Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar "Neye yanlış dediysem yaşadım"

        MURAT GÜLOĞLU - HT PAZAR

        Güliz Onursal, İstanbul cemiyet hayatının en güzel kadınlarından biri. Gazetelerin, dergilerin "sosyete" sayfalarında boy boy fotoğrafları yayınlanıyor ama bugüne kadar neredeyse hiç konuşmadı. Güliz Onursal, kaybettiği ilk bebeğini, özürlü ablasını, ilişkilerini, acısıyla tatlısıyla hayat hikâyesini anlattı. Sonra da kızı Merve Hasman'ın objektifinin karşısına geçip nefis pozlar verdi.

        Güliz Onursal kimdir?

        Fani bir insan evladıyım. Bu dünyadan geçen bir yolcu.

        Eh sohbetin gidişatı da az çok belli oldu. Uhrevi mevzular, felsefe falan filan...

        Yoo, o kadar çok felsefeye girmemize gerek yok.

        Peki o zaman anlat, nasıl oldu Nurettin Hasman'la tanışmanız?

        Ay çok gençtik. 16-17 yaşındaydık.

        Aynı okulda mıydınız?

        Yok mahalleden. Nurettin yurtdışında okuyordu, İsviçre'deydi, ben istanbul'da Avusturya Lisesi'nde. O beni çok beğenirmiş ama benim ondan haberim yoktu.

        Aa mektuplar falan da mı yoktu?

        Sonra aradaki arkadaşlar vasıtasıyla haberler gönderildi. 17 yaşında falan iyiden iyiye atağa kalktı... (Gülüyor...) Lise sona geçtiğim yıl ilişki başladı.

        'HİÇ YAŞINDAN BÜYÜK BİR KIZ OLMADIM'

        Sen nasıl bir kızdın o zaman?

        Mahallesinden dışarı çıkmayan, çocuk ruhlu. Hiçbir zaman yaşından büyük bir kız olmadım.

        Çocuk ruhun devam ediyor hâlâ...

        Aynen. "Çocuk" denecek yaşta da evlendim zaten. 20 yaşındaydım. Liseyi bitirince nişanlandık, üniversitede evlendik.

        Kim kimin peşinden koştu?

        Nurettin benim peşimden koştu tabii ki!

        Çok koştu mu?

        Valla onu kendisine sormak lazım. Gıyabında konuşmayayım.

        Neler yapıyordu seni tavlamak için?

        Otomobille sürekli evin önünden geçerdi. Nereye gitsem oradaydı... Ortak ardaşlarımız vasıtasıyla yaklaşmaya çalışıyordu. Ben de "Olmaz" diyordum.

        O dönemler flört etmek filan gibi dertlerin yoktu sanırım...

        Hiç yoktu. Flörtüm de yoktu zaten. Öyle bir derdim de yoktu. "Evlenmeyeceğim" derdim...

        Haydi canım, sen mi derdin böyle?

        Evet, liseyi bitiriceğim, üniversiteye gideceğim, çalışıcağım, iş kadını olacağım... Öyle bir tavır içindeydim.

        'SENİNLE FLÖRT ETMEK İSTİYORUM'

        O dönemden hâlâ görüştüğün kızlar var mı cemiyetten?

        Çiğdem Kayalı, Şebnem Çapa çocukluk arkadaşlarım. Cem Hakko'yla da çocukluktan Yeşilköy'den tanışırız. Sonra Avusturya Lisesi'nden Ayşegül Dinçkök var.

        Önceliğin dersler, gelecek, kariyerindi öyle mi; bu mudur yani?

        Tamam ilgi hoşuma gidiyordu, gitmez olur mu? Ama önceliklerim farklıydı.

        Peki Nurettin nasıl cesaretini toplayıp harekete geçti?

        Hiç unutmuyorum, bir gün telefon çaldı. "Ben Nurettin" dedi, çok şekerdi. Seninle flört etmek istiyorum, çok seviyorum gibi şeyler söyledi. Çok tatlıydı.

        Hoşuna gitti yani...

        Tavrı, samimiyeti, içtenliği çok hoşuma gitti.

        Ne zaman geldi telefon...

        Yaz sonuydu. İsviçre'ye dönecekti.

        N'aptın telefon gelince, elin ayağın dolaştı mı?

        Çok heyecanlandım. O an ne cevap verdim hatırlamıyorum.

        "Ben de sana âşığım" falan demişsindir belki?

        Yok canım. Bir konuşalım, görüşelim falan... Sonra yavaş yavaş flört etmeye başladık. Ama flört de bizim zamanımızın flörtü yani. O dönemler çok daha naifti.

        E nasıl yürüdü ilişkiniz?

        Telefonlarla... Ha bir de kartlar... Muhteşem kartlar gönderirdi Nurettin. Şaheserdi her biri. Sadece tatillde yüz yüze görüşebiliyorduk.

        'GÜZELLİĞİMİN FARKINDA DEĞİLDİM'

        Neyse, o zamanlar çapkın mıydı acaba Nurettin Bey'in?

        Bilmem, hiç tanımıyordum ki.

        Çok üstünde durmadın o halde bu mevzuların; senden uzaktaydı diye...

        Aynen.

        Peki annenin haberi var mıydı Nurettin'den?

        Tanıştılar. Babamı erken kaybettiğim için annen haklı olarak biraz fazlaüstüme düşerdi.

        Sendeki korumacılık da annenden mi geliyor?

        Evet ama o biraz daha farklıydı. Tek başına bir anne... Ağabeyim de Amerika'ya gitmişti.

        Ablanın sağlık sorunları hep vardı galiba?

        1 buçuk yaşındaüstüne çay döküldü. Yandı, ondan sonra da özürlü kaldı.

        Sen de güzel kızsın, annen ister istemez ipleri sıkı tutuyordur.

        Güzelliğimin farkında değildim ki.Ciddiye de almadım hiç. İnek öğrenciydim ben. Sadece cumartesileri dışarı çıkabilen, hava kararmadan eve dönmek zorunda olan bir kızcağızdım.

        Ne kadar sürdü bu?

        Nurettin'le flört edip nişanlanana kadar devam etti. SonraannemNurettin'le tanışmak istedi. Çok sevdi ve vefat edene kadar oğlu yerine koydu. Çok düşkündüler birbirlerine.

        'İLK BEBEĞİMİ KAYBETTİM'

        Evliliğiniz bittikten sonra Nurettin Bey'i magazin sayfalarında görmeye başladık. Evliyken aldatma mevzusu oldu mu?

        Hiç şahit olmadım. Çok sevdiğim bir insandır hâlâ.

        İlk evladınız bir erkek. Ama 20 günlükken yaşamını yitiriyor...

        Evet, çok çabuk hamile kaldım. İlk bebeğimi kaybettim. Çok zordu. Nurettin'le beraber üstesinden geldik. Hemen sonra kızlar dünyaya geldi.

        Ne kadar sürdü evlilik?

        16 sene.

        Niye ayrıldınız ki, güzel gidiyormuş her şey?

        Çok dostça ayrıldık. Kavgamız gürültümüz olmadı. Hayata bakış açılarımız değişti belki, belki farklı şeylerden keyif almaya başladık. Ayrıldıktan sonra bile beraber seyahatlere gittik. Çocuklar hafta sonu bende olacak, 2 gün sende olacak gibi tartışmalarımız olmadı.

        Para, pul, nafaka işleri de bozmadı galiba sizi?

        Olmadı öyle şeyler.

        'NURETTİN ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞUM'

        Şimdi nasıl aranız?

        Bugün bile hâlâ en iyi dostlarımdan biridir. En sevdiğim insanlardan biri o. Nurettin üçüncü çocuğum.

        Ne? Hâlâ mı?

        Artık kızlara devrettim.

        Aynı ilgiyi görüyor musun Nurettin'den?

        Her zaman. En yakın akrabayız birbirimiz için, o da öyle söyler.

        Cinsel çekim anlamında peki...

        Öyle bir şey yok.

        Ayrılık sonrası o yaşadığı ilişkilerle ön plandaydı. Hiç kıskandın mı?"Kızların var, kendine çeki düzen ver" diye uyarmadın mı? Kulağını çekmek istediğin olmadı mı?

        Hayır. Herkes istediği hayatı yaşamakta özgür. Kimse kimsenin malı değil. Kimse kimsenin ilişkisine müdahil olmadı. Olmamalı da...

        Kızlar ayrılmanıza tepki gösterdi mi?

        O kadar güzel anlattık ki o dönemi onlara.

        Kaç yaşındaydılar?

        13. Aslında kötü bir yaştaydılar. Mümkün mertebe hissettirmemeye çalıştık. Ayrılık sonrası birlikte yemeğe çıkıp seyahatlere gittik. Kızlar bendeydi ama istedikleri zaman babalarına giderlerdi.

        Peki boşandıktan sonra yalnız kalma sürecin oldu mu?

        Hâlâ yalnızım. Evet, birkaç erkek arkadaşım oldu. Güzel birliktelikler yaşadım ama bitti. Ve defterler kapandı.

        'ÖĞRENSEM YALNIZ OLMAZDIM'

        Nasıl bitiyor senin ilişkilerin?

        Bitti mi bitiyor.

        Peki senin için ilişkinin süresi ne kadardır?

        Bitmesi tavırla ilgili bir şey. Rutine girmemeli ilişkiler.

        Rutine girmemek için sen bir şey yapıyor musun mesela?

        Hayır. Ben öğrenemedim bu işleri. Öğrensem yalnız olmazdım. Beceremiyorum...

        Ama yani beceremiyorum deyip de...

        İlişki özürlüyüm herhalde.

        "İlişki özürlüyüm" deme, uzun ilişkiler yaşayan birisin çünkü...

        Evet ama neticede ilişki özürlü olduğumu biliyorum. Başarısızım bu konuda.

        Yahu kendine haksızlık ediyorsun...

        Haksızlık mı bilmiyorum. Böyle yaşanması gerekiyormuş belki de...

        Kıskanç mısın?

        Öyle çok kıskanç biri değilim. Ben özgürüm, karşımdakini de özgür bırakırım.

        Bu iyi bir şey mi? Bir yerde sahiplenilmek ister insan.

        Mutlaka ama bunun bir dozu vardır.

        'ERKEĞİN HAYRANLIK UYANDIRMASI LAZIM'

        Ne tarz adamlardan hoşlanıyorsun?

        Tarz seçiciliğim yok. Her kadın gibi güçlü erkekleri seviyorum. Ama bu gücün bir tanımı var: Güç, para demek değil. Bu bir tavır da olabilir, yaklaşım da, başarı da...

        Yani hayranlık uyandırması gerekiyor?

        Evet, hayranlık uyandırması lazım.

        Senin tipin hangisi?

        Öyle bir şey yok.

        Yani saçı başı, kası, göbeği, otomobili, saati falan...

        Güldüren erkek durumu vardır ya... Benim için de geçerli. Zeki olması lazım. Yeni dünyalar, pencereler açacak. Beni dolduracak, yeni şeyler öğretecek. Hayatım boyunca kursa gittim ben, öğrenmeyi severim.

        Maymun iştahlılık var mı?

        Var. Çabuk sıkılıyorum.

        Neden?

        Bilmiyorum, karakter özelliği herhalde.

        Bakımlı erkek dersem?

        Diş çok önemli benim için. Sonra eller, gözümün içine bakması ve ayakkabıları.

        'İLİŞKİYE BAŞLAMADAN KIZLARIMLA KONUŞURUM'

        Yeniden evlenmeyi düşündün mü?

        Hayır. Önceliğim hep kızlarımdı. Benim için onları düzgün bireyler olarak yetiştirmek önemliydi.

        Oldular mı sence?

        En büyük gururum onlar. İyi insan olduklarına inanıyorum öncelikle.

        Gayet de güzel anlaşıyorsunuz, şahidim.

        Onlar hem kızlarım hem de en iyi arkadaşlarım.

        Peki baş başa dertleşir misiniz?

        Her şeyi konuşuruz. İlişkiye başlamadan önce ya da ilişkimin her aşamasını önce kızlarımla konuşurum

        Onay alır mısın?

        "Onay" demeyelim ama fikirleri benim için çok önemlidir.

        "Ya anne bu adamı da nereden buldun" durumu oldu mu?

        Hiç olmadı. Ama olursa, yani hoşlarına gitmezse, düşüncelerini önemserim. Çok açığızdır birbirimize. Büyük konuşmayayım, hiç yalan söylemediler bana.

        'Neye yanlış dediysem yaşadım'

        Bir başöğretmen halin var, ne zaman kırmaya başladın bunu?

        Evliliğim bittikten sonra, yaşadıklarım sayesinde yumuşamaya başladım.

        Sürekli yenileniyorsun kendini...

        Yeniliği seviyorum. İnsanın kendini tanıması, kompleksleriyle, hatalarıyla yüzleşebilmesi önemli... Negatif mevzular daha kolay büyütüyor insanı.

        Peki boyunca kızların vardı, senden daha genç bir erkekle ilişki yaşadın. Bu durum seni ya da kızları etkiledi mi?

        Hayır, onları etkilemedi. Yaşanması gereken şey bir şekilde yaşanıyor. Ama ben neye yanlış dediysem yaşadım.

        Ama yaşadın?

        E tabii... Kurallar var ama hayatı geldiği gibi yaşıyorsun neticede. Eskiden çok doğru bulmadığın şeyler de oluyor. Köşelerini törpülemişsen, daha kolay kabul ediyorsun. Sonra yaşadıklarından birtakım dersler çıkarıyorsun tabii. Eskiden hayatı çok ciddiye alırdım. O kadar da ciddiye almaya lüzum olmadığını gördüm. Efendi gibi, kimseye zarar vermeden yaşadıysan, tamamdır.

        Bugün olsa yine aynı şekilde yaşar mısın?

        Hayatın ne getireceği belli değil ki... "Bir daha kendimden küçük biriyle beraber olmayacağım" desem garantisi yok ki, altına imza atamam. Net kurallar koyarak yaşamayız hayatı.

        Nurettin Hasman da genç bir kadınla birlikteydi.Biraraya geldiğinizde ilişkinizi konuşur muydunuz?

        Hayır. Öyle yaşanması gerekiyormuş, yaşandı, bitti.

        'İtikat sahibiyim'

        Kendini güzel mi bulursun seksi mi, çekici mi?

        Hiçbir zaman kendimi çekici yahut güzel bulmadım.

        Ama çevrende sana hayran olan erkek ve kadınların olduğunu biliyorum...

        Kendimle ilgili bir tek şeyi biliyorum, benim enerjim iyi.

        İnsan seçer misin?

        Allah'a bin şükür en büyük servetim önce kızlarım, sonra da dostlarım.

        Katıksız dostluklar yani...

        Evet 3-4 kişim var ki, onlarsız yaşayamam.

        İnanç durumun nasıl?

        İtikat sahibiyim. Dua ederim. Kendimi tamamen O'na teslim etmiş bulunuyorum.

        Para nedir senin için?

        Parayı hiç sevmezdim ama yaşlılıkta önemli ve gerekli. Çocuklarıma muhtaç ve yük olmak istemiyorum.

        Yani bu konuda da netsin. Kimse kimsenin malı değil?

        Onların bir hayatı, aileleri olacak. O dünyanın içinde tabii benim de yerim var ama onlara külfet olmak istemem...

        "Kimseyi yargılamadan, yoluma devam edeyim" diyorsun...

        Beni de yargılayıp eleştirmesinler. Yargıyı çoktan kaldırdım hayatımda.

        Ayet de "Senin dinin sana, benim dinim bana" der.

        Bitti, bu kadar.

        'Tabii ki parasızlık çektim'

        Parasızlık çektin mi?

        Tabii ki parasızlık çektim. Çok kötü süreçlerden geçtik. Özürlü bir ablam vardı, annem hayatını ona vakfetmişti. Dolayısıyla benim için çok kutsaldır. Tırnağı olamam ayrı ama kuvvetimi onun genlerinden almışım. Mücadele ettim, bugün de iyi bir noktada görüyorum kendimi.

        Kuyruğu dik tuttun yani. Peki şu anda nasıl geçiniyorsun?

        Çalışıyorum. Hem yaz okulu organizasyonu yapıyorum hem de can dostum Dilek'le (Toner) çanta dizayn ediyoruz. Önceleri hobimizdi. Biraz zor, kötü bir dönemimdi.

        Nasıl kötü bir dönemdi?

        Kötüydü işte... Hayatla hesaplaştığım bir dönem.

        Depresyonda mıydın?

        "Depresyon" demeyelim. İçime döndüğüm bir dönemdi.

        İlişkinle ilgili bir şey miydi?

        Sayılır, olabilir... Evet. Rafya çanta ördürmeye başladık. Çantalara bir isim koyduk, Maia. Sonra "Bunları insanlarla tanıştıralım" dedik. Dr. Özlem Cankurtaran'ın başkanlığını yaptığı Çaba Derneği'nin kermesine katıldık. Çantalarımız orada görücüye çıktı. Çok ilgi gördü. Satılmaya başladı. Kışın süet, yazın rafya çanta yapıyoruz. 9 Mayıs'ta Çaba Derneği'nin kermesinde yeni modellerimizi tanıtacağız.

        'Mükemmeli ararken iyiyi kaçırıyorsun'

        Peki erkeğin kul köle olmasını itici mi bulursun?

        İtici. Sahip çıkması güzel bir şey. Ama o tarz erkekler cazip gelmez.

        Arıza erkek seviyorsun...

        Kadınlar genelde arıza erkek sever.

        Nedir peki bu arıza sevgisi ya?

        Kaçması demek değil.

        Uğraştıracak mı?

        Evet uğraştıracak. Ama bu 3 gün aramayacak demek de değil. Bundan bahsetmiyorum.

        Zekâsıyla fark yaratacak o zaman...

        Sürprizli, mizah anlayışı yüksek olacak. Evdeki koltuktan da sıkılıyorum 6 ay sonra. Yani hiçbir şey rutin olmayacak.

        E sen de arızasın bu durumda...

        Arızayım.

        Arıza ama o sevgi ve güvenden tam not alacak...

        Mutlaka...

        Bir adama kendini bırakman için ne gerekiyor?

        Kalbimi açmam için güvenmem gerekiyor. O da kolay değil.

        Adamı sınava alır mısın?

        Bugüne kadar yaptığım söylenemez.

        Keşkeler yorucudur belki ama "Yaşamasaydım" dediğin şeyler...

        İlişkiler adına değil ama hayatla ilgili keşkeleri olmaması gerek insanın. Yine de insanız, tabii ki birtakım pişmanlıklarım var.

        Ne gibi?

        İş hayatında daha aktif olabilirdim. Sinema, TV, tiyatro yani bu gibi şeyler hep içimde kaldı. Bu konuda "Keşke" diyorum. Keşke teklifleri değerlendirseydim.

        Geç kalmış sayılmazsın.

        Her an her şey olabilir. Her şeye açığım.

        Mükemmelliyetçi bir tarafın var değil mi?

        "Yapabilir miyim, becerebilir miyim konuşabilir miyim, o cümleyi yanlış söylersem, şu kelimeyi yanlış vurgularsam" diye düşünürken kendime zarar verdiğimi gördüm.

        Katılır mısın bilmem amamükemmelin ortaya çıkabilmesi içinkusur gerekiyor.

        Yüzde 100. Mükemmeli ararken iyiyi kaçırıyorsun.

        Fransızların dediği gibi "Le mieux est l'ennemi du bien", yani mükemmel iyinin düşmanıdır.

        Aynen öyle.

        Domuz musun?

        Hayır...

        Kuzu musun, kedi mi?

        Kedi olabilirim.

        'Aşk=Tutku+cinsellik'

        Kısmet bulma durumları oluyor mu?

        Yok.

        Aşk nedir senin için?

        Tutku ve cinsellik. Ama işin içine cinsellik ve tutku girince, sahiplenme, kıskançlık, çatışmalar başlıyor. Onlar olmadan da keyifli bir şekilde yaşanabilir aslında.

        İlişkilerin böyle mi nihayetlendi?

        E tabii.

        'Abuk sabuk şeyler yapabilirdim'

        Güzel ve çarpıcı kadın kimdir senin için? "Şunun yerinde olsam" dediğin bir kadın var mı?

        Hayatımdan memnunum. İdolüm Madonna.

        Niye?

        O kadında bir başka seksapellik var. Duruşuyla, geçmişteki o protest haliyle tek geçerim.

        Senin de protest bir halin var...

        Var ama hiçbir zaman ortaya çıkaramadım.

        Neden?

        Biraz toplum, aile baskısı, çok küçük yaşta evlenip anne olmam durdurdu beni belki... İyi de oldu. Abuk sabuk şeyler yapabilirdim.

        "Abuksubuk" derken, marjinal şeyler mi?

        Bir tarafta marjinal Güliz, bir tarafta da sevgi budalası Güliz, bir tarafta anne, bir tarafta sevmediğim bir imaj olan sosyetik Güliz var. Bunların hepsini idare etmekte bazen zorlanıyorum.

        Sosyeteye nasıl girdin?

        Vallahi bilmiyorum. Bizim gezdiğimiz dönemlerde çok fazla gidilecek yer yoktu. Küçücük bir kitleydik. Bir Şamdan vardı. Celal-Şebnem Çapa çok yakın arkadaşlarım, hep beraberdik. Öyle başladı. Özellikle "Sosyeteye gireyim" demedim.

        Evliliğin süresince oluyor bunlar...

        Nişanlıyken ve evlendikten sonra. Resimler çekiliyordu dergilerde falan. Öyle öyle devam etti.

        'Kendimi de, herkesi de affettim'

        Dinlediğin müziğe de yansıyor mu protest ruh halin? Ahmet Kaya'yı çok severek dinliyorsun...

        Dinliyorum tabii, çok da seviyorum. Freddie Mercury'yi de çok seviyorum, Ebru Gündeş'i de dinliyorum, Ajda'ya da bayılıyorum. Arada klasik müzik dinliyorum. Operalara giderim. Çocuklarla pazar sabahı ritüelimizdi opera ve klasik müzik. İkizleri ilk Carmen'e götürdüğümde 5 yaşındaydı zavallılar. Bugün hâlâ çok severek dinlerler.

        Senin genç kızlık kurallarından kızların da nasibini aldı mı?

        Tabii ki... Gece çıkmaya 18 yaşında başladılar, o da babalarıyla.

        Kendine aferinlerin var mı?

        Kızlarım. Korku ve endişeleri hayatımdan kaldırdım. Mümkün olduğunca güzel şeyler düşünmeye çalışıyorum.

        Affedemediklerin?

        Kendimi de, herkesi de affettim. O anlamda ruhum özgür.

        Dizi izliyor musun?

        "Sadece belgesel izlerim" diyen kesimden değilim. Merhamet, Kuzey Güney, Muhteşem Yüzyıl, Yer Gök Aşk gibi sevdiğim dizilerim var.

        Romantik misin? Şiir okur musun ya da yazar mısın?

        Yazmam ama okurum, şiiri çok severim. Orhan Veli ve Özdemir Asaf hastasıyım. Açıp açıp yatakta okurum ikisinin şiirlerini.

        Çaba Derneği'nin kimsesiz çocuklar yararına yaptığı eğitim yuvaları var. Dernek yararına sahneye çıkıyorsun. Nasıl değerlendirirsin Çaba'yı?

        Çok mutluyum içinde olmaktan. Bak Çaba sayesinde tanıdım seni. O ortamda kendimizi çıplak hissedebiliyoruz. Harika bir sinerjimiz var.

        Hayat çantanda neler var, olmazsa olmazların neler?

        Kızlarım, dostlarım, içtenlik, samimiyet, dürüstlük, saygı...

        Peki sokağa çıkarken yanına aldığın çantada?

        Kimliğim, burun damlam, dudak kremim, tatlandırıcım, kredi kartlarım, gözlüğüm, küpem ve yüzüğüm.

        'Onno'yu o uçakta kaybettik'

        Yalnızlık erkekleştiriyor mu zamanla?

        Evet. Mümkün olduğunca erkekleşmekten uzak durmaya, kadınlığımı, çocuk ruhumu kaybetmemeye çalışıyorum. Dikkat etmek gerekiyor bu duruma.

        Pilotluk maceran var bir de... Şu an bir uçağı kaldırabilir misin?

        Unutmuş olabilirim ama birkaç dersten sonra tabii kaldırırım. Müthiş bir özgürlük uçmak...

        Onno Tunç sizin uçağınızda kaza yaptı değil mi?

        Evet Onno'yu o uçakta kaybettik. Sonra korku değil ama soğudum. Trajik bir hikâyesi ve sonu var.

        Eski sevgilelerinle görüşüyor musun?

        Görüşürüm. Devamlı beraber olup da görüşmek değil ama bir soğukluk yoktur arada.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ