Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İngilte-re’de 1215 yılında Magna Carta Manifestosu ile tarihteki ilk meşruti monarşi rejimi yaşanır. Fransa’da 1830 Devrimi’yle kurulan Anayasal Monarşi, cumhuriyet ile mutlak krallık arasında bir “orta yol”dur.

        Osmanlı, anayasa (Kanuni Esasi) ve parlamenter rejim (Meclis-i Mebusan) tartışmalarına 1830’larda maruz kalır. Namık Kemal, Ziya Paşa ve Mithat Paşa’nın önderliğinde 1876’da Birinci meşrutiyet ilan edilir. Ancak 2. Abdulhamid ‘93 Harbi Meclis yüzünden çıktı’ der işine gelmeyen bazı bölümleri askıya alır.

        Aydınlar, halk durmaz 1908’de İkinci Meşrutiyet dönemi başlar. 1920’de ilk Meclis’e kadar sürer.

        Özgürlük mücadelesinde İzmir’in payını Dr. Erkan Serçe’nin yazısından alalım:

        ‘İzmir, Dr. Nazım, Bursalı Tahir, Eşref Kuşçubaşı, Halil Menteşe, Çerkez Reşit gibi İttihat ve Terakki Tarihi’nin önemli adlarının bulunduğu şehirdi. Sağlam örgütlenmeye sahip olması, Anadolu’da yaşanan tereddütü gidermiştir. Halk 24-25 Temmuz gecesi Kordon, Karataş ve diğer semtlerde binlerce kişi ellerinde Osmanlı bayraklarıyla “Padişahım çok yaşa” sesleriyle Meşrutiyet’in ilanını kutlamıştı.”

        Demokrasiye o günlerde de sevdalıydı İzmir. Emperyalizme ise sonuna kadar karşı durdu.

        Yunan ordusu Pasaport’tan karaya çıkarken, uzun boylu genç bir adam fırladı ortaya.

        MÜCADELEYİ BAŞLATTI

        Sancaktarı vurarak kentin özgürlük mücadelesini başlattı.

        Üstelik İstanbul Hükümeti askerlere silahlarını Yunan ordusuna teslim etmeleri emrini vermişken... Olmadı, gazeteci Hasan Tahsin o işgali burunlarından getirdi Yunanların.

        19 Mayıs 1919 tarihli New York gazetesinde işgalin üç gününde 5 bin İzmirli’nin öldürüldüğü yazıyordu.

        Köylüler ilk Urla’da başladılar milis gücü oluşturmaya, bir cephaneliği basarak. Diğer köylere örnek oldular.

        3 yıl, 3 ay 22 gün emperyalizmin zulmünü yaşadı İzmirliler.

        Acılar anılarda gizli.

        Yunanlılar dolaştığında evlerde genç erkeklerin saklanma telaşını anlattırken, gözlerinden yaş süzülürdü dedemin.

        Hani bugünlerde, anlamı sanki yeniden keşfedilen iki kelime var ya; özgürlük ve demokrasi!...

        Göğsümüzü gere gere söyleyelim.

        Onların bedeli bu kentte fazlasıyla ödenmiştir.

        Diğer Yazılar