Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2016 yılının ilk ayının sonlarına gelirken 2015 yılında yaşadığım sorunlar, kayıplarım ve hayatımın bir an da alt üst olması gibi sorunları yeniden değerlendirmeye başladım. Bütün çevremin bana sık sık söylediği “Ölenle ölünmüyor. Hayat devam ediyor...” sözlerini ise her ne kadar duymaktan bıkmış olsam da değerlendirmeye başladım.

        İnsan böyle dönemlerde ister istemez kronolojik olarak hayatını yeniden gözden geçiriyor. Ve anladım ki ben “Bağımlı” bir kişiyimişim.

        Evliliğe, evli ve çocuklu yaşam şekline bağımlı olmuşum.

        Nasıl mı bu kanıya vardım?

        İlk eşimle üniversite biter bitmez yani 22 yaşında evlendim. 13 yıl süren ilk evliliğimin ardından tam 3 yıl sonra şimdi rahmetli olan eşimle kendimi evli buldum. Arada ki üç yıl içinde “bekar” idim diyemem. Çünkü ayrıldığımızda oğlum küçük olduğundan babası ile sık sık bir araya gelerek onun ayrılığımızdan etkilenmemesi için elimizden geleni yapmıştık.

        Anlayacağınız bugün 48 yaşında olan ben neredeyse 26 yıldır hep birine, birilerine bağımlı yaşamışım. Şimdi ise hayatımda ilk kez yalnız ve bağımsız kaldım.

        Her gün boş eve girmek, tek kişilik sofra hazırlamak, kim nereye çağırırsa oraya gidebilme özgürlüğüne sahip olmak...

        Garip ama gerçek olarak başıma gelen bu yeni duruma alışmaya çalışırken derin düşüncelere dalmaya başladım.

        Bağımlılığın ‘yine’, bağımsızlığın ise ‘yeni’ olduğunu fark ettim.

        KORKU VE KAYGILAR

        İlk olarak hissettiğim korku ve kaygıların yerini merak ve cesaretin aldığını fark ettim. Yani 26 yıldan beri tabldot yemek yiyen ben, bir anda alakart restorana geçmiş gibi oldum.

        Bağımlılık, idealizasyon ve tapınmadan, bağımsızlık ise eleştiri ve sorgulamadan beslenirmiş. Anlayacağınız şu aralar kendimi eleştirir ve sorgular bir döneme sokmuş oldum.

        Bağımlılık; Gelecek-yenilik korkusu içerirken, bağımsızlık göze alabilmekle mümkünmüş.

        Örneğin ilk eşimden ayrılma kararı aldığımda demek ki yaşacağım muhtemel olan bir çok şeyi göze almışım. Ama ardından yeniden evlenmem muhafazakarlığımın dinamiklerinden doğan bağımlılık tarafımın ağır bastığını ortaya koymuş Şimdi ise eşimin vefatı ile artık bağımsız bir insan olduğumu yeni yeni fark etmeye başladım. Artık tüm yaşamsal enerjimi hayatımda belki de ilk kez kendi istediğim yönde yönetebileceğim.

        Bunca yıllık bağımlı yaşamdan sonra bağımsız, özgür hayata adapte olabilecek miyim?

        Keşke eşim yaşasaydı da bağımlı hayatım devam etseydi” diye not düşmeme herhalde gerek yok. Ama hayat hepinizin söylediği gibi devam ediyor. Bir oğlum var, en azından onun için yeni bağımsız hayatıma adapte olmak zorundayım.

        Bakalım sene içinde sizlere bağımsız geçen hayatım hakkında ne gibi yorumlarda bulunup, ne maceralar anlatacağım. Ben bile merak etmeye başladım...

        Diğer Yazılar