Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gelir dağılımı ile fert başına düşen milli gelirin demokrasinin kalitesi ve özgürlük alanının genişliğiyle çok yakın bir ilişkisi var.

        Bir ülkede zenginle fakir arasındaki fark ne kadar çok açılırsa; demokrasiyi sağlıklı bir şekilde yaşatmak o ölçüde zorlaşır, özgürlüklerin alanı da bir o kadar daralır.

        Zenginin daha çok zenginleştiği, fakirin de daha çok fakirleştiği ekonomik ve sosyal düzen; topluma huzur ve barış getirmeyeceği gibi var olan demokrasiyi de, özgürlükleri de tehdit haline dönüşür, huzur, dayanışma ve iç barışı zedeler.

        Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK); “2015 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması”nı açıkladı.

        Rakamlar; zenginin daha zengin, fakirin de daha fakirleştiğini gösteriyor.

        2015 yılı yoksullar için daha kötü geçti.

        EN KÖTÜLERDEN

        Gelir dağılımındaki uçurum daha da derinleşti.

        Türkiye; gelir dağılımı adaletsizliği açısından Avrupa’nın en kötü ülkeleri arasında yer aldı.

        Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)nun rakamlarına göre; 2015’de Türkiye’nin en zengin yüzde 20’sinin milli gelirden aldığı pay yüzde 45.9’dan yüzde 46.5’e yükselirken en fakir yüzde 20’lik dilimin payı ise yüzde 6.2’den yüzde 6.1’e geriledi.

        Bunun anlamı; yoksul 2015’de 0.1 puan daha yoksullaştı.

        Bir başka anlatımla; yüzde 20’lik zengin gurup milli gelir pastasının yarısını götürürken yüzde 20’lik en alttaki grup ise pastadan ancak çok ince bir dilime sahip olabiliyor.

        Bu tablonun sosyal politikadaki adı; gelir paylaşımı adaletsizliğidir.

        Gelir dağılımı tablosundan çıkardığımız sonuç; 6.6 milyon insan “mutlak yoksulluk” sınırının altında yaşıyor, 16.7 milyon kişi de yoksullukla boğuşuyor, yaşam mücadelesi veriyor.

        Öte yandan; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)nun verilerine göre de; bankalardan 1 milyon TL’nin üzerinde parası olanların sayısı son 10 yılda yüzde 22 oranında bir artış göstererek 2014’de de 77 bin 210 kişiye ulaştı.

        BORÇLU SAYISI ARTTI

        Bir tarafta 422 TL’nin altında bir gelirle yaşamaya çalışan 6.6 milyon kişi, öte tarafta bankada 1 milyon TL’nin üstünde parası olan 77 bin 210 kişi.

        Öte yandan; son bir yılda borçlu vatandaşın sayısı 2 milyon 91 bin kişi artarak 48 milyon 112 bin’e ulaştı.

        Nüfusun yüzde 67.9’u borçlu, yüzde 71.4’ü bir hafta tatil yapacak bir olanağa bile sahip değil.

        Daha hüzün verici bir tablo da; Türkiye’de 4.6 milyon çocuğun beslenme, ısınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun olduğu bir tablo.

        Bu arada; TUİK’in araştırmasına göre, çocuk sayısıyla yoksulluk arasında doğru orantı olduğu açıkça görülüyor.

        Çocuk sayısı arttıkça yoksulluk da artıyor. Çocuksuz ailelerin yüzde 3.3’ü yoksulken 3 çocuktan fazla çocuğu olan ailelerin yüzde 34.9’u yoksul.

        Kaldı ki; çocuk yoksulluğu; geleceğimizi karartıyor.

        Çocuk yoksulluğu; çocuğun eğitimsizliği, çocuk işçiliği, çocuk istismarı, çocuğun suça itilmesi ve çocuğun cemaatlerin, tahrikatların, terör örgütlerinin eline düşmesi demektir.

        Sonuç olarak:

        Gelir dağılımı uçurumu ve yoksulluk; huzursuzluk kaynağıdır, Demokrasi ve özgürlükler için de ciddi bir tehdittir.

        Yoksulluk ve açlık her türlü kötülüğün anasıdır.

        Diğer Yazılar