Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAMİLELİĞİM boyunca en çok istediğim şey, mümkün olan en doğal doğumu yapabilmekti... Olamadı. Oğlan bir türlü baş aşağı dönmeyince mecburen sezaryen ameliyatı oldum. Hevesim kursağımda kaldı ama doğal doğuma olan inancıma bir şey olmadı... Memleketin sezaryen oranlarının % 80'lerde olmasına fena halde bozuluyorum; kadınların kendi bedenlerine yabancılaşmalarına; doğumun bir hastalık gibi algılanıp doktor eşliğinde yapılmasına fena halde bozuluyorum... İstiyorum ki kadınlar doğumun da zevkli olabileceğini anlasınlar... Bedenlerindeki, zihinlerindeki gücün farkına varsınlar... Berrak gibi.

        Berrak Çiftçi, 29 Nisan'da kızı Nefes'i suda doğurdu... Hâlâ "Ben doğum sarhoşuyum; şahane bir histi" diyor... Bu yüzden bu köşe bu hafta onun. Buyurun Berrak'ın ağzından Nefes'in dünyaya gelişi.

        Hamileliğim çok güzel geçti. 38. haftaya geldiğimde rahimde 3 cm açıklığım vardı. 39. haftaya geldiğimizde bu 5 cm'e ulaşmıştı. Bebeğimizi bekliyorduk artık.

        28 Nisan Perşembe günü pazarda alışveriş yaparak geçirdim; bir yandan da kasılmalar ve bir baskı hissediyordum. O gece 10-11 civarı kasılmalar artıp suyum da gelince hastanenin yolunu tuttuk. Mutlulukla karışık bir sükûnet gelmişti üstüme... Gecenin sakinliği ile Bodrum manzarası bir başka ferahtı sanki.

        Daha 2. aydan itibaren suda doğurmak üzere doktorumu seçmiştim. Son haftalarda suda doğumla ilgili detaylı bilgi edindim. Ayrıca genel kanının aksine doğum korkum da yoktu. Bu benim bedenim, hormonlarım ve bebeğim için en iyisi olacaktı. Hep o anın ne kadar güzel olacağını düşündüm. Ne düşünürsem o olacak dedim hep.

        Doktorum doğum havuzunu ve ebeyi alıp gelmişti. 5 cm açıklık vardı ve sancılar başlamıştı. Beni aldıkları odada havuz sıcacık suyla dolduruldu. Gecenin karanlığı, mumlar ve hafif bir müzik vardı... O kadar mutluydum ki...

        Doğum sabaha doğru olur dendi. Fotoğraflar, bitki çayı veya meyve suları eşliğinde sohbet ettik eşimle ve bir tane de güllü lokum yiyiverdim en son.

        Kasılmalar düzenli olmadığı için gece 3 gibi suni sancıya karar verildi. Aslında hiç müdahale istemiyordum ama kasılmalar düzenlenmeden havuza alamazlardı. 1 saat içinde kasılmalar 3 dakika aralıklarla gelmeye başladı. Açıklık da 7.5 cm olmuştu ve ben artık sıcacık sudaydım. Ondan sonrası rüya gibi... Yerçekimi yok; suyun sıcaklığı hem bedenimde hem zihnimde...

        Her kasılmada eşimin elini-kolunu tutup ondan destek aldım. Açılma çok hızlı gerçekleşti. (Sıcak sudaki en büyük şansım o oldu sanıyorum.) Bir süre havuzda serbestçe hareket ettim. Kasılmalar geldiğinde en rahat pozisyonu bulmaya çabalıyordum ama az sonra içinizden çıkacak bir can varken bunun rahatı yok. Sonra odadaki tüm ışıklar da kapandı. Açıklık 10 cm olduktan sonra (sanırım suda 45 dakika kadar kaldım) bebeğim 15 dakika içinde doğdu. Sıkıntıya sokmadan sessiz ve sıcacık... Bir süre suda kaldıktan sonra yavaşça çıkarıp kucağıma koydular... Sessizce bana bakıyordu. Göbek bağı henüz kesilme-mişti. Bu şekilde 1-1.5 dakika göğsümde kaldı. Sonra doktorlar yanımda temizleyip sağlığına baktılar, her şey yolunda ve güzeldi...

        Eşim doğum boyunca en büyük destekçimdi. (Ona olan aşkım daha da büyüdü.) Bebeğimizi gördüğümüz ilk anda ikimiz de donakaldık ve ben bir kahkaha atıverdim, eşimse bana sarılmıştı. Bir yandan reiki yaparak ve elimi asla bırakmadan beni yönlendirirken, diğer yandan da videoya çekmişti yaşananları... Akşamına taburcu olduk ve evimize geldik. Şimdi çok iyiyiz.

        Tüm anne adaylarına söylüyorum: Doğumdan korkmayın! Sancıların şiddeti dayanılmaz değil; hatta güzel ve doğal. Her şey beyinde başlar ve beyinde biter. Her kadın hayatında en az bir kere doğum yapmalıdır bana kalırsa.

        Babanın notu: Tüm baba olacaklara tavsiyem, doğum öncesi ve sırasında eşlerinin yanında olsunlar. Doğumun içinde aktif olarak bulunmak, doğumhane dışında volta atmaktan çok daha katlanılabilir bir durum.

        Diğer Yazılar