Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Zaman zaman otomobil tarihinin kilometre taşlarından söz ettiğimiz bu köşede, bu hafta çok ama çok önemli bir otomobili, Mercedes 300 SL’i, kısaca anlatmak istiyorum.

        Mercedes Gullwing olarak da bilinen otomobil aslında Mercedes’in Grand Prix’lere katılmak için 1952 yılında ürettiği bir yarış otomobilinin yol versiyonu olarak da tanımlanabilir.

        Savaş sonrası patlama yaşayan ve spor otomobillere açlık duyan Amerikan pazarına güçlü sportif bir otomobille girmek isteyen Mercedes, New York’taki Mercedes distribütörü Max Hoffman’ın önerisiyle 300 SL projesine girişti.

        Hoffman, Grand Prix için yapılan otomobilin geliştirilmesiyle üretilecek benzer bir otomobilin Amerikan pazarında çok iş yapacağını ve Mercedes’in imajını da güçlendireceğini öne sürdü.

        Fikir kabul edildi.

        Grand Prix otomobili, bazı köklü değişikliklerle yola uygun hale getirildi. Mercedes’in 4 kapılı bir sedan olan Mercedes Konrad Adenauer Limousine’de kullanılan 3 litrelik sıralı 6 silindirli motor yeniden dizayn edildi. Alüminyum silindir kapakları bir yenilik olarak koyuldu. Daha geniş emme ve egzoz manifoldlarına yer açıldı. Grand Prix otomobilinin motorundaki 3 adet çift boğazlı Solex karbüratör yerine, ilk kez bir otomobilde Bosch tarafından geliştirilen mekanik direk enjeksiyon sistemi uygulandı.

        Bu değişikliklerle yol aracının gücü 177 beygirlik Grand Prix aracından yüzde 25 daha fazla hale geldi. 215 beygirlik güç elde edildi.

        300 SL, Konrad Adenauer Limousine’den ise neredeyse iki kat daha güçlüydü. Motor SL’in alçak kaputunun altına sığabilmesi için 45 derece yan yatırıldı. Gövde ve şasi çeliktendi ancak ağırlığı düşürmek için motor kaputu, bagaj kapağı ve kapılar alüminyumdan üretiliyordu. Otomobilin toplam ağırlığı 1093 kiloydu. Özel istekle tüm karoseri alüminyum olarak sipariş vermek mümkündü. Bu fiyatı biraz attırsa da ağırlığı 80 kilogram aşağı çekiyordu. 29 adet tamamen alüminyum gövdeli 300 SL yapıldı. Güçlü motor ve hafif gövde yolda da farkını ortaya koydu. Standart 4 ileri manuel şanzımanla 235 km/s son sürate sahip olan Mercedes 300 SL, değiştirilmiş oranlı 4 ileri şanzıman seçeneği sayesinde 260 km/s’ye ulaşan süratiyle döneminin en hızlı yol otomobili de oldu. İlk SL böylece doğmuştu.

        1954 ile 1963 arasında üretilen 1400 adet 300 SL’in yüzde 80’inden fazlası Amerikan pazarında satıldı. SL Roadster’lerden ise 1858 adet üretildi. Mercedes 300 SL Gullwing bugün koleksiyonerlerin en gözde otomobillerinden biri. 10 yıl önce 500 bin dolarlar civarında olan fiyatı bugün otomobilin durumuna göre 1 ila 2.5 milyon dolar arasında değişiyor. Birkaç yıl önce az sayıda bulunan alüminyum karoserli bir 300 SL Gullwing 4.5 milyon dolarlık fiyatıyla rekor kırdı. Bugün Türkiye’de de benim bildiğim kadarıyla 2 koleksiyonerin elinde 300 SL Gullwing var. Mercedes 300 SL’in üretimini sona erdirdikten sonra SL efsanesi Pagoda olarak adlandırılan 239 SL’le devam etti. Ancak 300 SL Gullwing’in tek ve gerçek takipçisi birkaç yıl önce sınırlı sayıda üretilen SLS AMG olsa gerek.

        ROADSTER İLE FARKI NE?

        Otomobilin diğer bir sorunu ise çok ağır debriyajdı ve bu asla çözülemedi. Otomobile inip binmek de oldukça zahmetliydi. Yukarı doğru açılan kapılara rağmen inip binmeyi kolaylaştırmak için geri gidebilen bir direksiyon miline ihtiyaç duyuldu. Bir yıl sonra 300 SL’in üstü açık roadster versiyonu da yollara çıktı. Bir süre sonra “Fakirler için SL” denilen 4 silindirli 190 SL Roadster tüketiciyle buluştu ancak otomobilin ne hava, ne de performans olarak 300 SL’le alakası bile yoktu.

        HAFİF SPORCU OLDUĞU İÇİN SL ADINI ALDI

        3 litrelik motora sahip olduğu için 300 Spert Leicht yani ‘hafif sporcu’ olduğu için de SL adını almıştı. Amerikan pazarını hedef aldığı için ilk tanıtımı da 1954 New York Otomobil Fuarı’nda gerçekleştirildi. Ancak otomobilin bazı sorunları da yok değildi. Mesela otomobili stop ederken el kitabındaki kurallara dikkat etmek gerekiyordu. Çünkü stop edildikten sonra da çok kısa bir süre yakıt pompalamaya devam eden enjeksiyon sistemi silindirlerin yağını yıkıyor ve motoru korunmasız bırakıyordu. Yağın fazla ısınmasını engellemek için dev bir karteri vardı ve 10 litreden fazla yağ gerekiyordu ve her 1000 kilometrede yağ değişimi şarttı. Daha sonra ikinci bir yağ pompası eklenerek bu sorun çözülmeye çalışıldı.

        Diğer Yazılar