Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ADAYI açıklamasına bir gün kala CHP’de ibrenin Abdüllatif Şener’e döndüğü söyleniyor sağda solda.

        Geçen hafta verdiğim “CHP’nin aday adayı listesi”nde 5. sırada yer alıyordu Abdüllatif Şener.

        Elbette ki itirazlar olacaktır bu isme de ama bence Abdüllatif Şener, Abdullah Gül’ü aday olarak kabul etmeye hazır olmaktan çok daha doğru ve düzgün bir iştir.

        Abdüllatif Şener asla ama asla bir Abdullah Gül değildir.

        Abdüllatif Şener, 2007 yılında AK Parti’yle “vedalaşmış”, asla kıvırmamış, asla kırıtmamış bir adamdır.

        Olan bitenden rahatsızlığını saklamaktansa söylemeyi tercih etmiş, Boğaz sırtlarındaki villasında oturup “rahatsızlığına” Boğaz’ın manzarasıyla “deva” aramaktansa akademisyenliğe dönmeyi tercih etmiş, haklı veya haksız eleştirilerini yapmaktan asla kaçınmamış, her ortamda bunları dile getirmekten çekinmemiş, çağrıldığı her televizyon programında eleştirilerini yapmaktan korkmamış, çevresini FETÖ’cülere sardırmamış, damatzede olmamış, “kişilikli” bir adamdır.

        Kişiliğini beğenebilirsiniz veya beğenmeyebilirsiniz.

        Söylediklerine katılabilirsiniz veya katılmazsınız.

        Ama “Kişiliksiz” diyemezsiniz.

        Üstelik de “Hepiniz toplanıp bana gelin, ben de bir karar vereyim” deme hadsizliği içinde olmamıştır.

        ***********

        BİLGİ VE BECERİ

        HERKESİN CHP’nin adayının kim olacağı konusunda fikri var çok şükür.

        Hepsi saygın, hepsi önemli politikacılar.

        Ancak bu isimleri telaffuz edenlerin unutmaması gereken bir şey var.

        Bir ihtimal, Cumhurbaşkanı olacak biri aranıyor.

        Çok iyi demagog, çok iyi siyasetçi, çok sevilen biri olmak siyasette önemli ama bir yandan da “yönetim becerisi” ve “bilgisi” olacak.

        Bunu da lütfen unutmayın.

        ***********

        500 MİLYON HAVAYA ATILIR MI?

        YENİ havalimanına müşteri götüren taksiler, yeni havalimanından müşteri alamayacaklarmış.

        Gerçi mevcut havalimanında da durum farklı değil ama arada bir fark var.

        3’üncü havalimanı ehirden hayli uzakta.

        Pek çok büyük metropolde durum aynı, eleştirecek halimiz yok.

        Ancak ulaşım açısından bu bir sorun.

        Atatürk Havalimanı’na da müşteri getiren taksilerin yolcu alması yasak ama taksiler 3 kilometre gidince Yeşilköy’den, Yenibosna’dan, Halkalı’dan, Güneşli’den, Şirinevler’den, Ataköy’den, Bakırköy’den müşteri bulabiliyorlar.

        Oysa 3’üncü havalimanının yakınında böyle yerleşim birimleri yok.

        Gelin bir hesap yapalım mesela.

        Yeni havalimanına yılda 150 milyon yolcu gelecek!

        Bu yolcuların yarısının transit olduğunu düşünelim ve kente inmeyecekler diyelim.

        Demek ki, 75 milyon yolcu kente inecek.

        Bunun yarısının özel araç veya toplu taşımayla kente ulaşacağını, geriye kalanının taksi kullanacağını varsayalım.

        O da yaklaşık 35 milyon yolcunun taksi kullanması anlamına gelecek.

        Havalimanı, kent merkezine ortalama 50 kilometre mesafede.

        Bu durumda 3’üncü havalimanına 50 kilometre mesafeden 30-35 milyon taksi gelecek.

        Ve bunlar o 50 kilometreyi boş geri dönecekler.

        Yani yılda 150-175 milyon kilometre yol boşu boşuna kat edilecek.

        Bunun kilometre başı maliyetinin yakıt artı yıpranma payı olarak 25 kuruş olduğunu varsaysanız en az 500 milyon TL’nin havaya atılması demek.

        Peki o zaman bir soru:

        “Biz bu kadar zengin miyiz?”

        ***********

        BÖYLE BÖLMEYİN YAZIKTIR

        İSTANBUL Üniversitesi’nin bölünmesine siyasi görüşlerinden bağımsız olarak tüm İstanbul Üniversitesi camiasından tepki var.

        Çünkü akademisyenler, meseleye siyaset değil akademya gözüyle bakarak sakıncalarını görüyorlar.

        Daha bu yılın başında 10 araştırma üniversitesinden biri seçilen İÜ’nün bölünmesinin anlamsızlığını, 600 yıllık birikimiyle dünya sıralamasında ilk 500’e girmeyi başarmış ender devlet üniversitelerinden biri olmasının bu bölünmeyle ortadan kalkabileceğini, bölünmeyle birlikte uluslararası anlaşmalarla elde edilmiş hakların bazılarının kaybedileceğini, öğrencilere avantaj sağlayan anlaşmaların en azından bir kısım öğrenci için ortadan kalkarak hak kaybına neden olacağını söylüyorlar.

        Umarım YÖK’ün taraflarla tartışmadan, konuşmadan yaptığı bu girişim TBMM’den döner.

        En azından üniversite bu şekilde değil de tek çatı altında, Batı’nın büyük üniversitelerinin kolejlere bölünerek aynı çatı altında olduğu bir yöntemle yapılanması üzerinde yeni bir anlayış geliştirilir.

        Çünkü bu şekilde bölmek, bir çocuğu anne-baba arasında ortadan keserek bölmekten farklı bir şey değil.

        ***********

        ASLAN GİBİ KAMU SPOTU

        ERKEK aslanları bilirsiniz.

        Heybetli bir görüntüleri vardır.

        Ama bu sadece görüntüdür.

        Bir halta yaramazlar.

        Bütün gün tembel tembel yatarlar.

        Avlanmak, aileye gerekli besini bulmak hep dişi aslanların işidir.

        Bir yandan yavrularını büyütür, bir yandan avlanır, oradan oraya koştururlar.

        Erkek aslanın tek yaptığı, arada yattığı yerden kükreyerek düşmanları uzak tutmaktır.

        Sadece başka bir erkek gelip hareme sahip olmak isterse onunla kavga eder.

        Zavallı dişiler bir av yakalayınca da erkek aslan gelir, avın en güzel yerini yer ve kalanı anneler ve yavrular paylaşır.

        Anlayacağınız erkek aslanlar bizim Türk erkeklerinin bazılarını andırırlar tarz olarak.

        Dün bir arkadaşımın yolladığı video bu açıdan çok hoşuma gitti.

        İki dişi aslan, kızdıkları bir erkek aslanı çayırın ortasında öyle bir dövüyor, öyle bir benzetiyorlar ki sonunda erkek aslan kuyruğu kıstırıp kaçıyor.

        İçimden “Hak etmiştir p...” cümlesi geçiyor.

        Bence bu videoyu televizyonlarda kamu spotu olarak göstermek lazım.

        Kadına yönelik şiddete karşı...

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        “Ben yaptım oldu” değil, “Biz düşündük, biz yaptık oldu” dediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar