Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1980’lerde yeniden düzenlenen sermaye piyasası 1990’larda iyi çalıştı. 2000’li yıllarda ise battı. 2008 küresel kriz ortamında faiz oranları gelmiş geçmiş en düşük düzeyine indirilince Türk şirketlerine de gün doğdu. Zaten sermaye piyasasına yatkınlıkları azdı, olanı da hepten unuttular.

        - Gerek yurtiçi bankalardan gerekse yurtdışından borçlanmada tam gaz gittiler. Bunun sonucunda özel sektörün yurtdışı borçları 2009’da 170 milyar dolardan 2017’de 316 milyar dolara yükseldi. Tam olarak 146.5 milyar dolar arttı. Türkiye’nin dış borçları da bu nedenle hızla artarak 453 milyar dolara yükseldi ve GSMH’nin yüzde 53.3’üne vardı. Rakam 2001 krizi sonrasının en yükseği.

        - Kaynak ihtiyacı borçlanmayla, dövizle yapan özel sektör özkaynaklarını güçlendirmeyi unuttu. Halka açılmalar da azaldıkça azaldı. Örneğin 2015’te sadece 5 şirket halka açıldı, 35 milyon dolarlık bir satış oldu. 2016 toplamı 9.2 milyon dolardı. 2017’de de 2 şirket halka açıldı.

        - Geçmişte milyar dolarlık halka arzların yapıldığı yıllar oldu. 1990 yılı 985 milyon dolarla milyar dolara çok yaklaştı. Tam 35 şirket halka arz edildi. Türkiye borsayı keşfediyordu.

        - Borsa yeniden milyar dolarlık halka arzları 2000 yılında yakaladı. Şirket sayısı olarak 36 ile en yüksek, hasılat olarak da 2.8 milyar dolarla ikinci en yüksek yıl oldu.

        - 2001 krizi ekonomiyi de borsayı da yıktı, halka arzlara da ara verildi. 2001’de sadece bir tane halka arz yapıldı. Bunun aynısı kriz yılı 2009’da da tekrarlandı. Düşen fiyatlar yüzünden ne şirketini satmak isteyen çıkıyor ne de şirketlere ortak olmak isteyen.

        - Küresel likidite bolluğu altında Türkiye’ye sermaye akımlarının hızlandığı 2005, 2007 ve 2008 yıllarında halka arzlar milyar dolarları geçti. Hatta 3 milyar 307 milyon dolarla 2007 borsada tüm zamanların en yüksek halka arz tutarı olarak kaldı. Halka arz edilen şirket sayısı ise 9’du. Yani büyük ölçekli halka arzlar yapılabildi. Arka arkaya büyüme, borsanın prim yapması böyle bir ortam sağladı.

        - Hatta 2008 yılı büyük çalkantı içinde geçmesine ve büyüme oranının düşmesine karşılık geçmiş yılların pozitif kalıntısıyla 2 halka arzda 1.9 milyar dolarlık satışa ulaşıldı. Halka arzların yüksek olduğu yılların ortak özelliğinin, yüksek büyümeye ulaşılması ve borsa endeksinin ortalama olarak 2-4 dolar arasında seyretmesi yani kısmen yüksek olması olduğunu belirtelim.

        - 2010 yılında halka arzların yeniden hızlandığını, 24 şirket ile 2 milyar doları bulan tutara ulaşıldığını gördük. Bunun temel nedeni sermaye piyasası aktörlerinin halka arz seferberliği düzenlemesiydi. Ancak sonuç yine hüsran oldu. Halka açılanların büyük kısmı yatırımcısını zarara uğrattı, ya da halka arz fiyatlarını yüksek tuttular. Borsanın uzun vadeli büyük yatırımcısı Kör Sadık lakaplı Sadık Eratik’in deyimiyle “halka arz, kazık farz”a dönüştü.

        - Hem yerli yatırımcılar yeniden küstürüldü hem de şirketler dünyada paranın iyice ucuzladığını ve ucuz kalmaya devam edeceğini anladı ve borçlanmaya devam dedi. 2018 yılına gelinceye kadar da böyle devam edildi.

        - Bu yıl daha farklı bir yıl olmaya aday. Halka arzlar hızlandı. Şimdiden sayı 6’ya ve hasılat 810 milyon dolara yükseldi. Gerçekleşmek üzere olanlar ile birlikte rahatlıkla milyar dolar hatta 2 milyar doların üzerine çıkış olabilir. Dolayısıyla bu yılı milyar dolarlık halka arz yıllarına ekleyeceğiz.

        - Bunun temel nedeni de artık dış borçlanmada sona yaklaştık. Hem dünyada faizler yükseliyor hem de ülke borç seviyesi yükseldi. Özel sektör ise aşırı borçlu ve dünyada Çin’den sonra döviz borcunu en hızlı artıran ülke. Dün ABD 10 yıllık tahvili 4 yıllık aradan sonra yeniden yüzde 3’e vurdu. Şirketlerin borçlandığı dolar Libor faizi son 3 yılda dört katı artışla yüzde 2.5’i geçti. Türkiye Hazinesi son Eurobond borçlanmasını yüzde 6.2 faizle yaptı. Özel şirketler için bunun üzerine 1.5-2 puanı daha ekleyin. Dışarıdan borçlanılsa bile maliyeti artık yüksek ve daha da yükselmeye aday.

        - Bütün bu nedenlerden dolayı tek ayaklı, sadece borçlanmaya dayalı ve daha da çok yurtdışı döviz borçlanmasına dayalı finansman modelinin sonuna geldik. Diğer rekabetçi ülkeler gibi ve onlarla yarışabilmek için, ikinci finansman ayağını devreye sokmak durumundayız.

        Diğer Yazılar