Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fetullahcı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesi; sadece ülkemizi ve milletimizi bir “felaket”in eşiğinden döndürmekle kalmamış, aynı zamanda milletimizin yeniden dirilişi ve şahlanışında da “milat” olmuştur.

        Türk milleti “felaket” karşısında bir ve beraber olmayı, demokrasi düşmanlarına karşı soylu bir direniş sergilemeyi başararak Çanakkale’den, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni bir destan yazmıştır.

        Bu sonuç; birbirimizin farklılıklarına saygı duyarak uzlaşma, barış ve dayanışma içinde yaşayacağımız ortak bir Türkiye hayalimizin gerçekleşeceğini müjdelemektedir.

        Unutmayalım ki; etnik ve dinsel farklılıklarımız, siyasal fikir ayrılıklarımız bir eksikliğimiz değil; tam tersine gücümüz ve zenginliğimizdir.

        Öte yandan; kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, şeffaflık, hesap verebilirlik, çoğulculuk, çok seslilik de demokrasinin etkinliğini artırır, gücünü pekiştirir.

        DEMOKRASİYE SOLUK

        Özellikle; basın ve ifade özgürlüğü demokrasiyi soluklandırır, devletle vatandaşı birbirine yakınlaştırarak kaynaştırır.

        15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la halkı özgür basın buluşturdu. Demokrasi; “kimin oyu daha çoksa o istediğini yapar” şeklindeki bir “çoğunlukçu” anlayışı değil, tam tersine; “denge-denetim” mekanizmalarını içinde barındıran, bu mekanizmaları sağlıklı şekilde işleten “çoğulcu” yönetim biçimini ifade etmektedir.

        Milletimiz 15 Temmuz’dan itibaren meydanlarda, her türlü farklılığı bir tarafa bırakarak “milli irade, özgürlük ve demokrasi” ortak paydasında buluşmuştur. Bu geniş yelpazedeki birlikteliğin ve uzlaşmanın değerini bilelim.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde oynadığı rolle cesur, atak, kararlı ve risk almasını bilen liderliğini bir kez daha tartışmasız bir biçimde kanıtlamıştır.

        Erdoğan’ın 79 milyonu ayrımsız kucaklayan, herkesin Cumhurbaşkanı olduğu yeni pozisyonuyla başlayan bu süreç; Türkiye’yi ekonomide, iç ve dış politikada, demokrasi ve özgürlükler alanında, uzlaşma kültürünün yerleşmesinde, birlikte yaşama iradesinin güçlenmesinde düne göre bugün, çok daha ileri bir noktaya taşıyacaktır.

        Geleceğe dönük “umutsuz” olmak için hiçbir neden yok. “Umutlu” olmak içinse çok sebep var.

        İLERİYE BAKMA ZAMANI

        Geldiğimiz bu aşama; bize geçmişten ders almayı, ancak ileriye bakmayı öğütlemektedir.

        Milyonların “demokrasi; özgürlük ve milli irade” ekseninde buluştuğu Yenikapı; aslında demokrasiye, hoşgörüye ve uzlaşmaya açılan “yeni kapı”dır.

        Başbakan Binali Yıldırım’ın “Yenikapı uzlaşmasını gözümüz gibi korumalıyız” sözü; geleceğe dönük bir teminat olarak algılanmalıdır.

        CHP Genel Başkanı Kılıç- daroğlu’nun “Camiye, kışlaya,yargıya siyaseti sokmayalım, işi ehline verelim, basın ve ifade özgürlüğünü, demokrasiyi güvenceye alalım” şeklindeki ifadeleri de gerçekçi ve devlete sızmaları önleyecek etkili önlemleri anlatmaktadır.

        MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin konuşmasında vurguladığı “Üniter devlet, milli dayanışma, ülke bütünlüğü, nifak odaklarıyla kararlı mücadele” politikası; uzlaşılacak bir ortak zemindir.

        HUKUK DÜZENİ

        Darbeleri, devlet içindeki cemaat yapılanmalarını şeffaflık, öngörülebilir bir hukuk düzeni, ekonomiyi yöneten kurumların bağımsızlığı, objektif vergi düzeni ve yolsuzlukla etkili mücadele önler.

        Fetullahcı Terör Örgütü çetecilerinin devlet içinde böylesine örgütlenip darbe yapacak düzeye gelmeleri; ülkemiz açısından bir felaketi haber verdi. Böyle bir felaketi ancak şeffaflık ve hukuk devleti önler.

        Sonuç olarak: Özgürlük ve demokrasiyi gözümüz gibi koruyalım. 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la halkın iletişimini o kasvetli gecede Erdoğan’la halkın buluşmasını özgür basının sağladığını unutmayalım.

        Diğer Yazılar