Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DOULA eğitimime başladığımdan beri hamilelerle, yeni annelerle çalışıyorum. Birlikte çalıştığım her kadınla daha önce farkına varmadığım gerçeklerle karşılaşıyorum. Hastaneden çıkıp elinde mini mini bir insanla eve gelen anne eğer önceden bu dönem için bir yardım planı hazırlamadıysa sudan çıkmış balığa dönüyor. Yeni bir bebekle bir hayata başlamak kulağa ne kadar romantik gelse de özellikle ilk aylarda romantizminden çok zorluklarıyla ortaya çıkıyor...

        Bebeğe hazırlanmak bebek odası hazırlamak; alet edevat satın alma derdine düşmek; bebek şekeri seçmek gibi konular çevresinde dönüyor... Bunlar haricinde doğumla ilgili seçeneklere, emzirme konusuna ya da loğusalıkta başlarına geleceklere pek ilgi göstermiyorlar. İlk defa anne olacak kadın nelere ihtiyaç duyacağını da tam olarak bilemiyor. Bu dönemi kolay atlatmanın yolu yeni annenin çevresindeki insanlardan geçiyor.

        Anneanne, babaanne, arkadaşlar, akrabalar, komşular için yeni anne kullanım kılavuzu:

        Doğumdan sonraki 1 -2 ay boyunca evde yeni anneye destek olacak bir insana ihtiyaç olduğu kesin. Bu insanın görevi bebeğe değil anneye, eve bakmak olmalı. (Loğusa kadınlar bebeklerini birinin kucağına vermekten bile rahatsızlık hissedebilirler ve bu tamamen normaldir.) Bunları yapamayacak insanların yeni annenin çevresinde pek fazla dolanmamaları daha iyi.

        *

        Bizde âdet, bebek doğduğu andan itibaren "Hayırlı olsun" ziyaretleri başlar. 2 saatte bir uyanan ve her daim anne kucağında, memede kalmak isteyen bir bebek varken ziyaretçilerle ilgilenmek ve hatta üstündeki geceliği çıkarıp normal giysi giymek bile aşırı efor anlamına gelebilir. Ziyaretlere bebek doğduktan 1 ay sonra başlansa; ondan önceki ziyaretlerin ise "misafirlik" yerine "yardım" amacı taşısa çok daha faydalı olurdu. Ziyarete gelen insan elinde bir kap yemek getirse, çamaşırları assa ya da bebek uyurken anneye masaj yapsa bu ziyaret tadından yenmez.

        *

        Normalde ne kadar "sıkı" bir kadın olursa olsun yeni doğum yapmış anne birçok konuda aşırı hassasiyet gösterebilir. Bu durumda yakınlarının kendi duygularına hâkim olmaları ve kadına şefkat, anlayış harici hiçbir şekilde yaklaşmamaları en iyisi. "Bak sütün de gelmedi!", "Bebek aç!", "Benim çocuklarım hiç böyle ağlamazlardı!", "Seni biraz fazla gergin görüyorum!", "Bizim zamanımızda böyle yapmazdık" tarzında beyanlar hormonlarıyla, yeni hayatına alışmaya çalışan ve aşırı talepkâr bir mini insanla uğraşan kadına yalnızca zarar verir. Aranızdaki ilişkiyi ömür boyu bozmak için de yeterli malzemeyi sağlar. Aman dikkat!

        Teknoloji azaldıkça doğum normalleşiyor

        İÇİNDE yaşadığımız çağın mantığına ne kadar ters gözükse de doğumda teknolojilerin kullanımının doğumu olması gerektiği halden uzaklaştırdığına dair araştırmalar var. Geçen haftalar içinde ABD'de yayımlanan iki araştırma da aynı yere işaret ediyor.

        Bunlardan ilki, ebelerce işletilen doğum merkezlerinde doğum sonuçlarının iyileştiği, masrafların ise düştüğünü gösteriyor. 2007-2010 yılları arasında ebelerce işletilen doğum merkezlerinde gerçekleşen 15 bin 500 doğumdaki sezaryen oranı yalnızca % 6. Amerika'nın 2010 yılındaki genel ortalaması olan % 32'den kat kat düşük.

        Diğer bir araştırma ise teknolojiyi reddeden Amish'lerin doğum istatistikleriyle ilgili. 17 yıllık bir gözlem sonucunda gerçekleşen 927 doğumun yalnızca % 3.8'inde sezaryene ihtiyaç duyulmuş. Amish doğumlarındaki diğer bir dikkate değer rakam ise SSVD (sezaryenden sonra vajinal doğum) ile ilgili. ABD genelinde SSVD oranı % 8 iken Amish'lerde %96. Üstüne üstlük bu oranlara rağmen anne ya da bebek ölümü, rahim yırtılması ya da benzeri komplikasyon durumları da teknolojik doğumlardakinden daha az gözlemlenmiş.

        Diğer Yazılar