Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Depremi vücudundaki ağrılarla tahmin ediyor

        17 Ağustos depremi öncesinde vücudunda bir takım ağrılar başlayan ve bu ağrılara anlam veremeyen Mehmet Araç on yıl boyunca konusu için uğraştı. Sonunda ağrılarının sebebini buldu. Bunlar birer deprem işaretiydi..

        Öyle ki, depremin oluşmasına 24 saat kala nefes almakta güçlük çekiyor, aşırı yorgunluk hissediyor. Deprem olmasına 48 saat kala baldırları sertleşiyor

        Büyük depremlerin birkaç ay öncesi yüksek tansiyon problemi yaşıyor. Deprem olmadan kısa süre önce ayağının altında yanmalar oluyor. Deprem 200 veya 300 kilometre uzaktaysa ve büyüklüüğü de 4'ün üzerindeyse olduğu yerde uyuyor...

        PEKİ VÜCUDUNDAKİ DEĞİŞİMLER NE? MEHMET ARAÇ BÖYLE ANLATTI. TIKLAYIN

        Begüm ÇELİKKOL / HABERTURK.COM

        15 Mart 1963 Menemen/İzmir doğumluyum. Evliyim iki kızım bir oğlum var. Kendimize ait işyerlerimiz var. Eşim bayan giyimi üzerine bir iş yapıyor. Ben ise internet cafe işletiyorum.

        Bu yeteneğin farkına nasıl vardınız?

        17 Ağustos depreminden 3-4 gün önce çok şiddetli ağrılar yaşamaya başladım. Deprem olduğunda ağrıların depremle ilişkili olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Ne var ki depremden sonra vücudumda bir takım değişimler olmuştu. Bir süre sonra bu ağrıların depremle ilişkili olduğunun farkına vardım. Bu farkındalık çok uzun sürecek bir mücadelenin başlangıcıymış meğersem. On yıldır süregelen bir mücadele. Bir yandan gelen enerjileri ve değişimleri tespit etmeye çalışmak,diğer yandan bilim dünyasına kendini kabul ettirmeye çalışmak,korkuyla yaşayan insanlara yardımcı olmak. Zaman zaman bir şeyler yapabilmek varken hiçbir şey yapamayıp binlerce insanı ölümüne seyirci kalmak.

        İnanılması güç gibi görünüyor. Çevrenizi nasıl inandırdınız? Ya da ne kadar sürenizi aldı bunu başarabilmek?

        Çevremi inandırmak hiç kolay olmadı. Çünkü her depremin kendine has bir özelliği var idi. İlk başlarda bir çok depremi tespit ettim.Ve sadece kendi çevreme yakın olan depremleri bilebileceğimi sanıyordum.Düzce de olan yaklaşık bin kişinin öldüğü depremi iki saat öncesinden tespit ettim.O anki bilgilerimle sadece büyük deprem veya küçük deprem olacak diyebiliyordum.Çankırı da olan 5.9 luk deprem benim için dönüm noktası oldu.1 Haziran sabahı rasathane sayfasında deprem beklememe rağmen olmadığını görmek, beni çılgına çevirmişti.hemen rasathaneyi telefonla aradım.Bu deprem 120 saat periyodunu çözmeme vesile olmuştu. Rasathaneye mail atarak şiddeti 6 civarı bir depremi beklediğimi belirtim.Depremden sonra beni arayacaklarını düşündüm. Maalesef arayan olmadı ve ben rasathaneyi aradım. Kendilerine onlarca mail geldiğini, hepsini okumalarının mümkün olmadığını söyledi. Yetkili bir kişiyle görüşmek istedim, yetkili kişi de beni deprem konseyine yönlendirdi. O zaman için deprem konseyi başkanı sayın Tuğrul Tankut idi. Tuğrul hocayla iletişim oldu, netice almam mümkün olmadı. Bir sabah yine etkili bir enerjinin tesiriyle uyandım. Hemen rasathaneye faks çektim.7 Civarı bir deprem enerjisi aldığı aktardım. Faksı çektikten 2 saat sonra Japonya da 7 şiddetinde bir deprem oldu. İlk baştan bunu kabul edemedim. Menemen neresi Japonya neresi? Zaman, mücadele ve takipler neticesinde her şey netleşti. Başlarda bir çok kere çevreme mahçup oldum. Depremler beklediğim yerde ve zamanda olmuyordu. Bazı depremleri bilemiyordum. Her seferinde müthiş derecede kahroluyordum.

        Bingöl, İran depremleri çok net beklediğim depremlerdi. Ne var ki yer tespit edemiyordum. Doğal olarak yardım almam gerektiğini düşünüyordum. Enerji çıkış noktasına hareket edersem, merkez üsleri belirleyebileceğimi düşünüyordum. Aynı şekilde Endenozya’daki depremden 3-4 gün önce Rasathane ve Deprem konseyinden faksla yardım istedim.

        Büyük bir deprem olacağını biliyordum ama nerde olacağını bilmiyordum. 20.Aralık.2004’te çektiğim faksların fotokopisi web sitem de mevcuttur. Bilgiler netleştikçe çevremde meraklı insanlara çok net sonuçlar verdim.Tabii bu sonuçlar için çok emek sarf ettim.

        Şu an için durum; dünyada olan her büyük depremi önceden tespit ederim. Net sonuç vermek için depremin bana olan uzaklığı, derinliği çok önemlidir. Ayrıca yoğunlaşma, bilgileri kayıt altına alıp sürekli takip de gereklidir.

        Bize vücudunuzdan örnek verebilir misiniz? Mesela Marmara’daki 17 Ağustos depreminden önce vücudunuzda neler olmuştu?

        17 Ağustos depremi öncesi müthiş ayak ağrıları, dizlerimde yoğunlaşan ağrılar, bu ağrıların o an için depremle ilişkili olduğunu bilmediğim için detayları hatırlamam mümkün değil. Detaylar zaman içinde ortaya çıktığı için bugünkü bilgiler o gün için de geçerli olabilir.

        Hangi belirti nasıl bir depremi önceden haber veriyor?

        Depremle ilişkili programları nerdeyse hiç kaçırmam. Geçen gün televizyonda izlediğim bir bilim adamı şöyle demişti.17 Ağustos depreminden 15 gün önce Japonlarla beraber saha çalışması yapıyorduk.Üstelik deprem bölgesinde,kuyu sularını ve radon gazı ölçümlerini yapıyordu. Hiç bir deprem emaresine rastlamadık. Çünkü her depremin kendine has bir özelliği var. Sürekli tekrarlanabilir bir özelliği yok.Bu durum benim içinde geçerli.Hangi enerjinin depremi getireceğini anlayamazsınız.Enerjiler geldikçe taşlar yerine oturur. Çok yakında sandığınız deprem çok uzakta, çok uzakta olacağını sandığınız deprem çok yakında olabilir. Bazen de çok yakında olan deprem bağıra bağıra gelir. Çok detaylı bir konu.Özellikle çöküntü depremlerinde yer tesbiti çok dikkat gerektirir.

        Yakın bir zamanda nerede büyük bir deprem olacak?

        Yakın zamanda şiddeti 7 üstü bir depremin Japonya 36-141 Enlem boylam civarında oluşma ihtimali yüksek. Onun haricinde şu anda başka bir bölgede hazırlık yapan bir deprem söz konusu, dün Afganistan’da olan 6.2 lik bir deprem var. Hazırlık yapan deprem bu civarla ilgili olabilir. Yine Güney Amerika’da belirti vermiş olan yerler var. İyi bir takiple iyi sonuçlar verilebilir.

        İstanbul depremi yakın mı?

        2003 yılında çıktığım bir programda İstanbul depreminin çok uzak olduğunu belirtmiştim. Bence daha zaman var. Bilim adamları geçmiş depremlere bakarak ve saha çalışmasıyla bir takım bilgiler üretiyorlar. Beni fayların durumu pek ilgilendirmez. Çünkü ben bilgiyi, gelen enerjilere göre üretiyorum. Deneme yanılma yöntemiyle bilgimi sağlamlaştırıyorum. Orda tespit edilen faya göre İstanbul veya Tekirdağ açıklarında bir gün mutlaka büyük bir deprem olacak. Ömrüm olursa ve yaşarken bu depremler gerçekleşirse, o zaman depremin büyüklüğünü veya şiddetinin daha net söyleyebilirim

        Gördüğüm kadarıyla bir kitleniz var. Kaç kişi oldular şu anda?

        Gerçeği söylemek gerekirse, büyük bir kitlemin var olduğunu söyleyemem. Başlıca sebebi insanların ön yargıları. Görelim bakalım depremleri nasıl biliyorsun diye gelip beni takip edenler, iki veya üç gün sonra diyecek bir şey bulamıyorlar.

        Birde deprem tahmini rant olarak görenler. İnsanlar ölmesin deyip destek istiyorlar,yalanları çıkmasın diye benden bahsetmiyorlar.Çünkü depremi yerini,saatini ve şiddetini tespit edemedikten sonra yapılan tahmin hiç biri önemi yok.Yapılan tahminler ve öngörüler,tutarlı olmak zorunda.Deprem tahmini yapıp da bildiğini iddia ettiği depremlerle adını duyuran arkadaşlar bilemediği depremlerin de mantıklı açıklamalarını yapmaları gerekir. Benim cevabını vermeyeceğim bir soru yoktur.

        Sizin bir ekibiniz var mı? Varsa kaç kişiden oluşuyor? Kim ne iş yapıyor?

        Benim bir ekibim yok. Hiç bir zamanda olmadı.Yaptırdığım her işin ücretini insanlara ödemişimdir.Eğer bir ekibim olması gerekiyorsa bu ancak devletin yetkilileriyle olur. Çünkü bir depremi insanlara duyurmak için mutlaka devlet desteği gerekiyor.İzmir de yaşadığımız depremi sahur da tespit etmiştim.Sabahı deprem oldu.Bazı depremler yerini son anda belli edebiliyor.Bu durumda çok büyük arkadaş grubunuzda olsa hiçbir işe yaramaz.

        Bunun için bilim adamlarıyla görüştünüz mü?

        Bilim adamlarınla görüştüm. Bunların içinde konuya alakalı olan Berk Üstündağ ilk görüştüklerimden. Ahmet Ercan ile bir kez telefonda görüştüm. Bir daha görüşmek mümkün olmadı. Sayın Ercan’ın sitesine bir çok yazılar yazdım. Görmezden geldi. Alakasız davrandı.

        Burada adını sayamayacağım kamuoyunun tanıdığı bir çok bilim insanı beni tanır. Tüm çağrılarıma rağmen beni muhatap almaktan kaçınıyorlar. Bu konuya çözüm üretmeleri mümkün değil, ancak insanlara sağlıklı yapı yapmalarını telkin edebilmekten başka ellerinden bir şey gelmez. Sonuçta bende uzun yıllar süren, bilgi birikimim neticesinde konuşuyorum. Deprem tahmini çok riskli bir durum. Bu konuda yeterince bilgiye sahip

        Olmadan ortaya çıkanlar, bir süre sonra hüsrana uğramaları kaçınılmazdır. Yakın kaynaklı büyük bir deprem tahmini yaparlar ve bu deprem gerçekleşmez veya beklenen yerden uzak bir yerde gerçekleşirse altından kalkamayacakları bir külfetin altına girerler. Bedeli ağır olur.

        Bir de rüyalarla tahminleriniz var sanırım, yanılıyor muyum?

        Büyük depremden 15 gün önce bir rüya gördüm. Yüzlerce ölü, ölmüş insan ve bebeklerin üzerinde yürüyorum. Sabah kalktığımda rüyamı yorumladım. Yakında bir felaket olacağını bundan bizim etkilenmeyeceğimizi düşündüm ve anlattım. Deprem olunca gerçekten çok üzüldüm. Sonra kendi kendime çok kızdım. Acaba bir şeyler yapabilir miydim diye. Sonra deprem belirtilerini farkettim. Bilmediğim depremlerde müthiş strese giriyordum. Bir süre sonra

        rüyalarımda belirgin olan işaretler dikkatimi çekmeye başladı. Özellikle saat rüyalarını not alıyordum. Saatte gösterilen zamanı tarihe uyarlayarak o günü beklemeye başlıyordum. Bu bekleyiş sırasında fiziki değişimlerimi de yakın takibe aldım. Vücudumdaki birçok değişimi bu sayede

        farkettim. Örneğin Manyas depreminin tarihini ben siteme haftalar öncesinden yazmıştım. Birçok kişi bu depremi önceden bildiğini iddia etti. Hatta yanlış hatırlamıyorsam Şener Üşümezsoy bu depremden önce Radon gazının yükseldiğine dair basın toplantısı yapmıştı.

        İzlediğim kadarıyla sonuçları doğru biliyorsunuz.. Bunun üzerine son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ