Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Atatürk’ün maddi dünyamızdan ayrılışının 72. yılında O’nu coşkuyla, sevgiyle, saygıyla ve özlemle andık.

        Atatürk’ü sevmek; O’nu putlaştırmak değildir. Atatürk’ü sevmek; fikirlerini benimsemek, eserlerini sahiplenmek, devrimlerini içselleştirmek, ilkelerini bir “yaşam felsefesi” ve yönetim anlayışı olarak uygulamaya dönüştürmektir.

        Atatürk’ü sevmek; Cumhuriyet’in ve laikliğin “içinin boşaltılması” girişimlerine engel olmaktır. Atatürk; her şeyden önce köhnemiş sosyal yapıyı değiştirerek ve katı ön yargıları ortadan kaldırarak yeni bir “sosyal doku”yla modern ve çağdaş bir devlet kurdu.

        En büyük dönüşümü sağlayan Atatürk, imparatorluğun yıkıntılarından modern Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etti, “aydınlanma hareketi”yle de halkta Cumhuriyet’i sahiplenme ve koruma bilincini yarattı. Atatürk; Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Büyük Taarruzda, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda bir “askeri deha” olduğunu, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlayan süreçte de Cumhuriyet’in inşasında büyük bir devrimci ve devlet adamı olduğunu kanıtladı. Atatürk; “en büyük eserimdir, biz kurduk siz yücelteceksiniz” sözleriyle modern Cumhuriyet’i ulusuna en değerli bir “miras” olarak bıraktı.

        Atatürk Cumhuriyeti; odağında insan olan eşitlikçi, özgürlükçü, adaletli, kalkınmacı ve modern yaşam biçimini öngören bir ahlak ve dürüstlük rejimidir.

        Atatürk Cumhuriyeti’nin milliyetçilik anlayışı ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı değil; tam tersine birleştirici, bütünleştirici, kaynaştırıcı milliyetçilik anlayışıdır.

        Atatürk; Cumhuriyet’in bu felsefesini “Ne mutlu Türküm diyene” sözüyle formüle etmiştir.

        Atatürk; halkının parlak geleceğine güvenen çağdaş dünyanın en büyük devlet adamıdır.

        Bilim ve aklı önceleyen Atatürk; bunu “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” sözüyle ifade etmiştir.

        Bağımsızlığın ve özgürlüğün bir ulus için vazgeçilmezliğine inanan Atatürk; bu inancını “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir”şeklindeki sözüyle anlatmıştır.

        ANLAYABİLSEYDİK!..

        Atatürk’e göre laiklik ve demokrasi varoluşumuzun sigortasıdır.

        Atatürk’ün ulusal birlik ve ulusal egemenlik ilkeleri, Osmanlı’nın çok uluslu, çok dinli, çok etnisiteli, çok mezhepli yapısından demokratik, laik modern bir ulus ve devlet çıkarmasının temel dayanaklarını oluşturmaktadır.

        Savaş meydanlarının Muzaffer Komutanı Atatürk; “yurtta barış, dünyada barış” doktriniyle bölgesel ve küresel barışı hedeflemiştir. Atatürk; Türk kadınını dört duvar arasından çıkararak hayatın her alanında ekonomide, siyasette ve sosyal yaşamda kimlikli, kişilikli ve üretken bir konuma getirmiştir. Atatürk; Avrupa’dan önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını tanıyarak muhtar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili, bakan ve başbakan olmalarının yolunu açtı. Atatürk; kadın-erkek eşitliğini sağlayarak kadını özgürleştirdi. En önemlisi; Türk Kadını’nın kendi ayakları üzerinde durabilmesinin yolunu açtı.

        Sonuç olarak: Atatürkçülük; uygarlıktır, özgürlüktür, demokrasidir, adalettir ve kadın-erkek eşitliğidir.

        Diğer Yazılar