Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta rotayı (yaşı hep 19’da kalacak- nazarımda Ali İsmail Korkmaz’ın adıyla özdeşleşen ve daha da güzelleşen) Eskişehir’e çevirdim: Tiyatro kadrajlı güzergahta tebessüme düşen izlenceliklere / bellekte parlatıcı diyaloglara şahit oldum. Yeditepeli şehir İstanbulum’dan bakınca; mevzu hep ‘orda bir köy var uzakta’ nakaratına dönüştüğünden, kaçırdığımız veya es geçtiğimiz ne çok güzellikler olduğunu bir kez daha tecrübeledim. İstanbul ve aslında Beyoğlu kotalı -dar alanda kısa paslaşmalaryaşayan- tiyatronun Anadolu’da daha da gerçekçi ve emek gerektiren türden yapıldığını, her keşfe çıktığım kentte gözlemliyorum… Fakat Eskişehir dillendirdikleri gibi; şahsına münhasır bir kent! Öyle ki şehir tiyatrolarının oyunlarını seyredalmak için çevre il ve ilçelerden toplu otobüsler kalkıyor. Ve tabii ki Şehir Tiyatroları da bu seyirliğin hakkını veriyor… Aman diyim ensesi her daim serin, algısı derin okur: Gün geçtikçe zorlaşan ve aslında devlet erkanı yahut bu mesleğin icracıları tarafından zorlaştırılan sanatsal diyaloglardan dem vurmayacağım. Naçizane, sadece ‘recaedicem bakınız, burada da bi şeyler oluyor’un altını çizmek istiyorum. (Erken içimden geldi notu: Bu mevzuatı gerektiği gibi yapanlar/yazanlar/eleştirenler var nasılsa! Hoop bulunduğumuz boyuttan devam!) Gittiğimde ayağımın tozuyla akşamında “Jeanned’Arc’ın Öteki Ölümü” ve yılların nostaljisi(üşenmeyip hatırlarsanız Zihni Göktay’lı) “LüküsHayat”ı dikize yattım. Oyunlar ‘şöyleydi’ yahut ‘böyleydi’ minvalinde engin(leşemeyen) düşüncelerimi kendime saklayıp, sizleri Eskişehir Şehir Tiyatroları’nın genç Genel Sanat Yönetmeni Emre Basalak ile hemhal ettirmek istiyorum… Ben merak ettiklerimi sordum, o da Eskişehir kışının miss’lediği adresinden cevapladı… Ortaya karışık ama sadedimize münasip bir söyleşi çıktı. Hazırsanız başlıyoruz! (Es notu: Kulaklara zuhur edip algıları tazeleyecek arka fonumuzu da Evgeny Grinko’ya emanet edip yavaştan akıyorum huzurlarınızdan! (Ajandaya not: Ki Grinko, 12 Aralık’ta Garajistanbul’dan nidalanacak, ‘her dem müzik ilaçtır’ deyip, biz gecedeki yerimizi alacağız, siz de yamacımıza ilişirsiniz niyetine!)

        BİZ BİR TEK SEYİRCİYE EĞİLDİK; O DA SELAM VERMEK İÇİN!

        Eskişehir Şehir Tiyatroları'nda neler oluyor? İstanbul’dan bakınca epey koşturma ve heyecan var gibi görünüyor; biraz bunlardan bahsedelim!

        Doğru; koşuyoruz... İlk gençliğimiz bitti; 14. yılımız artık! İlk yılların zorlukları geçtikçe koşmaya başladık. Bu sezon yönetimde bir bayrak teslimi oldu. 1 Haziran itibariyle göreve geldik. Değişiklikler ve yenilikler gerekiyordu, hızla başlatmaya çalıştık. İlk iş repertuvar kurulumuzu yenidenyapılandırdık. İlk kez Eskişehir’in en önemli iki sanat kurumunu yan yana getirdik. Şehir Tiyatrosu ve Senfoni Orkestrası ortaklığı ile dev bir “Lüküs Hayat”prodüksiyonuna imza attık.“Jeanned’Arc’ın Öteki Ölümü” ve çocuk oyunumuz olan “Şimdi Okullu Olduk” dışında, kısa sürede “Gençlik Sahnesi projesini hayata geçirdik. Haklısın,tüm bunlar bir koşturma yarattı ve tabii ki heyecan…

        Tiyatro ve sanat kotasında; Anadolu'dan İstanbul'a yükselen birçok ses var fakat bu sesler çoğu zaman İstanbul'un kendi nidasıyla duyulmuyor yahut es geçiliyor; Eskişehir Şehir Tiyatroları bu durumu aşmış görünüyor; bunu neye bağlıyorsun?

        Çok normal, İstanbul’un kültür sanat yaşamı zaten kendi içinde çok canlı ve renkli tercihler sunuyor. Medyanın da kalbi orası... Anadolu’da birçok başarılı iş bu sebepten yeterli ilgiyi göremeyebiliyor ama Eskişehir sürekli yaptığı işlerle dikkati çekmeyi başardı. Bence en büyük sebep;‘durmuyor’ olmak! İstikrarlı bir şekilde üretmeye devam etmek. İstanbul ve Ankara’nın tam ortasında olmanın da faydası yok değil tabii!

        Eskişehir’in muazzam bir tiyatro izleyici kitlesi var; bizzat yerinde tecrübeledim.Bu ilgi ve yoğunluk hakkında ne düşünüyorsun? ‘Seyircimiz az’ diyen tiyatrolara ne söylemek istersin, belki onlara da ışık olur?!

        Her sezon yüzbin rakamına yaklaşan seyirci sayımızla,nüfusa oranla tiyatro izlenilirlik sıralamasında birinci sırada Eskişehir... Bu sezon hedef yüz bini ciddi oranda geçmek!Genç nüfus ve öğrenci izleyicilerimizin dışında,Eskişehir halkının takdiri bence bu başarının sırrı. Sen de gördün; salonlar hep dolu ve biletler 40 gün öncedentükeniyor. Altı sahnemizi sürekli yeni oyunlarla destekleyerek çeşitli bir repertuvar sunuyoruz. Sanırım herkese ulaşabilen bir tiyatroyuz. En önemlisi de özgür ve muhalefet olma hakkını kullanan bir tiyatro. Evet; seyirci sorunumuz hiç olmadı, çünkü biz, bir tek seyirciye eğildik… O daselam vermek için! (Gülüyor.)

        Sanırım Şehir Tiyatroları arasında en genç sanat yönetmeni sensin!? Göreve gelmeden önceki tiyatrocu ve yönetici hemhalinlebugün bulunduğun yerden işler farklı mı yoksa tam da elini taşın altına koyduğundaki düşündüğün gibi mi!?

        Tabii ki farklı… Ben yöneticilik hayali olan bir oyuncu olmadım hiç. Sahnedeki varoluşunu (seyircimiz sayesinde) her daim yeterli ölçüde hisseden bir oyuncu oldum. Ama zaman ‘ben yapamam’ deme zamanı değil! Tiyatroma bu dönem ‘Genel Sanat Yönetmeni’ olarak hizmet etmem istendi. Bende kabul ettim. Zorlanmadım desem yalan olur ancak daha önceki dönemlerde yardımcılık ve sanatçı temsilciliği gibi görevlerde de bulunduğum için sisteme uzak değildim. Biraz özel hayattan feragat edince oluyor şimdilik…

        BİZE DÜŞEN DİRENMEK-SUSMAMAK-ÜRETMEYE DEVAM ETMEK!

        Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin 2015 bütçe görüşmelerinde, kültürel ve sosyal çalışmalara ayrılan bütçenin yaklaşık yüzde 50’si kesildi; neden her seferinde buna benzer mevzular oluşuyor? Neler yapılmalıydı ve sizler ne yapmayı planlıyorsunuz?

        Oyuncu olarak birikmiş sert sözlerim var ama yönetici olarak biraz daha sükûnetli olmam gerek sanırım. Uzun bir konu bu ama bendeki özeti şu: evet bunlar oluyor… Olacak da! Daha da büyüyerek hem de! Hiç öyle umutlu ve pembe bir tablo çizmeyeceğim. Biz şanslı ve kısmen daha güçlü bir tiyatroyuz. Yılmaz Büyükerşen gibi bir şansımız var. Bu karar belediye meclisinde çoğunluğa sahip iktidar partisi üyeleriyle alınmış bir karar. Siyasi yönden Yılmaz (Büyükerşen) Hoca gerekeni elbet yapacaktır. Bize düşen direnmek-susmamak-yan yana gelmek-üretmeye devam etmek! Ancak dediğim gibi Türkiye’de ki tüm sanat kurumları benzer ve hatta daha sert uygulamalarla karşı karşıya. Bu bir tesadüf değil! Amaç ülkedeki birçok durum gibi, kültürel üretiminin yönünü de değiştirip bizi, sansür-oto sansür-yasak ve korkuyla yönetilen kuklalara çevirmek. En yumuşak tabirle bu!

        Mevzuya girişte de bahsettiğin oyunların ötesinde Eskişehir’de bu sezon izlenecek yeni projeler var mı?

        Eugene Ionesco’nun “Gergedanlar”ı ve Yeşim Dorman-Yıldırım Türker ortak oyunu “Gölge Ustası” sıradaki oyunlar... Mutlak suretle gençlik sahnesinin üreteceği oyunun dışında Şehir Tiyatrosu kapsamında değerlendirilecek bir oyun yazma yarışması da projeler dahilinde... Ve tabii ki uluslararası çocuk ve gençlik tiyatroları festivalimizin 10. yılı… Bunlar bir çırpıda sayabildiklerimiz. Yanısıra turneler, festivaller ve içyapım projelerimiz zamanla icraata geçecek işler.

        İstanbul’daki tiyatrocu ve basından neler bekliyorsunuz; ya da senin söylemek istediklerin?! Zira Anadolu’da sanat adına acayip şahane işler yapılıyorama ne yazık ki ulusal basın ve sizin camianızın / tiyatrocuların desteği pek az gibi görünüyor; ne yapılırsa bu haleti ruhiye değişir?

        Biz kendi camiamız içinden bir basın yarattık. Bu yüzden de biz yazıp biz okuyoruz. Burada bizim de hatamız var. Ama gazetelerdeki kültür-sanata verilen yer de yeterli değil! Dolayısıyla dar sayfalarda popülist işlere yer veriliyor sadece. Hele Anadolu’ya sıra gelene kadar… Görsel basındada yeteri kadar program yok aslında. Var olanlar da hangi etkinliğe yetişeceklerini şaşırıyorlar. Kısırdöngü halinde… Biz arada kafamızı çıkarıp sesimizi yükseltiyoruz; çare daha fazla yer verilmesi, çeşitlendirmek ve renklendirmek sayfaları. Bizler de biraz daha yükselteceğiz sesimizi artık…

        Son olarak belediye çatısı altında çalışmanın bir sanat icracısı/tiyatrocu olarak zorlukları ve kolaylıkları neler? İster istemez sahnelediğiniz oyunlar bundan nasibini alıyor mu?

        Biz bu konuda en az derdi olan tiyatroyuz. Kendi kendimizi yönetip, repertuvar kurulumuzla ortak karar verdiğimiz metinleri istediğimiz ve arzu ettiğimiz yönetmenlerle buluşturuyoruz. Sözümüzü esirgemiyoruz! Yukardan müdahale-sansür-baskıyla karşılaşmıyoruz. Şaşırmayın! Türkiye’de böyle yönetilen ve çalışan bir tiyatro var; Belediye Başkanımız Prof. Yılmaz Büyükerşen bizim iyi bir seyircimiz sadece. Ama meclisin çoğunluğu sanırım bununla yetinmek istemedi ve bütçemizi ciddi ölçüde budadı. Budandıkça yeşermek var fıtratımızda. Biline!

        İçimden geldi notu:Hani olur da ‘bulunduğumuz lokasyon bu aralar bana bastı, içime zilyon tane insan yavrusu kaçtı’ deyip de enseyi serinletip, belleği paklayayım derseniz; işte size haftanın nevaleliği Eskişehir yolları… Gündüzünde meşhur hamamlarından birinde hamam sefası, akşamında Şehir Tiyatroları’nın enerjisinde tiyatro keyfi, gecesinde ise kentin ‘bitmeyen gece yapmışlar’ın altını çizdiği alemlerine akabilirsiniz! Hep bu köşeden dillendirdiğimiz üzere üç günlük ömür, beş duyunun ötelediklerini şöyle bir kenara çekiştirirsek gerisi laf-ı güzaf/değil mi?!(Aman deyim soru değildir, bekleme yapmadan geçiniz!) Şimdilik eyvallah! Es notu: Eskişehir Şehir Tiyatroları’nda neler oluyor diyenlere gelsin: tiyatro.eskisehir.bel.trtwitter.com/EskSehirTiyatro

        Diğer Yazılar