Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bazen yazılara başlarken, utanıyorum. Evet başka bir şey denmez buna, en iyi ‘utanma’ kelimesi anlatıyor.

        Tamam işim gereği, yaşadığımız kente, bölge ekonomisine ışık tutacak analizler yapmak, geneli ilgilendiren kritiklere eğilmek durumundayım.

        Mesala bu yazıda İzmir ve Ege Bölgesi için önemli bir konuyu, kongre turizminin nasıl dip yaptığını anlatacaktım sizlere. Daha üç yıl önce kongre turizmine önderlik yapmaya çalışanların ‘İzmir’i uçuracak’ dedikleri konuda, yaşanan kayıplara dikkat çekecektim ama bak yine kalem başladı utanmaya. Nasıl utanmasın?

        Bu satırları yazarken, aynı şehirde oyun oynayan iki çocuğun bir çukurdaki çamura saplanarak boğulduğunu öğreniyorum.

        7 ve 5 yaşlarında iki minik cansız beden. Olay Karabağlar’ın uçlarında yaşanıyor. Fotoğraflara bakıyorsun, sanırsın Batman’ın en uzak mezrası!

        ÇADIRDA YAŞAM

        Hikayeleri şaşırtıcı değil, yoksulluk, çaresizlikle boğuşan bir aileden geliyor Yusuf ve kardeşi Ali.

        Kış aylarında Kahramanmaraş’tan İzmir’e gelen aile yazları pamuk toplamaya gidiyor. Okudukça içim sızlıyor; Uzundere bölgesinde zaman zaman çadırda zaman zaman ise kiraladıkları evlerde kalıyorlar, hurda toplayıp geçimlerini sağlıyorlar. Ev baraka bile değil. Pencereleri naylonla kapatılmış çadır. Yaşadıkları semti tahayyül edebiliyorum. Şehrin tepelerinde derme çatma evlerin olduğu yerler değil mi onlar? Hani çoğunlukla, kentsel dönüşüm gelse de şu göz kirliliğine bulanmasak diye bakılan!

        Şehri kibirlilerin, ‘göçle gelmişler gerçek sahipleri değiller, yetkililer onları başka yere taşısalar, oraya da gökdelenler dikilse’ edasıyla geçtiği yerler. O çukurun, ne amaçla kim tarafından kazıldığı araştırılıyor, gözaltına alınanlar var.. Eminim bir sonuç çıkmayacak . Kentin çeperleri o çukurlarla dolu çünkü. Ne zaman rant fırsatı doğuyor, öyle akla geliyor bu kentin arka diyarları.

        ÖLÜM OYUNU

        İhtimal ölümü de oyun sanmıştır Yusuf ve Ali. Asıl büyüklerinin oyunlarına kurban gittiklerini hiç bilmeyecekler. Ne siyasi büyüklerinin kendi hedefleri uğruna anne, babalarını ‘Çok çocuk o kadar iyidir’ diye etkilediklerini ne de ailelerini yerlerinde, topraklarında tutamayan politikaları bilemeyecekleri gibi.

        Belediyeciliğin kent merkezindeki gösterişli çalışmalardan ibaret olmadığını da öğrenemeyecekler artık. Hele ki milyonlarca çocuk, iki kardeşin yaşadığı koşullarda yaşam savaşı verirken, bu ülkeye yeni cumhuriyetler, yeni yönetim rejimleri biçerek gündemi farklı konulara çekenleri hiç bilemeyecekler. Ama ben biliyorum ve inanın yalnızca kalemim değil, ruhum utanıyor!

        Diğer Yazılar