Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizin en güncel sorunlarının başında işsizlik ve yoksulluk geliyor.

        İşsizlik; aileyi parçalıyor, ekonomiyi ve ruh sağlığını bozuyor, iç barışı ve toplumsal huzuru tehdit ediyor.

        İşsizlik süresinin uzaması, iş bulma umudunu da önemli ölçüde azaltıyor.

        Bu arada; psikolojik hastalıklar, alkol kullanımı ve intihar girişimlerinin artması gibi problemler de; işsizlik süresinin uzamasıyla yeni soysal tehlikeler olarak ortaya çıkıyor.

        Ekonominin duraklama eğilimine girdiği bugünlerde işsizlik, yeniden ciddi bir tehdit durumuna gelmiştir.

        Ekonomi 3 yıldır yılda ortalama yüzde 3 oranında büyüyor. Yüzde 3 oranında büyüme; aslında “küçülme” demektir.

        İşsizliğe ve yoksulluğa çözüm bulmanın, refahı yaygınlaştırmanın yolu; yüzde 6-7 büyümeden geçer.

        Türkiye büyümediği için işsizlik artış eğilimini sürdürüyor. Genç nüfusta işsizlik yüzde 20 dolayında, yani 100 gençten 20’si işsiz, resmi rakamlara göre de 6 milyon kişi işsiz. İşsizlik artınca, doğal olarak yoksulluk da artıyor. 22 milyon yoksul, 9.5 milyon kişinin de eline ayda 350 liradan az para geçiyor.

        İşsizlik ve yoksulluk varsa, yatırım ve üretim de yetersizse; esnaf da iş yapamıyor, siftah etmeden kepenk kapatıyor, borcunu ödeyemiyor, çeki karşılıksız çıkıyor, icralık oluyor ve bunun sonucunda da faaliyetine son veriyor.

        Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun verilerine göre; yaklaşık son 9.5 yılda faaliyetine son veren esnaf sayısı 1 milyon 318 bin 218’e ulaşmış. Buna göre günde ortalama 350 işyeri kapanmış, 1 milyon 300 bin esnaf, aileleriyle birlikte yaklaşık 6 milyonluk bir nüfus “mağdur” olmuştur.

        Bu arada; köylü ve çiftçi de yoksullaşmış, girdi fiyatları artmış, tarımsal üretim düşmüş, ithalat artmış, Türkiye gıda güvenliğini yitirmeye başlamış ve gıda da “dışa bağımlı” hale gelmişiz.

        ÜMİDİ KIRILMIŞ İŞSİZLER

        TÜİK’in istatistiklerine göre, 2015 Mart ayı verilerinde 664 bin kişi ümidi kırıldığı için iş aramaktan vazgeçmiş.

        Ayrıca; ev kadını, öğrenci, mevsimlik işçi durumunda olan, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olduğunu beyan eden 1 milyon 786 bin kişinin varlığı; vahim bir tabloyu ortaya çıkarıyor.

        Siyasi belirsizlik, düşen yatırım oranı, ekonomik büyümedeki yetersizlik; iş bulma ümidi azaldığı için iş aramayı bırakan kişi sayısını artırıyor.

        Ekonomik görünümün durgunlaştığı bu dönemde uzun dönemli işsizlik ve ümidi kırılmış işsizler, iş gücü piyasasının önemli bir sorun alanı haline gelmiştir.

        İşsizlik ve yoksulluk; sadece ruh sağlığımızı bozmakla, aileleri parçalamakla, suç ve suçlu sayısını artırmakla, alkolle ve intihara yönelimi özendirmekle kalmıyor, aynı zamanda iç barışı, huzuru, toplumsal dayanışmayı ve demokrasiyi de tehdit ediyor.

        Sonuç olarak: İşsizlik; can yakıcı bir problem olarak önümüzde duruyor. Genç işsizlik ise, geleceğimizi karartıyor.

        Diğer Yazılar