Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Aşk bizden hesap soracak’

        Bugünün en büyük yerli “star”larının hayal bile edemeyeceği yerlerde şarkı söylemiş Ümit Besen. Türk filmi gibi bir hayat yaşamış, bunu şarkılarıyla anlatmış. Seneler sonra hâlâ dinlenen şarkılarının sırrı bu...

        Heja BOZYEL / HT PAZAR

        "Naif şarkılar" ekolünün kalan son neferlerinden Ümit Besen ile müziği, hayatını ve dostlarını konuştuk... Hatta bonus olarak evlilik hakkında öğütler dahi aldık.

        Sahneye ilk çıktığınızda bu kadar ünlü olacağınızı tahmin ediyor muydunuz?

        İnanın etmiyordum. Ama İstanbul'da sahneye çıkmam için teklif geldiğinde daha ümitli oldum. O hırsla geldim zaten. "En geç birkaç sene içinde bu işi başaracağım, herkesin tanıdığı bir insan olacağım" dedim. Hırslıydım. Çünkü sevdiğim kız başkasıyla evlenmişti...

        Yani Nikâh Masası, Bir Gelin Gidiyor gibi şarkılarınız gerçek hikâyelere mi dayanıyor?

        Tabii ki. Okul Yolunda da öyle. Bunlar hep yaşanmış şeyler olduğu için İstanbul'a bir hırsla geldim. Rahmetli Ferdi Özbeğen, nur içinde yatsın bu işe başlamış, ilk plağını yapmıştı. O beni ümitlendirdi. Onun plağı tuttuğu için arkasından bana teklif geldi. Yolumu açtı. Ben de 1980'de Şikâyetim Var albümünü çıkardım. 1978'de geldim İstanbul'a. Geldiğim günden beri, çaldığım yerler doldu. Ne kadar "Acaba benim yaptığım müzik burada rağbet görür mü, burası İstanbul" dediysem bile yanılmışım. O zamanın arabesk diye sınıflandırılan parçalarını piyanoyla çalmam herkesi farklı etkiledi. Biz de o şekilde plak yaptık. Daha ılgıt ılgıt, sakin bir müzik ve anlamlı sözlerle... O zaman ekibimiz de kuvvetliydi. Ben her plakta sözü müziği bana ait bir şarkı koyardım, gerisini diğer arkadaşlarımdan alırdım. Ahmet Selçuk'un sözleri, Selami Şahin'in bestelerinden, Cengiz Tekin'in, Selahattin Cesur'un güzel şarkılarından oluşurdu plaklar.

        'EŞİME HER ZAMAN AŞIĞIM'

        Siz İstanbul'a geldiniz, amaçlarınıza ulaştınız. Aşık olduğunuz kıza ne oldu? Yeniden karşılaştınız mı?

        Boşver, ne yapacaksın onu? Mâzi onlar. Ben şimdiki halimle çok mutluyum. Eşim var, 3 kızım, torunum var. O yüzden bir şarkımda dedim ki "Kavuştursaydı sana beni/Kalmazdı aşkın değeri/Her şeyde var bir hayır/Tanrı bilir işini..."

        Eşiniz için yazdığınız şarkılar var mı?

        Tabii canım. "Ne Kavgamız Biter Ne Aşkımız", "Yetmez ki Seni Sevmeye Bir Ömür Yetmez ki"... Kavga edince başka, sevgi dolu günlerde başka türlü şarkılar çıkıyor. Ama tabii ki eşimi çok seviyorum, ona her zaman aşığım. Evlilikte 30 seneyi devirdik.

        Sırrınız ne?

        Birbirimizi eften püften şeyler için üzmüyoruz. En büyük kavgamız "Yemek niye fazla tuzlu" gibi şeylerden... Ben küs durmayı sevmem. Bir insanla ömür boyu birarada durmayı görev edindiyseniz, küs geçirdiğiniz zamanın boşa gittiğine inanıyorum. 1 - 2 ay küs kalırsın ama gerçekten aşıksan zaten bırakamayacaksın, barışacaksın. O zaman niye küsüyorsun? Gurur meselesi yapıp arkayı dönmek olmaz. Ben sinirliysem o susar, o sinirliyse "Aman" derim, "sinirlenme, sağlığına zarar gelecek."

        Nasıl tanışmıştınız?

        Grup halinde beni Taksim'deki Lalezar'da dinlemeye gelmişlerdi. Orada tanıştık... Tavlamak çok zor oldu çünkü benim hayranım değildi. Arkadaşlarına uyup gelmişti. Oturdukları balkona çiçekler attım, önce arkadaşlarını tavladım ki eşimin telefon numarasına ulaşabileyim... Roman gibi bizim bu zamanlara gelişimiz...

        Nasıl evlenme teklif ettiniz?

        Şimdi insanların evlenme teklif edişine de şaşırıyorum! Yahu bir insanı seviyorsan o zaten evlenme yolundadır. Öyle diz çöküp, "Al şu tek taşı" diyerek evlenme teklif etmedim. Evlenmekle ileri dönük hayallerimizi gerçekleştirdik.

        EVLİLİKTE BAŞARI FORMÜLLERİ

        Torun sevgisi nasıl?

        Torunumu çok seviyorum o da bana "Aslan dedem" diye sarılıyor. O dünyalara bedel.

        Kızlarınıza evlilikle ilgili öğütler veriyor musunuz?

        Tabii ki. Evlendiğin kişiyi kendine bağlamak istiyorsan fazla üstüne düşme. Çok sıkma, kıskançlık yapma, kendinden emin ol, o her zaman sana sarılacaktır. Öbür türlü itici olursun. Kızlarımız bu formüllü yaparlarsa evlilikleri daha başarılı olur.

        O zaman erkekler neler yapmalı?

        O da aynı. Erkek de kendinden emin olacak ve bir hanıma nasıl davranılacağını bilecek. Onun nazik bir çiçek olduğunu unutmaması lazım. Arada jestler yapmalı. Bu küçücük bir kır çiçeği bile olabilir. Hiç olmazsa haftada bir gününü başbaşa dışarıda geçirmeye ayırmalı. Devamlı eve gelip bigisayarın başına geçen insanlardan olmamak lazım.

        'BENİM EŞEĞİ SENİN MASAYA BAĞLAYALIM'

        80'li yıllarda konserler nasıldı?

        1982'de Türkiye'yi dolaştım sonra Avustralya, Amerika, nerede dilimizden anlayan biri varsa oralarda büyük salonlarda, özel balolarda konserler verdim. "Gurbet Kervanı" adı altında Almanya'da büyük konserler verdik. Müslüm Gürses, Vahdet Vural, Neşe Karaböcek, Kamuran Akkor, Fatma Girik, Ahmet Selçuk İlkan, Gökhan Güney... Çok büyük bir kadroydu. Birkaç sene üst üste bu tekrarlandı.

        O dönemin en meşhur sahnesi olan Fuar'da da adınız vardı...

        Evet. Rahmetli Barış Manço ile aynı sahneyi paylaşıyorduk. Bana hep "Senin masan var, benim eşeğim var. Benim eşeği senin masaya bağlayıp fotoğraf çektireceğiz" derdi. O zamanlar onun Arkadaşım Eşek şarkısı, benim de Tahta Masa ve Nikâh Masası ünlüydü. Neşe Karaböcek, Bedia Akartürk, Erol Evgin, Barış Manço, İzzet Altınmeşe... Çok güzel günlerdi.

        En unutulmaz konseriniz hangisiydi?

        İngiltere Palladium konserini hiç unutmuyorum. Sezen Aksu, ben ve Emel Sayın sahne aldık. "Türkiye'nin 3 devi" diye afiş yapmışlardı. Ben piyanonun başındayken İngiliz Orkestrası bana eşlik etti. Çok şık, muhteşem bir şeydi...

        'Askerde kendimi özgür hissettim'

        Çocukluğunuz nasıldı?

        Adana Osmaniye'de babamın disipliniyle yetiştim. 19 yaşındayken bile gece sinemaya gitmek için annem babamdan izin alırdı. Yoksa hava karardıktan sonra eve giremezdik. Askerdeyken daha özgür hissetmiştim kendimi. Ama müzik anlamında babam bana çok destek oldu. O zamanlar org almak bir araba parasıydı. 19 bin liraya bir Anadol alınıyordu. O paraya org almıştı bana.

        Anadol demişken, sizin büyük bir otomobil tutkunuz varmış...

        Otomobil tamir atölyesi vardı babamın, ben de tornada çok çalıştım. Araba merakım da oradan geliyor. Öbür tarafa kimse bir şey götürmüyor. Benim zevkim arabaysa en lüksüne en pahalısına binmek için gözümü kırpmam, parayı yatırırım. Hep de öyle yaptım. Rahmetli Ferdi Özbeğen bana hep "Bu arabalara bu kadar para veriyoruz, bir gün camii avlusunda dileneceğiz" derdi. Bir gün gelip beni evin önünden Jaguar'la aldı. 1986 yılıydı. Bir hafta geçmeden ben de aynısından aldım!

        Müzik piyasasında şimdi böyle dostluklardan ziyade rekabet var sanki. Siz birbirinizi rakip olarak görmediniz mi hiç?

        Öyle örnekler beni üzüyor. 3 günlük dünya, hepimiz birbirimize destek olmalıyız. Ben kimseyi rakip olarak görmesem de gizli bir rekabet hali vardı. Daha doğrusu medya bizi o hale soktu. İkimizin de suçu piyano çalmamız mıydı? Yine de tatlı bir rekabetimiz vardı. Birbirimizi kutlamayı hep bildik.

        'Hiç aktör olmadım'

        Bir yandan da sinema kariyeriniz var...

        Ona daha çok sinema deneyimi denebilir. O zamanlar klip yoktu, televizyon kanalı bir taneydi... Bir yerde kendimizi göstermemiz gerekiyordu. İlk başta sağ olsun Selim Soydan beni sinema dünyasına soktu. Uzun metrajlı klip gibiydi o filmler. O zamana kadar sinemada, televizyonda izlediğim kişilerle çalışma şerefine eriştim. Münir Özkul'la aynı filmde oynamak hayal bile edilemeyecek kadar güzeldi mesela. Ama kendimi aktör olarak görmedim. Sadece rejisörün dediğini yaptım.

        'I Love You'

        Hiç yapmasaydım dediğiniz şarkınız var mı?

        Bir tek "I Love You" şarkısını istemeyerek okumuştum. "Benim fanatiklerime ters gelir" demiştim. Plak şirketinin dayatmasıyla yapılmıştı. Ben sadece Türkçe bölümlerini okumuştum. Çok ses getirdi. Aslında insanlara "Seni seviyorum, I Love You" demek kötü bir şey de değil. Türkçe anlatamazsan İngilizce anlatıyorsun.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ