Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hükümet’in açıkladığı 2015 yılı programında çalışma yaşamı açısından “sakınca”ları bünyesinde barındıran ve “kiralık işçilik” olarak da bilinen “geçici iş ilişkisi” konusuna da yer verildi.

        Sözcükleri eğip bükmeden söylemek gerekirse, “kiralık işçilik”, emek sömürüsüdür, bu statüde çalışacaklar açısından “hak kaybı”dır ve çalışma hayatı bakımından da “güvencesiz” bir ortamın oluşmasıdır.

        Ayrıca “kiralık işçilik” statüsü, işverenin “kötü niyet”li olması halinde, en ufak bir fırsatta, işçinin “kapının önüne bırakılması”nın “bahane”sini oluşturmakta, yolunu açmaktadır. Bu nedenle işveren, sürekli bir istihdam biçimi ile istihdam etme yerine, kendisi açısından “düşük maliyet” ve en az “risk” taşıyan “geçici iş ilişkisi” ile işçi çalıştırma yoluna gidebilecektir.

        TAZMİNAT YOK

        Bu yöntemle işçi çalıştıran işveren, istediği anda çalışanı işten çıkaracak, ancak bunun işveren açısından herhangi bir maliyeti olmayacaktır. Ayrıca “geçici iş ilişkisi” ile çalışan bir kişinin, çalışma süresi kısa olacağı için tazminata hak kazanması mümkün olmayacak ve sigortasının emekliliğine yetecek kadar olmaması nedeniyle de emekli olma hakkını elde edemeyecektir. Özetle ifade etmek gerekirse, “kiralık işçi” statüsünde çalışan bir kimse “sosyal güvenlik şemsiyesi”nden de yararlanamayacaktır.

        Özel istihdam büroları

        İşverenin “kiralık işçi” ihtiyacı, “geçici iş ilişkisi” kurmaya yetkili “özel istihdam büroları” aracılığıyla karşılanacaktır. Bu durum ihtiyaç sona erdiği anda “geçici iş ilişkisi” ile çalışan işçinin işine son verileceği anlamına gelmektedir.

        Bu anlayış işçiyi değil, işveren koruma anlayışıdır.

        Öte yandan “özel istihdam büroları”nın, “geçici iş ilişkisi” kurmada nasıl bir yol izleyeceği, bu ilişkiyi hangi nitelikleri taşıyan işçiler için kuracağı konusunda da belirsizlik bulunmaktadır. İşin özüne bakılırsa “kiralık işçilik” yöntemi işsizlikle mücadelede, probleme çözüm getirme değil, “pansuman” tedavisi gibi gözükmektedir.

        Daha da önemlisi bu yöntemle tüm işçilerin “geçici iş ilişkisi” ile “güvencesiz” bir şekilde ve “belirsizlik” içinde, kısa sürelerle çalıştırılmalarının yolunun açılmasıdır. Bu yolun açılması, çalışma hayatı bakımından ciddi bir “tehdit” olur. Taşeron işçi çalıştırılması ve “kiralık işçi” istihdamı; hem işçileri “güvencesiz” bırakmakta, hem de emek sömürüsüne yol açmaktan başka bir şey değildir.

        Sonuç olarak: İstihdamla ilgili düzenlemelerde süreklilik ve güvenlikli çalışma esas olmalıdır.

        Diğer Yazılar