Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kağıt üzerinde biz hep tur atlarız... Kuralar lokum gibidir...

        Bu kez zor takımlar çekmedik ama “maç sahada kazanılır” klasiğini unutmamak gerekiyor. Rakiplerin bütün grafikleri yazıldı, çizildi. Ben, maçlara gitmek isteyen taraftarlara bazı bilgiler vereyim. İsrail’e gitmek için mutlaka seyahat şirketleri ile çalışın. İsrail’in, vize için sizden istediği evraklar çok önemli.

        Bu evraklar dışında İsrail’den çıkarken havalimanında, bazen 1 saat süren sorularla karşılaşabilirsiniz. Sakin olun ve sinirlenmeyin, sorgu 2 saat sürer o zaman!

        Krasnodar’a gidenler şanslı... Küçük bir kent ve şubat ayında sıcaklık ortalaması 7 derece. Soğuk Sovyet mimarisi yerine, masalımsı bir kent göreceksiniz. Tabii, yine vize almanız şart. Ne olur ne olmaz, holiganizme dikkat!

        Atina bize çok yakın. Schengen vizeniz varsa ülkeye girişte hiçbir problemle karşılaşmıyorsunuz... Cacık, zeytinyağlı yemekler, patlıcan musakka, çoban salata... Seviyorsanız bizim yemeklerle aynı.. Beyaz peynir ve siyah zeytin ile mideniz çok rahat edecek. Tek önerim, 32 bin kişilik Karaiskakis Stadı etrafında kendinize dikkat etmeniz...

        Dünyanın en tehlikeli taraftar guruplarından birine sahipler... Ama gerekli önlemler alınır, mesele çıkacağını sanmıyorum.

        Bariz gol şansı...

        Bu kural bizim ligimizde nasıl yorumlanıyor?

        1- Elle oynama.

        2- Tutma, çekme veya itme.

        3- Topla oynamaya niyetli olmamak.

        4- Topla oynama şansı olmamak.

        5- Ciddi faullü müdahale, şiddetli hareket.

        Cezası kırmızı kart. İkinci lig dâhil maçları izlemeye çalışıyorum. Hakemin, o anki ruh haline göre uygulanıyor kural...

        Kafana göre karar veremezsin değil mi? O zaman, 17 maddeden oluşan kural kitabını yırtıp atalım. Altıda devre, 12’de biter mahalle maçlarına geçelim...

        Naklen yayın manifestosu

        Şampiyonlar Ligi maçlarının hepsini televizyondan konferans yayınları sayesinde izleyebiliyorum. Ve değişmeyen tek bir şey var; gol tekrarları, istatistikler, kamera açıları, hep aynı. Sanki 1 maçın yönetmeni, 7 maçı birden yönetiyor...

        Bizde öyle değil, her maçta ayrı yönetim ve açı tarzı var, oysa bizim de manifestomuz olmalı... Oscar’lık film değil, maç çekiliyor.

        Bunu niye yazdım, çok gereksiz tekrar var, maçın heyecanından uzaklaşıyorum ve bu beni çok sıkıyor...

        Maçı seyrederken kendimi stadyumda hissetmek istiyorum mümkünse...

        Futbol değişiyor

        İngiltere Premier Ligi’nin hastası olan bendeniz, bu sezonu çok merak ediyordum. Büyük teknik direktörler gelmişti ve taktik olarak ne yapacaklardı? Takımların baskı gücü inanılmaz arttı. Pres, oyunun merkezi haline geldi. Üçlü defans: İtalya, Galler, Kuzey İrlanda... Avrupa Şampiyonası’nda, bize bunu gösterdiler.. Ve Juventus ile büyük başarılara imza atan Conte, 3-0 kaybettikleri Arsenal maçından sonra 3-4-3 ile tüm maçlarını galip bitirdi..

        Premier Lig’de bizim hala özlemle beklediğimiz serbest 10 numara dönemi kapandı. 10 numaralar da tempolu olmalı ve yılda en az 25 gol ve asist yapabilmeli. Özetle, Conte’nin 3’lü savunması; Guardiola’nın, her sene üstüne koymak istediği tikitakanın evrimleşmesi, Klopp’un tam saha pres isteği, Arsene Wenger ile başlayan düşünce devrimine karşı yeni bir oluşum olarak karşımıza çıkıyor... Tek dezavantajlı olan var, Ferguson sonrası sendromu yenemeyen M.United ve kendini yenileyememekle eleştirilen Mourinho.

        Diğer Yazılar