Bizimki artık saflıktan mı yoksa hinlikten mi bilinmez, “Yahu koskoca mübarek ay ne çabuk geçti!” diye söylenivermiş.

        BAYRAMDA NELER YAPMALI?

        Kıymetli dostlar! Cenâb-ı Hakk inşallah ibadetlerinizi, taatlarınızı hayır ve hasenâtlarınızı kabul eylesin, hepimizin hatalarını Mevlâ affeylesin. Yalnız şunu unutmayalım ki bayramımız da Müslümanca olmalı. Yani bayramda fakir fukara gözetilmeli, aile büyükleri aranmalı, sorulmalı, şayet ahirete göçmüşlerse ailecek kabirlerine gidip ziyaret edilmeli. Meşhur üstadımız Yahya Kemal’in söylediği gibi “Biz göçmüşlerimizle, ölülerimizle beraber yaşarız.”

        Hem kendimiz, hem de çocuklarımız ezel ve ebed çizgisini bu bayramda da hatırlamalı. Fıtır, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olarak bildiğimiz bu güzel günlerin insanın ömrünün sonundaki güzel gidişe bir hazırlık olduğunu hepimiz bu ziyaretler vesilesiyle anlamalı.

        hiç konuşmuyorum, içki, kumar, sefih eğlencelerden bayramda uzak durmalı. Bayramımız Müslüman gibi olmalı. Allah (CC) muhafaza eylesin, kişi büyük günahlara müptelaysa, ramazanda nasıl saygı gösterip bunları yapmadıysa bayramda da bu çirkin fiilleri işlememeli, alenileştirmemeli, etrafına ve topluma kötü örnek olmamalı. Ev ziyaretlerinde, misafirlikte kimseye zorluk çıkarmamalı.

        Önemli bir husus da trafikte çok dikkatli olmalı ki bayram güzelliği çirkinleşmesin, sevinçler yerini hüzünlere bırakmasın. Hırs, dünya sevgisi, bencillik, acele ve telaş insanı şaşkına çevirir. Bayramın gelişiyle beraber yanlış alışkanlıklar ve nefsani gevşeklikler baş gösterir. Sonrasında kalp kırmalar, eğlenirken kırıp dökmeler, yolda, trafikte cinayetler, ölümler ve daha nice bizi üzen hadiseler netice olarak karşımıza çıkabilir.

        Bir insan Ramazan Bayramı veya esas adıyla Fıtır Bayramı’nı geçirirken bu günün Allah Teâlâ’nın bir lütfu olduğunu düşünürse sadece bu inancından dolayı bile sevap kazanır, yanlışlıklardan kendisini koruyabilir. Belki size tuhaf gelebilir ama Ramazan Bayramı’nda cemaatle namaz kılmanızın çok büyük faydalarını görürsünüz. Keşke hepimiz bunu yapabilsek.

        Sevinçler paylaşıldıkça artar, hüzünler paylaşıldıkça azalır. Bayramın geldiğini ancak paylaşarak hissedebiliriz yoksa bizler için bayram herhangi bir tatil günü olmaktan öteye geçemez.

        Bir ahbabımda görmüştüm güzel bir bayram âdetini. Her bayram çoluk çocuğunu toparlar, ya Darülaceze’ye yahut herhangi bir huzurevine gidip oradaki güzel insanlarla bayramlaşırlar. Hediyeler götürürler, çocukları o kimselerin sanki torunlarıymış gibi huzurevinde bulunanlara neşe saçarlar. Ailecek oradan dua alarak, kalplerinin derinliklerinde bayramlaşma zevkini hissederek bayram ederler. Ne kadar güzel bir âdet... Keşke bunu da yapabilsek.

        Velhasıl kıymetli kardeşler, bayramı insanlığımız için bir fırsata dönüştürmek neredeyse tamamen bizim elimizde. Dua almak, gözyaşı silmek tevazu ve muhabbetle insanlarla görüşmek... Kalplerin birleşmesi ve birbirimizi Allah (CC) için sevebilmenin büyük fırsatı... Gelin ramazanda başlayan bu güzelliği bayramla taçlandıralım. Şayet ramazanda bunu yaşayamadıysak bayramın güzel insanı olalım.

        Allah (CC) için birbirini sevenlere, şehit ailelerine, yetim çocuklara, iffetiyle ve muhabbetiyle helal dairesinde yaşayan tüm ailelere, memleketimin tüm güzel insanlarına ve bizleri dualarında hatırlayan herkese, hastalarımıza, ihtiyarlarımıza, hakikat yolcularına selam ederim. Dualarımız ve tebriklerimiz bizleri cennetlerde buluştursun. Allah Teâlâ hepinizden razı olsun.

        ASR-I SAADET’TE BİR BAYRAM GÜNÜ....

        Bir ramazan günü, Efendimiz (SAS) huzurunda bulunanlara raftaki karpuzu göstererek “Şunu keser misiniz, canım istiyor” buyururlar. Lâkin kime söylerlerse “Yâ Resûlallah (SAS)! Bugün ramazandır” cevabını alırlar. Hazret-i Ali (RA) meclise dahil olunca Efendimiz (SAS) kendisine “Yâ Ali! Bugün canım karpuz istiyor, şu karpuzu kes de yiyelim” buyururlar. Hazret-i Ali (RA) derhal kalkıp karpuzu kesmeye yönelince orada bulunanlar “Yâ Ali! Ramazan olduğunu unuttun herhalde!” derler.

        Bunun üzerine ilim şehrinin kapısı İmâm Ali (RA) “Ben ramazanı da, orucu da kendilerinden öğrendim. Bana ye derlerse yerim, tut derlerse tutarım!” diye cevap verirler. Bu cevap üzerine tebessüm eden Efendimiz (SAS) şöyle buyururlar “Hepimiz yiyeceğiz. Şimdi taraf-ı ilâhîden Cibril (AS) geldi, bugün bayram olduğunu haber verdi. Yalnız dikkat edin! Hepiniz Ali (RA) gibi olmaya çalışın!”

        AYET-İ KERİME

        EY Rabb’imiz! Bizlere hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırma, bize kendi katından rahmet bağışla! Şüphesiz ki sen çok ihsan sahibisin.

        Âl-i İmrân 8

        BAYRAM OLA

        Mevlâ bizi affede Gör ne güzel ıyd olur Cürm ü hatalar gide Bayram o bayram olur

        Merhamet ede Rahîm Dermanı vere Hakîm Lutfede lutf-i kadîm Bayram o bayram olur

        Hakk’ı seven merd-i şîr Kalbi olur müstenîr Allah ola destigîr Bayram o bayram olur

        Ganîler ede kerem Ref ola derd-i verem Sahî ola muhterem Bayram o bayram olur

        Tevhîd ede zevk ile Hakkı seve şevk ile Tasdîk inerse dile Bayram o bayram olur

        Lutfî’ye lutf u kerem Dâhil-i bâb-ı harem Dâimâ Allah direm Bayram o bayram olur

        Muhammed Lütfi Alvarlı Hazretleri

        HADİS-İ ŞERİFLER

        İ etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!” Hadîs-i Şerîf - Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî

        “Mü’min kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman, yolunu kaybeden kimseye yol göstermen ve yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırman da senin için sadakadır.” Hadîs-i Şerîf - Tirmizî

        “İki Müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce küçük günahları mutlaka affedilir.” Hadîs-i Şerîf - Ebu Dâvud, Tirmizî

        “Bir Müslüman’ın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani, bunlar karşılaşırlar da her biri diğerinden yüz çevirir. Bu ikisinden hayırlı olanı, diğerine önce selam verendir.” Hadîs-i Şerîf - Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Muvatta

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ