Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Moda Yeni Vuitton, Marc Jacobs’ın ardından yeni sayfa! Louis Vuitton, moda tarihinde yepyeni bir sayfa açıyor

        HT CUMARTESİ

        Dünyada lüks denildiği zaman akla ilk gelen ve her zaman en çok arzu edilen markalardan olan Louis Vuitton, moda tarihinde yepyeni bir sayfa açıyor. Nasıl mı?

        Marc Jacobs’ın simsiyah ve büyülü bir koleksiyonla veda ettiği 2014 yaz defilesinin ardından, moda dünyasının en çok konuştuğu konu bu büyük tasarımcının yerini kimin doldurabileceği oldu. Moda otoritelerinin üzerinde birleştiği tek isim olan Nicolas Ghesquiere’in Louis Vuitton kadın koleksiyonlarının artistik direktörü olması büyük bir heyecanla karşılandı. Keskin siluetleri ve zeki bakış açısıyla Ghesquiere, Marc Jacobs’ın yarattığı efsaneyi sürdürebilecek ve üzerine yeni hikâyeler ekleyebilecek isimdi. Nicolas Ghesquiere’in Louis Vuitton için yarattığı ilk defilesi, Louis Vuitton’un her zaman yaptığı gibi Paris Moda Haftası’nın son gününde sunuldu. 2014-15 sonbaharkış koleksiyonuyla Louis Vuitton’a “Merhaba” diyen Ghesquiere, tüm moda otoritelerinden büyük iltifat ve alkış aldı. Bu köklü markayı inovatif bir dille geleneklerine sadık kalarak, güncel çizgilerle buluşturabilmek hiç de kolay değildi.

        Ancak Ghesquiere, markanın DNA’sını öylesine benimsemiş ki, daha ilk defilesinde birçok önemli kodu bir araya getirebilmeyi başardı. Gün ışığının altında ve alışıldık Louis Vuitton defilelerindeki iddialı şovların aksine oldukça yalın bir şekilde gerçekleştirdi. Büyük bir heyecanla beklenen ilk şovunda konuklara verilen mektubunda büyük heyecanını şu cümlelerle paylaştı: “Bugün yeni bir gün. Louis Vuitton için hazırladığım ilk defileme şahit olacaksınız. Şu an hissettiklerimi anlatmaya kelimeler yetmez. Tüm bunların ötesinde Louis Vuitton felsefesini kendi stil ifademle bir araya getirmenin eşsiz mutluluğu içindeyim. Gurur verici miras... Geleceğe ve dünyaya bakan ilham verici bir tarihçe... Özgünlük ve inovasyon arayışı... Zamansızlık arzusu... Zaten her tasarımcı zamansız parçalar tasarlamak istemez mi? Marc Jacobs’ı selamlıyor ve de O’nun mirasını tüm kalbimle en güzel şekildeşekilde taşıyabilmeyi umut ediyorum.”

        KONFORLU VE DİNAMİK

        İlk sezonunda Ghesquiere, bir Louis Vuitton gardırobu yaratmayı hedefledi ve bunu da başardı. Birbiriyle bütünlük içinde olan parçalardan oluşan bir kimlik oluşturdu. Konforlu ve dinamik parçalar ile sürekli hareket halinde olan, aktif bir kadın silueti, koleksiyonun ana hatlarını oluşturdu. “Zamansız” denilebilecek ayakkabılar ve botlar gerçek kadınların tüm gün rahatlıkla koşturabileceği modelleriyle en az giysiler kadar dikkat çekti. Bu defilenin kuşkusuz en önemli başrol oyuncularından biri, siluetin imzası niteliğindeki aksesuvarlardı. Kadını tamamen özgür bırakan aksesuvarlarda küpeler tek takılabilirken, birkaç yüzük tek bir parmakta birleşebiliyor. Natürel bir renk paletinin parlak mavi ya da kırmızılarla buluştuğu ve kıymetli derilerin ön planda olduğu koleksiyonda, çantalar Louis Vuitton’un geçmişini, günümüze oldukça modern bir dille taşıyor.

        Markanın başlangıç noktası ve en büyük mirası olan sandıklar, çanta haline gelirken, sandıkların içindeki kapitoneler, ikonik Alma modelinin dış yüzeyini oluşturuyor. Nicolas Ghesquiere’in çok keskin bir şekilde kullandığı markanın mirası; Vuitton’un V’si ve sandığın anahtarıyla birleşip eşsiz bir küpe haline geliyor. Düğüm yapılan kemerler, geçmişte sandıklarla yolculuk edilirken eşyaların sağlam bir şekilde durması için kullanılan kemerlere gönderme yapıyor. Bu güçlü aksesuvar, yeni Louis Vuitton kadın siluetini daha da kuvvetlendiriyor. 1920’lerde filantropist ve banker Albert Khan için özel siparişle üretilen sandık, günümüzün modern kadınının “arzu nesnesi” haline çoktan geldi bile... Şu an bu çanta için tüm dünyadaki Louis Vuitton mağazalarında bekleme listeleri bulunuyor. 1930’ların Squire modeli, günümüzdeki ismiyle Alma ve de yine markanın geçmişinde yer alan Marceau yeni yorumlarıyla bu silüeti tamamlıyor. Yüksek bir moda zekâsının sonucu olan bu özel defilede duyulan heyecanın etkisi henüz belleklerde tazeliğini korurken Louis Vuitton’un yeni reklam kampanyası için bir ilkin gerçekleştiği haberi geldi. Moda dünyasının en ünlü isimleri, aynı anda markanın 2014-15 sonbahar-kış kampanyasına imzalarını atacaktı.

        SANATÇI AİLEMİ BİR ARAYA GETİRMENİN BİR YÖNTEMİ’

        Nicolas Ghesquiere bu çok özel çalışma için “Bana yakın olan sanatçı ailemi bir araya getirmenin bir yöntemi. Her birine çok hayran olduğum bu fotoğrafçıların kendi öykülerini yansıtmalarını istedim. Sadece onlar birbirleriyle yüz yüze gelecekleri bu meydan okumayı kabul edebilir ve ortak bir hikâye yazmayı başarabilirdi. Her birinin görsel ifadesi o kadar güçlü ki yaratımları her türlü sınıflandırma ya da anlamlandırmanın çok ötesinde. Ayrıca onları bildiğimiz konforlu alanlarının dışına çıkartıp, dünyaya, bana ve günümüzün modasına ne söyleyeceklerini merak ettim” dedi.

        “Series 1”, Nicolas Ghesquiere’in Louis Vuitton için gerçekleştirdiği ilk kampanyası. Maison, yaratıcı fikrin değerine ve bunun ifadelendirilmesine yeni bir soluk getirmek istedi. Bağımsız ama aynı zamanda belirgin bir çerçeve, limitsiz yaratıcılık; dünyanın en önemli 3 fotoğraf sanatçısının dilinde buluştu: Annie Leibovitz, Juergen Teller ve Bruce Weber. Burada bir reklam kampanyası yaratmaktan daha çok Louis Vuitton 2014-15 sonbahar-kış koleksiyonu aracılığıyla bu üç çağdaş, bireysel ve şahsi dilin yüz yüze getirilmesi amaçlanmış. “Series 1” bu anlamda Annie Leibovitz, Juergen Teller ve Bruce Weber’in ortak vizyonlarını yansıtan melez bir üçleme. Fotoğrafçı, sanatçı ve şüphesiz modern zamanların yorumcuları, Nicolas Ghesquiere tarafından sağlanan geniş alanda sadece onun kendi modasını değil ama genel olarak çağdaş modaya bakışlarını yansıtıyor. Moda bir çeşit mücadele ve bu nedenle Louis Vuitton, dünyanın en önemli görsel “düşünür”lerini bu çok bakış açılı konuda buluşturdu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ