Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye koalisyon arayışına kilitlenirken ve “belirsizlik” yoğunlaşırken ekonomideki “olumsuzluk” sinyalleri de artıyor. Sanayide üretim durma noktasında, inşaat sektörü “daralma” sürecinde, işsizlik ve enflasyon “çift haneli”, her beş gençten biri işsiz, yatırımlar yok, ihracat azalmış, döviz açığı artmış, iç ve dış talep azalmış, insanların gelir düzeyi düşmüş ve ekonomi yavaşlamıştır.

        Ekonomideki yavaşlamanın 3 temel nedeni yapısal reformların gerçekleştirilmemiş olması, konjonktürel sebepler, Avrupa pazarlarındaki daralma ve içeride de talebi canlandıracak uygulamalara gidilmemesi olarak özetlenebilir.

        Bu arada büyümenin sürdürülebilir hale getirilememesinin temel nedeni de tarımda ve sanayide “katma değer” yaratamayan, ithalat girdisi yüksek ve ileri teknoloji kullanılamayan verimsiz üretim yapımızdır.

        Dünya piyasalarındaki “talep daralması”, dolar ve euro fiyatlarındaki istikrarsızlık, esasen kırılgan olan Türk ekonomisini “olumsuz” etkilemiş ve ekonomi “yavaşlama”, “küçülme” eğilimine girmiştir. Bu süreçte “döviz açığı” sürdürülemez bir boyuta yükselince talep ve büyümede “frene basmak” zorunlu hale geldi, bunun sonucunda da ihracat beklentinin tersine gerileme eğilimine girince üretim geriledi, yatırımlar durdu.

        Üretim ve ihracat artmadan tarımda ve sanayide yatırımların artması da düşünülemez. Ekonomide yeniden canlanmayı sağlamak, üretimi, yatırımı, istihdam artırmak için öncelikle güvenli bir “hukuk alanı” oluşturmak, ARGE’ye öncelik vermek, yenilikçi politikaları uygulamaya koymak ve eğitimi çağdaş anlayışla ve bilim temelinde düzenlemek ihtiyacı kaçınılmazdır.

        İŞ DÜNYASI ENDİŞELİ

        Ekonomide giderek yoğunlaşan bu “olumsuz” sinyaller, iş dünyasını da endişeye ve karamsarlığa sürüklemiştir. İş dünyası zaman yitirilmeden 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan belirsizliğin giderilmesini, “erken” ya da “tekrarlanmış” seçim beklentisinin gündemden düşürülmesini, geniş tabanlı ve gündeminde seçim olmayan bir koalisyon hükümetinin kurularak “ekonomik reformları” gündemine almasını beklemektedir.

        Belirsizlik her geçen gün ekonomiye kan kaybettirmektedir. Unutmayalım ki Türkiye’nin ayrışmayı, kutuplaşmayı, nefret söylemini devam ettirmeye, sen ben kavgasını sürdürmeye tahammülü yoktur. Parti çıkarına değil ülkenin ve ulusun çıkarına öncelik vermeliyiz.

        Vatandaşın “uzlaşın, hoşgörülü olun, ülkeyi birlikte yönetin, insanların refahını artıracak politikaları uygulamaya koyun.” mesajını siyasi partiler “doğru” okumalıdırlar. İnsanlarımız belirsizlik, umutsuzluk istemiyor bunun yerine iş, aş, çocuğuna kaliteli çağdaş eğitim, huzur ve güven içinde yaşayacağı sağlıklı bir çevre ve konut istiyor.

        Sonuç olarak: Siyasetçinin hedefi ve yol haritası vatandaşın istek ve beklentileri olmalıdır.

        Diğer Yazılar