Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mersin’de Özgecan’ın vahşice katledilmesi ve hepimizi insanlığımızdan nefret ettiren bu olay, büyük bir “toplumsal tepki”ye dönüştü. Ülkenin her tarafında güçlü refleks veren bu toplumsal tepkiye öncülük eden kadınlar adeta ayaklandı, protesto eylemleri şimdiye kadar görülmediği şekilde yaygınlaştı. Özgecan’ın tabutunu kadınlar omuzladı, imamın itirazlarına rağmen cenaze namazını ön safta kadınlar kıldı.

        Unutmayalım ki ahlaki ve insanı değerleri koruyup geliştirecek, ülkemizi uygarlığa taşıyacak ve bize insanlığı, adaleti, eşitliği öğretecek olan yine kadınlardır.

        İyi eğitilmiş, kendi ayakları üzerinde durabilen “özgelir”e sahip kadınlar, “kadına yönelik şiddet”in önündeki en büyük engel olur.

        Kadın-erkek eşitliği” sıradan, basit bir slogan değil, şiddetle, tacizle ve tecavüzle doğrudan ilişkilidir.

        Kadınların eğitimli, nitelikli ve eşit olduğu, istihdamda pay sahibi, yönetimde söz sahibi olduğu toplumlar “kadına yönelik şiddet” problemini daha kolayca çözerek en aza indirebilirler.

        Kadınlar ne kadar özgürleşirse, toplum da o ölçüde uygar, huzurlu ve mutlu olur.

        Oysa Türkiye’de siyasette, yönetimde, bürokraside kadının yeri yok. Örneğin 25 kişilik “kabine”de sadece bir kadın bakan var. Böyle bir tabloda “kadın-erkek eşitliği”nden söz edilebilir mi?

        PROBLEM HEPİMİZİNDİR

        İstatistiklere, araştırmalara, üniversitelerde hazırlanan tezlere ve medyaya yansıyan rakamlara göre 2013’de 214 kadın ve 10 çocuk “şiddet kurbanı” oldu. 167 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildi, öldürülen kadınların % 15’i “boşanma haklarını” kullandıkları için öldürüldüler.

        Tecavüzcülerin % 52’si de kadınların tanıdıkları erkeklerdir.

        Kadına yönelik şiddet”in, kadın cinayetlerinin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve psikolojik birçok nedeni var.

        Araştırmalara göre az eğitimli ve gelir düzeyi düşük kadınlar, çaresizlik içinde “şiddet”e ve “taciz”e boyun eğmek zorunda kalıyorlar.

        Kadına yönelik şiddet”i önlemenin kestirme yolu yasaların sanıkların lehine değiştirilmemesi mahkemelerde kadın cinayetlerinde “iyi hal” gerekçesiyle ceza indirimine gidilmemesi, medyanın “kadına yönelik şiddet”e karşı duyarlılığının arttırılması, eğitim sisteminin “cinsiyet ayrımcılığı”nı körüklememesi, kadın örgütlerinin etkili, güçlü, çözüm üreten ve hızlı tepki veren bir yapıda olmasıdır.

        SOSYAL STATÜ

        Kadına yönelik şiddet”in nedeni erkekler, sonucu ve mağduru da kadınlardır. Sorunun çözümüne de erkeklerden başlanmalıdır.

        Bu arada inancı, siyasal tercihi, sosyal statüsü ve yaşam biçimi ne olursa olsun özen gösterilmesi, saygınlık kazandırılması gereken kavram “kadın” olmalıdır.

        Sonuç olarak: Özgecan örneğinde olduğu gibi kadın örgütleri ve kadın hareketi mutlaka güçlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki şiddete karşı çözüm anahtarı yine kadınların kendisidir.

        Diğer Yazılar