Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Tanışıyor muyuz?"

        - Yoo hayır; öylesine, laf olsun diye iyi günler, fakat gittikçe iyi değil günler.

        - Ne demek istiyorsunuz?

        - Mesela ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Benim ruhumdan tramvaylar geçiyor.” Diyor, dilimize envai çeşit yeni kelime ve anlam katan memleketim coğrafyasının şahane bünyelerinden Ferhan Şensoy, İçinden Tramvay Geçen Adam oyununda…

        2007’de Fername, 2008’de Boşgezen ve Kalfası, geçtiğimiz yıl ise 2019 (alt başlığı; Bilimsiz ve Kurgusuz Güldürü) ile tiyatro tutkunlarını usturuplu-usturupsuz deryalara sürükleyen usta Ferhan Şensoy ve ekibi Ortaoyuncular’ın Ruhundan Tramvay Geçen Adam’ını bu sezon kaçıranlar için bir kez daha sahnede. 30. yılını kutlayan Ortaoyuncular’ın civataları sıkıştırmayı öğütleyen ‘İçinden Tramvay Geçen Şarkı’sı, 25 yıldan sonra ‘Ruhundan Tramvay Geçen Adam’la sahnede endam ediyor. Şanslı çoğunluktansanız (üşenmeyip hatırlayalım, yıl 1986 sahnede, Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin ve Hümeyra-internet arşivinden izlenebilir) Hümeyra’nın “İçinden şarkı geçen tramvay / İçin için dalga geçer tramvay / Yıl 935 / Aids icat edilmemiş / Yıl 935 / Tam akşamüstü / Adamım yalnız kaldı sahnede / Yalnız yalnız adamlardır tiyatro” yorumunu hatırlarsınız oyunun ilk versiyonunda… Yönetmenliğini Şensoy’un üstlendiği oyunun şimdi ki ‘gibi yapanlar’ı arasında; Ferhan Şensoy, Ali Çatalbaş, Orhan Ertürk, Erkan Üçüncü, Elif Durdu, Ebru Soyuerden, Özkan Aksu, Neslihan Çakıner, Begüm Alpaslan, Tolga Kılık, Yavuzhan Doğan ve Orkun Akyıldız yer alıyor.

        Geçtiğimiz sezon görme fırsatı bulduğum oyunu, 17. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, 30 Mayıs Pazar saat 18.30’da, 31 Mayıs ise saat 20.30’da, Ortaoyuncuları’nın kendi adresleri Ses Tiyatrosu’nda izleyebilirsiniz. Tiyatronun ‘mütemadiyen saygılar’ başlığındaki evrensel deha Bertolt Brecht’in hayranı olduğu, Alman oyun yazarı - ‘soğuk mizah kralı’ Karl Valentin’in metinlerinden derlenen oyunun bu defa da müzikleri Grup Gündoğarken imzası taşıyor.

        BİZ ESKİDEN BUGÜNÜ DAHA PEMBE UMMUŞTUK

        Usta Ferhan Şensoy’un Karl Valentin’in skeçleri ile kendi skeçlerini ve sözlerini örerek ortaya koyduğu eser, Almanya’da seçimle işbaşına gelerek toplumun başına bela olmuş faşizmin yükselişini anlatıyor. Şensoy, oyunu memleketim coğrafyasının yaşadığı güncel politik durumla paralellik kurarak içinde bulunduğumuz durumu mizah ve kara güldürü ile biz tiyatro izleklerine sunuyor. Ortaoyuncular’ın 30 yıldır varolan ve değişmeyen sanatsal tarzı ve politik tutumu, bu oyunda da kendini şahlandırıyor. Uzun zamandır tartışılan ‘tek adam devletine doğru gidiş var-mı-‘ söylencesi, Ortaoyuncular’ın farklı perspektifinden ahengiyle cevaba ulaşıyor sanki. Oyunun sonunda arka fondan yükselen melodi ise çok manidar; “Biz eskiden bugünü daha pembe ummuştuk / Meğer kader cilvesiz normal kader / Çok garip / Çok lodos / Bir sonbahar tevekkülle karşıladık / Paldır küldür dürüldü / Romantizmin defteri / Biz eskiden bugünü gayet pembe ummuştuk / Aldatıldık mı yoksa / Yoksa yoksa beraber mi aldandık / Soru işareti.” (Bu kadar Ferhan Şensoy demişken, artı bir durum daha ekleyebilirsiniz hafıza dehlizlerine. Ustanın parça tesirli, kaşındırıcı kitapları var (bilenler bilirler-sözüm doyamadım diyenlere) işte hafta sonu hamak keyfinize eşlik edecek Şensoy fikriyatı; Kalemimin Sapını Gülle Donattım, Falınızda Rönesans Var, Denememeler, Güle Güle Godot, Kazancı Yokuşu)

        Daha ne olsun deyip, ‘nerdeyiz biz sakin miyiz diyenlere’ dönülmez akşamın ufkundan bir kıpırtı hasıl olduysa işte İçinden Tramvay Geçen Adam için rezervasyon: (0212) 251 18 65

        KADRAJA DÜŞENLER; İSTANBUL, MARSİLYA VE HASANKEYF

        İstanbul kazan, biz kepçe; geceleri tiyatro-sinema-konsere ve meşke düşerken yolumuz, aydınlığı da ziyan etmek olmaz mahiyetinde şimdi ki rotamızı Beyoğlu’na çeviriyoruz. (Bu da naçizane benden olsun; Arka fonumuzda da Fransız müzik grubu Cirrus’un solist Nawel Ben Kraiem’in doğu-batı sentezi-kulakların pasını silen yorumuyla Mama Please albümü) Bulunduğumuz vaha, Fransız Kültür Merkezi’nin bahçesi, galerisi ve dış duvarları. Fotoğrafın üç ustası; Ara Güler, Catherine İzzo ve Bernard Plossu, İstanbul’dan Marsilya’ya, iki rüya kentin öyküsünü anlatıyor kadrajlarından. Meraklıları, “İstanbul-Marsilya” başlıklı fotoğraf sergisini 19 Haziran’a kadar gezebilir. Sergi sonrası belki Nevizade ya da Asmalımescit’te, üç günlük dünya iki lafın belini de kırarsınız, şık olmaz mı?

        Diğer bir sergi güzergâhı ise yine fotoğraf tutkunlarını ihya edecek türden. Cibali Rezan Has Müzesi, doğal zenginlikleri ve 15 bin yıllık geçmişi ile Unesco’nun on dünya mirası kriterinden dokuzunu sağlayan dünyadaki tek yer olma özelliğine sahip “Hasankeyf’i bilir misiniz?” adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi; 31 Ağustos’a kadar görülebilecek. Coşkun Aral, Tahsin Aydoğmuş, Okan Bayülgen, Mithat Bereket, Kutup Dalgakıran, Zekai Demir, Saygun Dura, Ali Konyalı, Naz Köktentürk, Levent Yalınay ve Tamer Yılmaz’dan oluşan farklı disiplinlere sahip fotoğrafçıların Hasankeyf’te 6 ay süreyle gerçekleştirdikleri çalışmalardan oluşan serginin onur konuğu ise Ara Güler. Ee yolumuz Cibali’ye düşmüşken, dostlarla (taş plakların eşliğinde-Rum lezzetleri için 212 533 28 46) Cibali Balıkçısı’nda ya da (fasıl taksiminde-Ege mutfağı için 212 534 80 03) Le Caique’ta biraz demlenmeden dönmek olmaz. Tecrübeyle sabittir ve randıman alındıktan sonra düşülen bu notları rica edeceğim es geçmeyiniz! Şimdilik benden bu kadar…

        Diğer Yazılar