Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Alkışlamasınlar diye kadınlar kocalarının elini tutardı”

        Kübra PAR / HT PAZAR

        (Fotoğraflar: Yılmaz Başar Babür)

        Onun hayatı gerçekten bir gecede değişti. Sarışın, mavi gözlü, dünya güzeli, Kıbrıslı bir genç kızdı. Londra’da tahsiline devam ederken tatil için bir yaz İstanbul’a geldi. Hilton’da tanıştığı bir arkadaşıyla şehrin en gözde gece kulüplerinden birine eğlenmeye gittiler...

        Nil Burak, tatil için geldiği İstanbul'da bir arkadaşıyla eğlenmek için gece kulübüne gider. Orada, beyaz perdeden hayran olduğu sanatçılarla karşılaşır. Gırgır olsun diye çıkarıldığı sahnede mükemmel İngilizcesiyle Shirley Bassey'den Something'i okur. Ve herkesi büyüler... İşte o gece ona yeni bir isim verdiler ve önüne ışıltılı bir hayat serdiler... "Yalnızım", "Boş Vere Boş Vere", "Sen de Başını Alıp Gitme.." "Olmaz Olmaz Deme..." gibi şarkılarıyla 70'li ve 80'li yıllara damgasını vuran Nil Burak'ı Çağan Irmak'ın Issız Adam filmiyle tekrar hatırlamıştık. Bu yaz en sevilen şarkılarının remikslerinden oluşan 5 parçalık bir albümle karşımıza çıkacak.

        Hiç estetik yaptırmamış, hayatı da geldiği gibi zorlamadan yaşamış Nil Burak. Belki de bu yüzden keskin mavi bakışları, anlamlı ifadesi ve zamana karşı duruşuyla hâlâ sahici bir kadın...

        Babanız sinema işletmecisi ve narenciyeciymiş.

        Ben demokrat ve Atatürkçü bir ailenin çocuğu olarak Lefke'de bir konakta büyüdüm. Varlıklı bir ailem vardı. 3 kardeştik. Bir sinemamız vardı. Babam orayı 20 yıl boyunca işletti. Hem portakal bahçesinde ağaçların arasında hem de sinemada çok güzel bir çocukluk geçirdim..

        1960'larda Kıbrıs'taki çatışmalar hayatınızı etkilemiş miydi?

        Rumlar saldırdığı zaman 9-10 yaşlarındaydım. Evimiz Rumların ve Türklerin birlikte yaşadığı Çağlayan Mahallesi'ndeydi. 24 Aralık 1963 gecesi çatışma başladı ve mahalleye bir baskın oldu. Apar topar terliklerimizle kaçtık evden. Annemin yaptığı dolma sehpanın üzerinde kaldı...

        Nereye gittiniz?

        Lefkoşa'da bir ailenin evine sığındık. 1974 Barış Harekatı'ndan sonra dönebildik. Ben o sırada Londra'daydım.

        Neden Londra?

        Tahsilime devam etmek zorundaydım. Kıbrıs'tayken Amerikan Kız Koleji'ne gidiyordum. Halam Londra'daydı. İngilizce bildiğim için kardeşimle birlikte beni oraya gönderdiler.

        Londra'da birçok gece kulübünde sahneye çıktığınız doğru mu?

        Yok canım, ben o sırada koleje devam ediyordum. Nesrin Topkapı Galipoli restoranda dans ediyordu. Onu izlemeye gittiğimde amatör olarak birkaç kez sahneye çıktım.

        'İSMİMİ ZEKİ MÜREN KOYDU'

        1975'te bir gece Playboy kulübünde hayatınız değişmiş...

        İstanbul'a tatile gelmiştim. Hilton'da kalırken Lale Oraloğlu'nun oğlu Akın'la tanıştık. Gece dışarı çıktık. Önce Ferdi Özbeğen'i dinledik. Sonra karşısındaki Playboy gece kulübüne geçtik. İstanbul'un bütün sosyetesi oradaydı. Baktım karşı masada Sadri Alışık, Ayhan Işık, Ekrem Bora, Çolpan İlhan, Nebahat Çehre ve Zeki Müren oturuyor. Çok heyecanlandım! Meğer onlar da beni merak etmişler.

        Neden?

        O sıralar güzelim tabii... Beline kadar sapsarı saçlar, mavi gözler... "Bu kız kim" demişler. Sadri Alışık elimden tutup sahneye çekti. Meğer dalgaya getirip kim olduğumu anlayacaklarmış! Sonra bir şarkı söylememi istediler.

        Shirley Bassey...

        Evet, "Something" LP'si yeni çıkmıştı. Onu okudum. Hem sesim hem İngilizcem iyiydi. "Bu kız nereden çıktı" deyip 6-7 şarkı daha okuttular. Gecenin sonunda kulübün sahibi Basri Bey gelip iş teklif etti.

        İsminizi Zeki Müren koymuş...

        Evet, o gece gelip bana "Adın ne" diye sordu. "Nihal" dedim. "Peki en sevdiğin soyadı ne" dedi, "Burak" dedim. "Nihal Burak olmaz, gel bunu Nil Burak yapalım" dedi!

        Sonra?

        Nasıl olur dememe kalmadan her şeyi ayarladılar. Mualla Yaka ilk elbisemi dikti, Hayat dergisine kapak oldum. Şat yapımdan ilk albümüm çıktı. Sus ve Tatlı Tatlı... Altın Plak ödülü kazandım!

        'BACAĞIM GÖRÜNMÜYOR DİYE ELBİSEMİ YIRTTI'

        Maksim Gazinosu hikâyesi nasıl başladı?

        Playboy'da iki ay çalıştıktan sonra, Fahrettin Aslan gelip Maksim'e geçmemi istedi. Sonraki 16 yıl boyunca orada devam ettim.

        Fahretttin Aslan'la çalışmak nasıldı? En az parayı o ödüyormuş!

        Az para öderdi ama Maksim'de herkes çalışamazdı. Çok kaliteli bir yerdi.

        Zor bir adammış.

        Katı bir adamdı ama işi onu gerektiriyordu.

        Hiç kötü anı yok mu?

        Mualla Abla bana siyah puanlı uzun bir elbise dikmişti. Programdan sonra Fahrettin Bey çağırdı. "Hanımefendi, bu ne biçim elbise? Git söyle o Mualla'ya yırtsın o elbiseyi, bacağın görünecek! Millet bacağını görmeye geliyor" dedi. (Gülüyor...)

        Ve 80'ler... Darbe hayatınızı etkiledi mi?

        O sırada İzmir Fuarı'ndaydım. Cubana gece kulübünde çalışıyordum. Gece uyandırdılar, "Bana ne" deyip uyumaya devam ettim. Evren Paşa'yı o dönem herkes kurtarıcı gibi gördü çünkü her gün 40-50 gencimiz ölüyordu. Ama ihtilalden sonra yapılanlar asla tasvip edilemez. Özellikle Diyarbakır cezaevinde yaşananlar...

        'ARABA ANAHTARI GÖNDEREN OLDU'

        Bir gece Emel Sayın kılığında çıkmışsınız sahneye kimse fark etmemiş. Kıskançlık var mıydı aranızda?

        Hayır, Emel çok şekerdir. Ama ben çok kıskanıldım!

        Kim kıskanıyordu?

        Bu konuda mütevazi olamayacağım. İyi bir sesim var, başarılıyım, güzel bir kadınım... Kadınlar kocalarının ellerini tutardı beni alkışlamasınlar diye!

        Kulis'e gönderilen en büyük hediye neydi?

        Tek taş pırlantalar... Biri de eve araba anahtarı göndermişti! Ama ben o sıralar Haldun'a deli gibi aşıktım, kimseyi görmüyordu gözüm.

        1985'te Türkiye Eurovison şarkı yarışmasında sizin yerinize MFÖ'yü seçmişler...

        Ben Güneş Bir Kere Doğdu şarkısını okumuş ve en yüksek puanı almıştım. MFÖ üçüncüydü, ama jüri onları gönderdi. Aynı yıl aynı şarkıyla İtalya Akdeniz şarkı yarışmasında birinci oldum.

        MFÖ'yle aranız bozuldu mu?

        Hayır, bozulmadı.

        'EN BÜYÜK AŞKIMI BİR İDDİA İÇİN TAVLADIM!'

        1977'de Engin Kefkef ile 10 günlük bir evlilik maceranız var.

        (Gülüyor...) Rahmetli benim menajerimdi. İngiltere'den geldiğim için Türkiye'de çalışma izni almam lazımdı. Formalite icabı evlenip boşandık.

        En büyük aşkınızı da bir iddia uğruna seçmişsiniz...

        Evet, "Sen bu adamı tavlayamazsın" dediler. Bir yemeğine iddiaya girdik. Nişantaşı'nda çalıştığı butiğe gittim. Önce beni bir kemer getirtme bahanesiyle oyaladı, sonra da eve bırakıp gitti. Eyvah benimle ilgilenmedi deyip üzüldüm. Akşam program sonrası bir baktım kapıda bekliyor! O gece başladı, sonra 3 yıl kadar flört ettik.

        Kimdi o adam?

        Manken, fotomodel Haldun Kutluğ.

        'OĞLUMUN BABASINI HERKESTEN GİZLEDİM'

        Ve gizli aşk Şamil Tokses...

        Oğlumun babası, ikinci ve en büyük aşkım. Başlangıçta evli olduğunu bilmiyordum. 6 yıllık bir beraberliğimiz oldu. Hamile kaldım.

        Amerika'da doğum yapmış, dönünce babasının kim olduğunu gizlemişsiniz. Cemre kaç yaşında öğrendi?

        5 yaşından beri biliyor. Şamil'le Amerika'da evlendik, Cemre onun soyadını aldı. O bir iş adamı olduğu için gizlemeyi uygun görmüştüm.

        Bir travma yarattı mı hayatınızda?

        Tabi ki zor günlerim oldu, ama onların boşanmasının sebebi ben değildim. Çocuğumu zaten kendim için doğurmuştum.

        Sonra birden her şeyi bırakıp Kıbrıs'a taşınmışsınız. İnsan kariyerinin zirvesindeyken niye böyle bir karar alır?

        2 yaşındaki oğluma annem bakıyordu. 1991'de onu görmek için Kıbrıs'a gittim, orada aşık oldum. Bir süre gidip geldim, sonra hasrete dayanamayıp oraya yerleştim

        Kocanız kıskanıp sahnelere çıkmanıza izin vermedi mi yoksa?

        Hayır, beni hep desteklerdi. Otel işletmeye başlayıp iş kadını olmayı seçtim.

        Erkal Işıksal ile 20 yıllık bir evlilik... Sonra bir mektupla terk edip gitmiş.

        Çok kalbim kırıldı. Çünkü sebep başka bir kadın değil, ailesiydi. Aramızda yaş farkı vardı. O çocuk istiyordu ama ben çocuk veremezdim çünkü bir rahim ameliyatı geçirmiştim. Kırıldım. Seni işe bırakıyor, eve geliyorsun, bir mektup bırakıp gitmiş...

        'Irmak'ın çok kazanacağını bilsem para isterdim!'

        Türkiye'ye geri dönüşünüz Issız Adam filmiyle oldu...

        Ben Kıbrıs'tayken Çağan Irmak aradı, şarkılarımı kullanmak için izin istedi. Hangisini istersen kullan dedim. Bilseydim o kadar kazanacaklarını para isterdim! (Gülüyor...) Issız Adam'la insanlar bizim jenerasyonumuzun şarkılarını yeniden dinlemeye başladı.

        Zeki Müren Bülent Ersoy'u kıskanıyormuş...

        Bülent Ersoy ilk çıktığı zaman, Zeki Müren ile Maksim Gazinosu'nda çalışıyorduk. Kimse Bülent'in alt kadrosunda çalışmak istemezdi. Zeki Müren'le biz çok yakındık. Zeki, bir kokteylde Bülent'le dans ettiğimiz için bana kırılmıştı çünkü ilk kez kendisine bir rakip geleceğini hissetmişti.

        Bülent'ten hoşlanan kadınlar da varmış o dönem. Cinsiyet değiştirmesini nasıl karşılamıştınız?

        Benim için sürpriz olmamıştı. 80 darbesinden sonra Bülent'i yasakladılar. İzmir Fuarı'nda hareketleri biraz aşırıydı. Gençti. Hepimiz hata yapıyoruz... O sıra takmışlardı ona. Bir insanın cinsel tercihinden dolayı yargılanması kabul edilemez.

        'Vatan pasta mı ki bölünsün!'

        Kıbrıs sorunu konusunda ne düşünüyorsunuz?

        Ya bir vali gönderilsin ve KKTC Türkiye'ye bağlansın ya da bu sorun bir şekilde çözülsün...

        Barış süreci destekliyor musunuz?

        Evet, kesinlikle destekliyorum.

        Ülkenin bölünmesinden endişe duyanlar var...

        Vatan pasta mı ki bölünsün! O zaman onlar da elini taşın altına koysun. CHP sevgilisine küsmüş gibi suskun. Hepimiz Atatürkçüyüz ama bazı şeyleri aşmalıyız artık.

        'Oğlumla albüm yapıyoruz'

        Yeni proje var mı?

        Evet, benim eski hitlerimden oluşan 5 parçalık bir albüm olacak. Miksajını da oğlum yapacak. Cemre Burak, Nil Burak ortak ürünü!

        Oğlunuz DJ...

        Evet, hem üniversitede mimarlık okuyor hem de DJ'lik yapıyor. Armut dibine düştü anlayacağın... Sinan Akçıl'ın Kapı'nın miksajını da o yaptı. Bir de eylülde vefat etmiş bir sanatçının şarkılarından oluşan bir albüm yapıyoruz ama o sürpriz şimdilik...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ