Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Markaların geleceğini şekillendirmek bugünün en önemli konularından biri. Çünkü tüketicilerin yüzde 75’i markaların yaşam kalitesine ve refaha katkıda bulunması gerektiğini düşünüyor. Ve tüketicilerin yüzde 74’ü, markaların yok olmasını umursamıyor.

        Geçmişte aktivist gençlik, dünyayı değiştirmeyi düşlerken şirketlere, markalara sorumluluk yüklemiyordu. Oysa bugün Y kuşağı diyor ki “Dünyadaki refahın artırılması, yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir kılınmasında kurumlara da sorumluluk yüklenmeli.”

        Y kuşağı şirketlerden sadece ürün ve hizmet değil, değer üretmesini de bekliyor.

        Dünya çapında markaların geleceğini şekillendiren bir milyondan fazla profesyonelin buluşarak sürdürülebilirlik konusunu tartıştığı Sustainable Brands (Sürdürülebilir Markalar) platformunun İstanbul ayağı Sustainable Brands 2017 İstanbul, iki gün süren oturumlar boyunca işte bu konuyu tartıştı.

        Tek tek kim ne anlattı diye sıralamak mümkün değil, ama “Günün sonunda aklımda ne kaldı?” diye kendimi yokladığımda, hep aynı tabloya çıktı yolum. Global Sustainable Brands Danışma Kurulu üyesi Semra Sevinç’in sunumundan bir tabloya. (Yukarıda özetini göreceksiniz).

        Ne diyor bu tablo?

        Tüketicinin harcanabilir geliri ve marka bağlılığı düşerken yükselen değerler marka analizi, WOM güvenliği ve tüketici aktivizmi. Nedir WOM güvenliği? Aslında insanlık tarihi kadar eski bir şey, yeni olan zaten insanların doğasında var olan bu gerçeğin bir pazarlama aracı olarak kullanılmaya başlanması ve hızla gelişen teknoloji. Pazarlama dünyasında WOM (Word-of-Mouth Marketing), ürünü veya servisleri kullanan tüketicilerin, o ürün veya servis hakkında olumlu tecrübelerini çevrelerine yani potansiyel müşterilere aktarması, yani ağızdan ağıza pazarlama. Tüketiciler olumlu tecrübelerini aktardıkça ürünün veya servisin pazarlama mesajı ücretsiz, güvenilir ve odaklı bir şekilde yayılıyor.

        İnsanlara sosyal medyadaki arkadaşlarına anlatabilecekleri bir öykü sunabiliyorsanız eğer sizi anlatmaktan keyif duyacaklardır. Tabii kötü deneyimlerin iyi olanlardan daha hızlı yayılacağını unutmamak gerek. İşte WOM güvenliği denen şey bu.

        Bu kavramın eyleme dönüşmüş hali de ‘Tüketici Aktivizmi’.

        Yani siz ürün ya da serviste memnuniyeti sağlayamadığınızda, ya da diyelim ki istihdam politikalarınız ya da dünyaya bakışınız benimsenmediğinde bir kişinin attığı tweet bir anda ormana atılmış bir kıvılcım etkisi yaratabiliyor. Ürününüz boykot ediliyor, restoranınıza kimse gelmiyor, aktivist tüketici sizi boykot ediyor. O güne kadar çok sağlam sandığınız zemin bir anda altınızdan kayıveriyor.

        Markaların işi artık iyi ürün üretmek ve iyi servisle de bitmiyor. Dünyanın, amacı olan büyük şirketlere ihtiyacı var. Y kuşağına karşı verdiğiniz sözleri unutmayın, sorumlu olun. Çünkü onlar unutmuyor.

        Habertürk’ün medya sponsoru olduğu Sürdürülebilir Markalar Konferansı’nda, Panasonic Eco Solution Türkiye Genel Müdürü Nusret Kayhan Apaydın ile şirketin sürdürülebilirlik politikaları üzerine konuştuk. Şirket, sadece ürün değil, çalışma ortamını da sürdürülebilirlik ilkelerine göre oluşturmuş.

        Diğer Yazılar