Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İşverenlerin iki önemli temsilcisi TÜSİAD ve TİSK, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün veto ettiği Özel İstihdam Büroları'na işçi kiralayıp satma hakkı veren kanunun yeniden çıkarılmasını istemişler. Şayet niyetleri iyiyse, böyle bir yasa beklemelerine gerek yok. Emek piyasasının düzenlenmediği tarım, ev hizmetleri ve hamallık işlerinde herhangi bir yasaya gereksinim olmadan işçi kiralayabilirler. İlla "ticaret ve sanayi işyerleri de yasa ile kiralık-satılık işçilere açılsın" diyorlarsa, o zaman üzüm yemek değil bağcıyı dövmek istiyorlar demektir

        Ülkemizde 1890 yılında Islahat Fermanı ile sona erdirilen kölelik uygulamalarını yeniden başlatacak 5920 Sayılı Kanun'un işçi kiralama-satma hükümlerini Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül veto etti. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan TÜSİAD, veto yiyen yasanın, TBMM'nin olağanüstü toplanacağı dönemde öncelikle ele alınmasını ve kanunlaşmasını istedi. Öte yandan patronların sendikası olan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ise Özel İstihdam Büroları'yla (ÖİB) ilgili düzenlemeyi içeren yasa tasarısındaki endişelerin, "devlet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan Üçlü Danışma Kurulu nda uzlaşmayla çözümlenmesini" önerip, işçi kiralayıp satmanın AB üyesi ülkelerde yaygın biçimde uygulandığını vurguladı. Konfederasyon, "Yasa ile özellikle ilk kez iş arayanların, gençlerin ve kadınların işgücü piyasasına dahil olmalarının yolu açılacak. Daimi istihdama geçişte kurumsal bir atlama taşı oluşturulacak. Önemli büyüklükteki kayıtdışı istihdam kayda alınacak. İşgücü piyasasındaki gayri resmi ilişkiler disipline edilip kontrole kavuşturulacak" açıklamasını yaptı. DAHA YENİ KURULMUYOR Konuyu tekrar detaylandırmak ve suyu bulandırıp halkı yanıltmak isteyenlerin önünü almak gerekirse, Özel İstihdam Büroları (ÖÎB) ile ilgili yasal düzenleme 2003 yılından beridir var ve 2008 yılı Ağustos ayında da yönetmelikleri çıkıp 250 den fazla ÖİB kurulmuş durumda. ÖİB lerin şimdiki görevi, işçi ile işvereni (İŞKUR gibi) buluşturmak, iş arayana iş, işçi arayana işçi bulmak ve işçiden değil ama işverenlerden işçi başına komisyon almak. Sayın Gül ün veto ettiği düzenleme ise bugüne kadar yerleşmiş bütün bireysel ve toplu iş hukuku uygulamalarını yok eden, iş ile işyeri, işçi ile işverenin arasına girerek, işverenlerin tüm yükümlülüklerini, işçilerin de tüm haklarını ortadan kaldıran bir düzenleme, işçiler, ÖİB ile belirli süreli iş akdi yapacaklar, büro isteyen sanayi ve ticaret işyerlerine işçileri istediği kadar kiralayacak. Mesela, şu an 1500 işçisi olan bir otomobil fabrikası, tüm işçilerine, "Hepinizi işten çıkardım, şimdi kim filan büroya gidip o büronun işçisi olursa burada çalışabilir" dediğinde, işçiler ya işsiz kalmayı göze alacaklar ya da büro ile sözleşme yapıp eski işyerlerine kiralanacaklar. SENDİKA DA OLMAZ İş ile işyeri arasına ÖİB girdiği için işçilerin işyeri yoktur, sadece ara sıra kiralandıkları yerler vardır. Bu nedenle gerçekten çalıştıkları fabrikalar üzerinden herhangi bir sendikaya üye olamazlar, ama birileri çıkıp ÖİB üzerinden sendika üyesi olurlar diye suyu bulandırabilir ama işçilerin asıl çalıştıkları işyeri ile bağları olmadığından bunun da bir önemi olmaz. İş ile işyeri arasında ÖİB olduğu için grev veya toplu iş sözleşmesi gibi bir oluşum da gerçekleşemez. Diyorlar ki, piyasada binlerce, hatta yüz binlerce ev hizmetlisi var, yüz binlerce tarım işçisi var, binlerce hamal var, amacımız bunları kayıt altına almak. Bu tür çalışanların ÖİB'ler aracılığıyla işe girmelerini sağlayıp, ev hizmetlilerini, hamalları, tarım işçilerini ÖİB'ler üzerinden sigortaya kavuşturacağız. NİYET SALİH İSE YASAYA GEREK YOK Devlet sigorta primi ve Gelir Vergisi kazanacak, kişiler de sosyal güvenceye girecek, ÖİB'ler de para kazanacak. Eğer amaç bu ise yasaya gerek yok, daha doğrusu 4857 Sayılı Kanun'a bir ibare eklemeye gerek yok. Hamallar, ev hizmetlileri ve tarım çalışanları 4857 Sayılı İş Kanunu içinde değildir. Şu anda bile açın bakın gazetelere, evde bakım hizmetleri, temizlik, ev hizmetçiliği, taşıma işleri gibi işler için kurulmuş birçok şirketin verdiği ilan ve reklamları görebilirsiniz. Bu işi illa ÖİB ler yapsın diyorsanız, ÖİB lerle ilgili yönetmelikte gerekli değişikliği yaparsanız, ayrıca bir yasal düzenlemeye gerek olmadan da ÖİB ler bu işi yerine getirebilirler. Halen geçerli olan, 14.03.2004 günlü Resmi Gazete'de Çalışma Bakanlığı tarafından yayınlanan, "Tarımda İş ve İşçi Bulma Aracılığına İzin Verilmesi ve Aracıların Denetimi Hakkında Yönetmelik" buna en iyi örnektir. Buna göre işçiler, halk arasında "dayıbaşı" tabir edilenlerin işçisi olurlar. Dayıbaşılar da işçileri isteyen çiftçiye 3-5 gün gönderir ve işçi başına 2-3 lira para alırlar.

        ÖİB TEMİZLİKÇİNİN 50 LİRASI İÇİN Mİ?

        Bir an için amacın ev hizmetlerinde çalışanların kayıt altına alınması olduğunu düşünelim ve örneklendirelim. Şu an evlere günlüğü 50 liradan temizliğe giden kadına, "Bundan sonra bu işleri ÖİB'ler aracılığıyla yapacaksın, gidip oraya kaydol" derseniz, bu sefer aldığı 50 lira üzerinden yüzde 15 sigorta primi, yüzde 15 Gelir Vergisi kesilecek ve kadının eline 36 lira kalacak. 36 lira üzerinden Avrupa örneklerine bakarsak, Özel İstihdam Büroları, 20 lira giderler ve kâr olarak keserse kadının eline 16 lira kalacak. Yani, ev temizlikçisi kadın artık 50 değil 16 lira almaya başlayacak. Aradaki 34 liraya ise devlet ile ÖİB ortak olacak. Sonuç olarak bu yasa en iyi niyetle çıkıyor olsa dahi, milletten devlete ÖİB'ler eliyle para aktarımı olacaktır. Amaç, sanayi ve ticaret işçileri ise yasaya ihtiyaç var Amaç, uzun yıllardır düzene ve istikrara kavuşmuş sanayi ve ticaret işyerlerine işçi kiralamak ise o zaman durum farklı. Bunun için yasaya ihtiyaç var demektir.

        Diğer Yazılar