Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2002'de Fenerbahçe, ligin 16. haftasında Lorant'ı kovmuş, teknik direktörlüğe Oğuz Çetin'i getirmişti. 'Oğuzlu F.Bahçe' son maçlarda G.Saray'a 2-0, Adana'ya 3-1 yenilmiş, Elazığ ile 3-3 berabere kalmış ve en sonunda onun da ipi çekilmişti. Oğuz Hoca'dan sonra Tamer Güney son 9 maç için gelmiş, ilk maçı olan G.Birliği maçına Rebrov, Ceyhun, Steviç, Beschastnikh, Yusuf, Abdullah gibi isimleri silip yerine, Semih, Ali Güneş, Kemal, Tuncay, Fahri, Erman, Bilal Kısa gibi gençleri içeren bir kadro ile çıkmıştı. Sene sonunda 3.olacak Ersun Yenallı G.Birliği ile 3-3 beraber kalmış fakat sezonun en iyi maçı oynamıştı. Maçtan sonra Tamer Güney, "Futbolcularımıza kaybedecek bir şeyleri olmadığını, korkuyu üzerlerinden atıp, çıkıp oynamalarını tembih ettik" demişti. Belki de taraftar stattan ilk defa mutlu ayrılıyordu.

        Aslında bu tip hikayeleri Aykut Kocaman çok iyi biliyor. Yani bu işin pahalı transferle, Sneijderle, Kaka ile çözülmeyeceğini, bu işin ruh ile ilgili olduğunu Aykut Hoca senden benden iyi biliyor.

        Fakat onun kredi ekranında "zero tolerance" (0 tolerans) yazdığını benim 7 yaşındaki yeğen de biliyor.

        Bakın. Bu işin aslında altyapı ile de ilgisi yok. Zira Gençlerbirliği maçında Tamer Hoca, Johnson'u da silmemişti.

        Johnson, herhalde Fenerbahçe'ye Küçükyalı Fenerbahçe Yıldız Seçmeleri'nden gelen bir oyuncu değil.

        İlla altyapıdan gelen oyuncu ruhunu sahaya koyacak diye bir kaide de yok. Yani bu işin tamamen ruhla ilgisi var.

        Messi, Ronaldo, Falcao, Kuyt... Ben hepsinin ruhunu buradan hissedebiliyorum.

        İstediği kadar 'Yabancı futbolcu profesyoneldir' desinler. O zaman şöyle düzeltelim, Fenerbahçe'ye geleceksen hem pro hem de ruh ihtiva edeceksin. Yani "Profesyonel Ruh" olarak geleceksin.

        Zira, buradaki seyirci Profesyonel Cermen seyircisi değil. Burada adam kalp krizi geçiriyor, kan şekeri 1000'i görüyor, HDL son 10 dakika 10000'i görüyor. Burada seyirci sıfır pro-ful ruh.

        Evet.

        Sneijder, Kaka, Belhanda %100 profesyonel oyuncular olabilir. Fakat tekrarlıyorum, Fenerbahçe'nin şu kısa vadede, belki sene sonuna kadar, ilk ihtiyacı olan şey profesyonellik de değil.

        F.Bahçe'nin şu an, en azından 1 aylığına aradığı şey Salih. Basketbolda da aranan şeyin 1 aylığına Mirsad olması gibi...

        Beşiktaş'ta aranan şeyin bulunması gibi...

        Samet Aybaba-Tamer Güney-Salih üçgenin iç açılarını topladığınız zaman futbolun tek gerçeği olduğunu göreceksiniz.

        Doğrudur, netice olmazsa gerisi hiçbir şeydir.

        Ama 100 senedir her neticeye ulaşan Fenerbahçe'de;

        Ruhun sembolü Lefter'in ölüm yıldönümünde maçın en iyi oyuncusunun Salih olması sizce bir işaret değil midir?

        Başkanlar transfer yapabilir.

        Başkanlar, psikolojik üstünlükleri, siyaseti, futbolun hinliklerini, cinliklerini düşünmesi gerekebilir.

        Yani, senin en ezeli rakibin Sneijder'i alacaksa, senin Pele'yi alman gerekebilir.

        Fakat, taraftarın istediği şey, illaki pahalı ve isimli transfer değildir.

        Taraftar şu an, 'Nasıl olursa olsun, ne alırsan al, hızlı ve agresif futbol oyna' istiyor.

        Diğer Yazılar