Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizin bütünlüğüne, ulusumuzun birliğine ve devletimizin tekliğine yönelik her türlü saldırı, tehdit ve tehlikeye karşı mücadele etmek; sadece devletin ve hükümetin görevi değil; hepimizin ortak görevidir.

        İçinde bulunduğumuz ağır koşullar ve zor süreç; birlik-beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

        Bu ihtiyaç; aynı zaman da, ulus olarak hepimize ağır bir sorumluluk yüklemektedir.

        Gün; gerginlik, kavga, kutuplaşma, ayrışma ve uzaklaşma değil, tam tersine birleşme, bütünleşme, kaynaşma ve ortak hedefe birlikte yürüme günüdür.

        Unutmayalım ki; Türkiye Cumhuriyeti ülkesi, ulusu ve devletiyle içeriden ve dışarıdan gelen bir saldırı, tehdit ve tehlikeyle karşı karşıyadır.

        Vatanımızı bölmek ve ulusumuzu ayrıştırmak isteyen, bir kısmı da “dost ve müttefik” görünen yerli ve yabancı odaklara karşı en etkili silahımız birlik ve beraberliğimizdir.

        Bölücü terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı açık bir “kalkışma” hareketi başlatmıştır. Bundan sadece Doğu’da ve Güneydoğu’da yaşayan yurttaşlarımız değil; doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle her bölgede yaşayan yurttaşlarımız, hepimiz zarar görmekteyiz.

        Tehlike bir bölgeye değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin tümüne yöneliktir.

        Bölücü terörle mücadeleyi yalnızca siyasi iktidarın sırtına yükleyemeyiz. Parlamentoda temsil edilsin ya da edilmesin tüm siyasi partilerin, basının, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, 78 milyonun, hepimizin ortak görevidir bölücü terörle mücadele.

        AYRIŞMA NEDENİ OLMAMALI

        Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “kalkışma”yla karşı karşıya kaldığı bugünkü ortamda, anayasa tartışmaları; kutuplaşma ve ayrışmaya neden olmamalıdır. Anayasa değişikliği ve “Başkanlık sistemi arayışı”; mutlaka özgür bir ortamda tartışılmalıdır. Çünkü; anayasa siyasi iktidarın, herhangi bir siyasi partinin anayasası değildir.

        Anayasa; birlikte yaşama iradesini ortaya koyan “toplumsal sözleşme”dir.

        Anayasa değişikliğinde basın; baskı altında olmamalı, düşünce ve ifade özgürlüğü güvence altına alınmalıdır.

        Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, insan hakları, yargı bağımsızlığı, çoğulcu demokrasi, sosyal devlet, üniter devlet ile din ve ibadet özgürlüğünün, ulusal birlik ve beraberliğimizin de güvencesi laiklik ilkeleri; Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece kuruluş temellerinin değil; gelecekte var olmasını da sağlayacak olan (olmazsa olmaz), vazgeçilmez temel ilkeleridir. Bunlardan vazgeçilemez.

        Sonuç olarak: Bir siyasi partinin etiketini taşıyan anayasanın ömrü; ancak seçim dönemiyle sınırlı olur.

        Diğer Yazılar