Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hukuk ülkemiz ve insanımız için ekmek, su ve hava kadar gerekli, “olmazsa olmaz”dır. Bir ülkede hukuk yoksa insan hak ve özgürlükleri, adalet, demokrasi, refah ve huzur da yoktur. Hukuk yoksa hiçbir şey yoktur. Bağımsız yargı, düzgün işleyen hukuk düzeni bir ülkeyi çağdaş yapan temel “öğe”lerdir.

        Yargı mekanizması, siyasi iktidarın elinde rakiplerini yok etmek için bir “siyasi silah” olarak kullanılıyorsa o ülkede demokrasiden söz edilemez. Bir ülkede yargıya olan güven %20 düzeyine inmişse o ülkede demokrasi de, hukuk da yok demektir.

        Unutmayalım ki hukuk battı mı ayakta kalan hiçbir şey yok demektir.

        Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptığı bir konuşmada, yargı bağımsızlığı ve adaletin önemini vurgulamak için “adalet sarayları yaptık, ancak içine adaleti koyamadık...” dedi.

        Arınç’ın bu sözleri bir anlamda, ülkemizde adaletin ve hukukun olmadığının “itiraf”ıdır.

        Ayrıca hukuk yoksa, hiçbir alanda olduğu gibi ekonomide de başarı olamaz.

        Yargı bağımsızlığı ve hukuk düzeni, tıpkı düşünce ve ifade özgürlüğü gibi Türkiye’nin uluslararası kuruluşlarda en çok eleştirilen “yumuşak karnı”dır.

        2014 AB İlerleme Raporu”nda Türkiye’de yargı bağımsızlığına müdahale edildiği yönünde eleştirilere yer verilmiştir. Bu eleştiriler giderek yaygınlaşmaktadır.

        Demokrasi felsefesinin özü hukukun siyasetin üstünde olmasına dayanmaktadır. Yürütme erki hukuku, adalet mekanizması etkilemeye, yönlendirmeye kalkarsa o zaman ne hukukun üstünlüğünden, ne yargı bağımsızlığından ve ne de adaletten söz edilemez.

        BABACAN’IN FERYADI

        Bilindiği gibi Babacan Adalet Bakanı değil ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı’dır. Adalet Bakanı “suskun” olduğu için hukuk düzenindeki aksaklıkları, eksiklikleri ekonomiden eorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan dile getirmek zorunda kalıyor.

        Babacan her fırsatta “tek çaremiz AB hukukudur, evrensel hukuktur” diyor.

        İstanbul’da Babıali Toplantısı’nda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Babacan, “Demokrasi hemen yanı başında sağlam bir hukuk ile ayakta durabilir. Yargı alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz de, ekonomimiz de o kadar başarılı olacak.

        Eğer bu zayıf tablo devam ederse hem demokraside, hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile mumla ararız. Su ve ekmek nasıl ihtiyaç ise adalet de öyle bir ihtiyaçtır.

        Yargının mutlaka ve mutlaka evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde Anayasa, yasalar ve belki de daha önemlisi vicdan ile hareket etmesi gerekiyor” şeklindeki sözleriyle evrensel hukuk normlarını bazalan bir sisteme ihtiyaç olduğunu dile getiriyor.

        Babacan ısrarla hukuk ve adalet arayışını gündeme taşıyorsa demek ki, bu alanlarda ciddi bir problem bulunmaktadır.

        Sonuç olarak: Ekmek, su kadar ihtiyaç duyulan ve yaşamsal bir konu olan yargıya iktidar ya da cemaat gözüyle değil “hukuk devleti”nin dayandığı evrensel ilkeler açısından bakmalıyız.

        Diğer Yazılar