Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TRUMP her ağzını açtığında ABD şirketleri milyarlarca dolar değer yitiriyor.

        ABD Başkanı’nın son takıntısı amazon.com.

        Trump, Amazon’un teslimatları için US Post’u ucuza kullanmasını eleştirip buna bir son vereceğini söyledi.

        Ardından da Amazon’un ABD’de vergi ödememesini diline doladı.

        Trump’ın Amazon takıntısının sebebi, Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un aynı zamanda Washington Post’un da sahibi olması ve gazetenin Trump’a sert muhalefet etmesi.

        Yani bildik hikâyeler.

        Ancak Trump’ın niyetinin “halisane” olmaması, kendisini bu konuda “haksız” hale getirmiyor.

        Bu yeni nesil “e” şirketlerin neredeyse tamamı, “vergi”den kaçınmak için birtakım ada ülkelerini, vergi cennetlerini kendilerine merkez yapıyor. Apple, Amazon gibi devler bunların başında geliyor.

        Bu şirketler trilyon dolarlık değerlere, birkaç trilyon dolarlık cirolara ve onlarca milyar dolarlık kârlara ulaşıyor ve zırnık vergi ödemiyor.

        Bu vergi ödememe durumu, bunların kârlılıklarını artırarak haksız rekabet yaratmalarına yol açıyor ve çok farklı sektörlerdeki başka şirketleri, reel sektörde mal veya hizmet üretenleri yok ediyor.

        Öyle bir noktaya gidiliyor ki bu şirketler dünya ekonomisinin büyük bölümünü ele geçirecek.

        Ancak toplumsal faydaları “0” olacak.

        Bunların ekonomiden hortumladığı parayla devletler, hükümetler gelirlerini giderek yitirecek ve hizmet üretemez hale gelecek.

        Eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet, devletlerin “üretemeyeceği” hizmetler haline gelecek.

        Ve bu sefer bu şirketler, devletlerin yarattığı bu boşluğa hâkim olmaya çalışacak.

        Bu konu bir gazete sütununa sığmayacak kadar geniş ve tartışmaya değer.

        Ama sonuçta Trump’ın bu konudaki çıkışları temelsiz ve haksız değil.

        Çünkü en iyi Trump biliyor ki, vergi vermeyen haksız rekabetle zenginleşir.

        Ne de olsa o da öyle “çok” zengin oldu!

        ********

        SUUDİLERİN 'ÇILGIN PROJE'Sİ

        HABER doğruysa Suudi Arabistan, Katar’ı bir “ada” haline getirmek istiyormuş.

        Katar’la sınır hattına bir kanal açacak ve Katar’ın dünyayla kara bağlantısını kesecekmiş.

        Kanal 60 kilometre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde ve 20 metre derinliğinde olacakmış.

        Bu da Suudi Arabistan’ın “çılgın proje”si olsa gerek.

        Katar da bu durumdan rahatsızmış.

        Projeyi okuyunca aklıma bizim Kanal İstanbul projesi geldi.

        Bizimki biraz daha geniş ve geri kalan bölümü neredeyse aynı.

        Bu bizim Kanal İstanbul projesi yapılırsa eğer, İstanbul da aynı Katar gibi bir “ada” haline gelecek.

        Benim anlamadığım Katar niye bundan rahatsız?

        Daha ne istiyorlar, kıyıları artacak.

        Suudilerin açacağı kanal manzaralı siteler, yalılar yaparlar, emlak değerleri artar, ciddi bir rant oluşur.

        Katarlı inşaatçılar burada “kanal manzaralı” projeler yapıp satar.

        Üç kuruşluk arsaların değeri on katına çıkar.

        Burada rahatsız olacak ne var!

        Biz İstanbullular rahatsız oluyor muyuz?

        *******

        Trafik Vakfı karabasanı

        İSTANBULLULAR hiçbir şeyden çekmedi şu “Trafik Vakfı”ndan çektiği kadar.

        Emniyetin en önemli gelir kaynaklarından biri haline gelen vakıf, giderek İstanbullu sürücülerin kâbusu haline geldi ve artık kâbusu da aşarak “karabasan” gibi üzerine çöktü.

        Vakfa ait çekiciler gece gündüz demeden şehir içinde fıldır fıldır geziyor ve yol kenarında usulsüz park etmiş araçları çekiyor.

        Ancak bu noktada nedeni belirsiz bir şekilde son derece adaletsiz bir tavırları var.

        Bazı yollarda trafiği kilitleyen araçlara dokunmazken, çok alakasız yerlerde trafiğe hiç de engel olmayan araçları toplayıp götürüyorlar.

        Oysa medeni ülkelerde trafiği engellemeyen araçlara sadece ceza kesilir, trafiği engelleyenler ise çekilir. Bazı caddelerde uyarı tabelaları vardır, “Buradan çekilir” diye.

        Bizde öyle bir şey yok.

        Trafik Vakfı’nın keyfine kalmış.

        Maksat vatandaşa eziyet sanki.

        Hadi çektin, bari nereye çektiğini bilelim değil mi?

        Hayır, ara ki bulasın.

        Bir de “anlaşmalı otopark” diye bir şeyleri var.

        Sürekli değişiyor.

        Bir gün ona, bir gün öbürüne.

        “Belirli bir bölgeden şuraya çekilir” diye bir şey de yok.

        Keyfe keder.

        İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Mustafa Çalışkan’dan rica ediyorum.

        Yasaları uygulayın elbet, yasaklara riayet edilsin.

        Ama bunu bir ıstıraba çevirmeyin.

        Hele hele haksızlığa hiç!

        *******

        Sonu sessizlik olur

        BURCU Esmersoy ile Ayşe Özyılmazel bir yerde karşılaşmışlar ve birbirlerine sarılıp sohbet etmişler.

        “Ne var bunda?” diyeceksiniz.

        Ben de öyle dedim. Şu varmış meğer.

        Burcu Esmersoy’un sevgilisi, eskiden bir ara Ayşe Özyılmazel’in de sevgilisiymiş.

        Eeee!

        Birbirlerini tanımazdan gelmeleri ve selamlaşmamaları beklenirmiş.

        Bence bu iki kızımızın yaptığı doğru.

        Hele hele İstanbul’un o çevresinde.

        O kadar dar bir grup ki, eğer birbirinin sevgilisiyle çıkanlar bir daha konuşmayacaksa, yakında o grupta kimse kimseyle konuşamaz.

        ******

        Yeni havalimanında taksi düzeni

        DÜN İstanbul’daki 3’üncü havalimanının UBER’le anlaşıp anlaşmadığını sormuştum.

        Yeni havalimanının kurumsal iletişim direktörü Gökhan Şengül aradı ve bilgi verdi.

        UBER’le bir anlaşma söz konusu değil.

        Taksiciler Kooperatifi’yle bir anlaşma yapılacakmış.

        Ancak...

        3’üncü havalimanındaki taksiler “bildiğimiz” taksiler olmayacakmış.

        Gökhan Bey, “Dünyanın en yeni ve en modern havalimanı, hizmet kalitesi açısından da çok farklı olmak zorunda. Bu yüzden buraya yolcu ulaşımında da yeni ve havalimanının özelliklerine uygun kriterler belirlemek zorundaydık” diyor.

        Buna göre, 3’üncü havalimanındaki taksiler “çok özel” olacak.

        Havalimanının bu konuda belirlediği yönetmelik şöyle:

        * Tüm şoförler, en az 3 ay süreyle katılacakları İngilizce kurslarından alacakları A1 sertifikalarını İGA’ya sunacak ve her 5 yılda bir bu sertifikalarını yenileyecek.

        * Havalimanı kapsamında hizmet verecek toplam araç sayısının en az % 15’i lüks araç sınıfı, % 35’i hafif ticari araç, % 50’si ise sedan tipi araçlar olacak. Havalimanı taksileri için özel bir renk uygulaması da planlanıyor.

        * Havalimanı açıldığında, araçların % 70’i yeni araç olacak; 2 yaşından büyük araç ise olmayacak.

        * Araç içinde yolcu bilgilendirme ekranlarında şoför bilgisi, yol ve güzergâh bilgisi, tarife bilgisi ve bunların dışında birçok konuyla ilgili yolcuların kullanabilecekleri uygulamalar yer alacak.

        * Şoförler puanlanacak. Almış oldukları ceza puanlarının belli bir oranı aşması durumunda, şoförlerin çalışma lisansı askıya alınacak.

        * Araçların hiçbiri LPG’li olmayacak.

        * Lüks araçların tamamında, diğer araçların ise önemli bir oranında kredi kartı POS cihazı bulunacak.

        Bunlar iyi. Bunlara bir de havalimanı sınırları içinde wi-fi ile çalışacak bir özel aplikasyon da eklerlerse daha iyi olabilir.

        *********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Olmamak ayıp olduğu zaman.

        Diğer Yazılar